Kadın bize yaklaştı ve gülümseyerek "Merhaba" diyerek yanımıza geldi. Gelen kişi tabiki Eda'ydıSon olay yaşandığından 3 hafta geçmişti. Bu zamanlaması gerçekten muhteşemdi. Bu kadar zaman bekleyip şimdi ortaya çıkması kesinlikle bir şeylere karar verme aşamasıydı.
Selvi kasanın başına geçti. Bende ondan müsade isteyip Eda ile ofise geçtim. Aklım karışmıştı. Önceleri Kimse benimle ilgilenmezken ilişkim olmasına yakın bu sayı artıyordu. Bu düşüncelere dalmadan Eda'yı koltuğa oturtup bende karşısına geçtim
" Bir şeyler içer misin ? " dedim
" Hayır, konuşmam gereken şeyler var galiba buna bir netlik kazandırmam lazım " dediğinde içime bir sıkıntı oturmuştu.
"Ne hakkında konuşacaksın anlayamadım " diye sordum.
"Geçen yaşananlar hakkında ben bir karar aldım ve kimseyi üzmeden bu işe bir çözüm bulmam gerekiyor yoksa işler daha kötü bir hal alacak" dedi kafasını yere eğerek mahçup olmuşa benziyordu.
"Artık başlayabilir misin? benimde bir yol bulmam gerekiyor. Bu şekilde karamsarlık içinde olmaktan bıktım " dedim
" Tamam anlatıyorum" dedi derin bir nefes aldı ve " Ben artık Türkiye'den ayrılıyorum. Aslında seni görmeden gidecektim fakat sana haksızlık etmek istemedim. Çünkü senin beklentilerin var ama ben bunları maalesef karşılayamayadım. Birini üzmek istediğim en son şey..."
Dediklerinde haklılık payı çoktu. Galiba takılmayıp önüme bakmam gerekirdi. " Kararlarına saygı duyuyorum. Bana kendini açıklaman çok iyi oldu yoksa üç haftadır içinde olduğum durum hiç hoş değil " dediğimde
"Herkes önüne bakmalı " dedi ayağa kalkınca bende kalktım. Kapının önünde sarılmak için uzandığında onu durdurdum " Bu şekilde yaparsan işleri dahada zorlaştırırsın herkes önüne bakmalı " dedim elimi uzattım elimi sıktıktan sonra dışarı çıktık.
Ben kasaya geçtim. Eda ise Selvi'yi yanına çağırdı. Dışarıda onları izliyordum. Ağlaştıklarını gördüm. Sonra sıkıca sarıldılar ve ayrılınca kapıdan bana "Hoşçakal" dedi ona el salladıktan sonra iki paket lokum ve kahve hediye ettim. Artık gitmişti.
Selvi içeri girdiğinde gözyaşlarını silip içeri girdi baktığımda bana gülerek bakıyordu.
"Galiba hiç olmaması gerekiyordu." dedim
"Olmasaydı içinde büyük bir karanlık olacaktı. Eğer şimdi o karanlıktan çıkabildiysen önüne bakman gerekir " dedi ve bunları derken bu sözler kulaklarımla değil, kalbimle işitmiştim. Daha önce Selvi'yi hiç dikkatli bakmadığımı farketmiştim.
"Önümde sen varsın" dedim dediğim lafı idrak etmem onun yüzündeki değişimle olmuştu. Nazikçe kalbimin üstüne vurmuştu. Utandığı her halinden belli oluyordu. Önümden çıkıp işine koyuldu. Fakat kendini işe veremediği her halinden belli oluyordu. Dükkanı kapatma saatimiz yaklaştığında yanına gittim.
" İstersen erken çıkabilirsin gerisini ben halledebilirim " dedim bana dönerek;
"Beni sen bırakacaktın unuttun galiba " dedi böyle bir şeyi söylemiş olduğumu hatırlamıyordum ama bıraksam belki biraz yalnız kalabilirdik. Konuşmak istediklerim vardı. İşleri bitirdikten sonra dükkanı kapatıp çıktık.
Arabaya binerken zorlanacak gibi duruyordu. İçerden kapıyı açtım. Geri inip yanına gidip kendini rahatça bırakması için ellerini tuttum. Koltuğa rahatça oturduğunda ellerimi bırakmıyordu. Elimin tersini okşamaya başlamıştı. Yüzüne baktığımda bana bakıyordu. O an kendimi çok garip hissettim elimi çekmeye çalıştım tekrar ama hala bırakmıyordu. Gitmemiz gerekiyordu ve benim tek çarem kalmıştı. Üzerine eğilip yanağına öpücük kondurdum. Elleri artık gevşemişti. Ellerimi çekerek geri çekildim ve kapısını kapatıp direksiyona oturdum.
Arabayı çalıştırıp evin yoluna koyulduk. Evinin önüne geldiğimde arabadan inip onun oturduğu kapıya geçtim. Kapıyı açtı be ellerini tuttuğumda bu sefer elektrik çarptı. Ellerimi anında geri çektim.
Gülüşmeye başladık ve tekrardan ellerini tuttuğumda " Galiba elektrik aldım senden" diye şaka yaptım. Anında sakinleşti ve gülüşü soldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ellerini çekti. "İyi geceler" dedi yanımdan geçip gidecekti ki kolumla onu engelledim.
" Bir sorun mu var ? " dedim
" Bizim bu hallerimiz beni çok korkutuyor. Sonrası ne olacak, birlikte iş yapıyoruz sürekli beraberiz. Belki de gizlimiz saklımız olmadığı için bu haldeyiz. " dedi.
Karşısına geçtim ve gözlerinin içine bakarak " Hepsini konuşacağız. Burası ne yeri ne de zamanı. Yarın seninle bir yemeğe çıkalım. Ne dersin ? " diye sorduğumda olur anlamında kafasını salladı. Ona sıkıca sarılıp " Sanada iyi geceler " dedim ve onu eve yolcu ettim.
Eve geçene kadar Selvi aklımdaydı onu hiç bu kadar aklıma getirmemiştim. Aklımdan çıkmıyordu. Yarın akşam ona kendimi açmalı mıydım bilmiyordum. Acaba haklı mı diye düşünüyordum çünkü eğer bana karşı hisleri yoksa ne olurdu. Sonuçta bir iş yapıyorduk ve mantıklı hareket etmemiz gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENGEL
JugendliteraturBu sadece benim yaşadıklarım ve hayal gücümün ortaya çıkardığı hikayelerdir Uyandığım zaman kestane rengi saçları çıplak göğsüme dağılmıştı. Kokusu ıslak çimen gibi kokuyordu. Aslında uzun zamandır hayalini kurmuştum, benim yanımda uyansın diye dua...