4. BÖLÜM ( Hastane )

100 8 4
                                        

Gözlerim etrafımı bulanık şekilde seçmeye başlamış. Kafamı oynatacak gücü bir türlü kendimde bulamamıştım. Sanki kafamın üzerimde birisi oturmuş ağırlığından kafamı kaldıramıyordum.

Artık etrafımdakiler netleşmeye başladığında birinin gözüme ışık tuttuğunu gördüm. "Çek şunuu!!" diye sitem ettiğimde ışığı tutan irkildi ve geri çekildi.

"Sonunda uyandın, hiç uyanmayacaksın sanmıştık" dedi doktor olduğunu o anda anlamıştım.

" Arkadaşlar gözetim altında tutalım bir durum olursa haberleşelim." dedi ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Kafamı hareket ettirmeden etrafımı incelemeye başladım.

Üzerimde kablolar iğneler ve parmağımda bir alet vardı. Yan tarafımda sürekli öten bir bilgisayar vardı. Yanımda duran hemşireye neden burda olduğumu sordum o da;

" Başınıza aldığınız darbeden dolayı bilinç kaybı yaşamışsınız. Aldığınız darbe sonucu emar çekildi , başınızın sol tarafında zedelenme olduğu için ufak bir operasyon geçirdiniz. 33 saattir uyuyordunuz." dediğinde kafama nerden darbe alabileceğimi düşündüm. Acaba kafama salıncak mı vurdu dedim. Fakat salıncağa o kadar yaklaşmamıştım.

Düşünmeye devam ederken yanıma Selvi girdi. Üzerinde sanki ameliyat elbisesi vardı. Yanımda durduğunda gözleri ağlamaktan şişmiş bir hale gelmişti. İçim acımıştı çünkü benim için kimsenin üzülmesini istemezdim. Ben kendim için yeterince üzülürdüm arkadaşlarımın yanında mutluluk abidesiydim.

"Neden ağladın yine sulugöz " tarzında bir espri yaptım. Eğer tekrar ağlarsa içine kötü bir his sokmak istememiştim.

" Senin yüzünden tek dostumu kaybedeceğim diye çok korktum" dedi ve bana sarıldı ayrılırken ise yanağıma ufak bir buse kondurdu.

" Ben özür dilerim keşke böyle bir şey yapmasaydım. O piknikte yakınlaşmanızı arkadaş olmanızı düşünmüştüm. Beni affet ne olursun " diye ağlamaklı şekilde konuşuyordu.

"Selvi ben hiçbir şey anlamadım. Ne oldu bana ? " dedim

Şaşırarak bana bakmasıyla kala kalmıştı" Sen hiçbir şey hatırlamıyor musun ?" diye sordu

" Yahu arkadaşım soruma soruyla karşılık verme" diye sitem ettim

"Tamam tamam anlatıyorum sana orda sen salıncağa doğru yürürken Eda ile Emirhan şakalaşıyormuş. Eda'nın Emirhan'a diye attığı odun parçası başına geldi. Ben hiç bu kadar korkmamıştım. O kadar kan akıyordu ki kafandan öleceksin sandım çok korktum. Seni nasıl buraya getirdiğimizi bile hatırlamıyorum. Eda şu an gözaltında sen o kadar ağır yaralıydın ki polis onu gözaltına aldı. " dediği anda gözlerim faltaşı gibi açıldı. Benim burada yatmam Eda yüzünden mi şimdi düşündüm

Ardından kapıdan içeri polis girdi ve Selvi'yi dışarı çıkardı. Benim ifademi alıp Eda'dan şikayetçi olup olmadığımı sordu. Olmadığımı söylediğimde ifademi alıp çıktı.

Normal odaya geçtiğimde Selvi yanımda oturmuştu. İki saat sonra kapıdan içeri Eda ile Emirhan girdi.

İçeri girdiğinde mahçup olduğu her halinden belliydi onu gördüğümde ona karşı olan hislerim sanki daha da artmış bir haldeydi.

Eda beni gördüğü an konuşmaya çekinse de benim ona karşı yaptığım atak sayesinde yanımdaki koltuğa oturdu.

Bana bakarak "Ben çok özür dilerim bu işin buraya kadar geleceğini hiç düşünemedim. Seni o halde görünce ben kendimi hiç affedemedim. Çocukluğum yüzünden seni bu hale koymak hiç istemezdim. Beni affeder misin? " dedi

"Yaptığın şeyin beni bu hale getireceğini ikimizde bilemezdik. Keşke bu şekilde olmasaldı ama Hiç kimse bilemezdi takdir-i ilahi yapacak bir durum yok. Affetme konusunada gelince seni affetmesem yanımda olamazdın. " gör kırptım ve güldüm. Gülümsemem onu rahatlatmış olacak ki ayağa kalkıp beklemeye başladı

"Sana sarılabilir miyim ? " diye sorduğunda başımı çokta hareket ettirtmesemde onu onayladım ve bana sarıldı. O an çok sevinsemde beni sevdiği için değilde bana acıdığı için sarıldığını düşündüm ama bu anın bozulmasını istemediğim için düşüncelerimden sıyrıldım ve tek elimle sırtını sıvazlayıp sıkıntı olmadığını belirttim.

ENGEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin