Aniden kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Hemen arkasından ayağa kalktım.
Bileğinden tutup onu durdurdum. "Hayır yaa.." dedi onu kendime çektim. " Dur sana söylemek istediğim bir kaç şey var" dedim ve ellerini elime alıp gözlerimi gözlerine değdirdim. Öyle masum bana bakıyordu ki. Hislerim gittikçe kuvvetleniyordu........
"Eda beraber Adapazarı'na gidelim. Ben seni gerçekten tanımak istiyorum" dedim
Gözyaşları gözünde toplanmıştı.
"Ben buna cevap veremem benim şuan sevgilim var. Neden şimdi kafamı karıştırdın ki ? " deyince bu sefer benim hislerim darma duman olmuştu.
Aslında o kadar haklıydı ki onu şuan çok zor duruma düşürmüştüm. Beni şimdi terk ederse belki de kendimi kaybedebilirdim.
O yüzden ellerini bırakıp elimi yüzüne götürdüm. Kendimi kaptırmayıp belki de kaçmam gerekirdi. " Ben seni hiç zorlamayacağım. Olumlu bir cevap vermen dileğiyle" dedim
Ellerimi yüzünden çektim o bana arkasını dönüp hızlı bir şekilde dış kapıdan çıktı. O haldeyken sağlıklı düşünmem çok zor olacaktı. Kanepeye uzanıp o anları düşünmeye devam ederken uyuyakalmıştım.
Telefonum sanki belediyenin hoparlöründen çalıyordu. Ben hayatımda o kadar yüksek ses duymamış olabilirdim.
Gözlerim kısılmış bir şekilde arayanın kim olduğuna baktım fakat gözlerim şeçemiyordu. Göremediğim için hızlıca açıp kulağıma dayadım.
"oooo Faruk bey sonunda açabildiniz. Biz dükkan aldık sen nerde köpekleniyorsun acaba ? " diye çemkirmeye başladı Selvi
" Kusura bakma Patron benim sana ihtiyacım var işler bitince uğrayabilir misin? Anlatmam gereken şeyler var " dedim
"Allah Allah ya inşallah kötü bir durum yoktur" dedi
" Kötü olup olmadığına sen bakarsın. Bekliyorum " dedim
Tamam görüşürüz dedi kapattı telefonu
Biraz daha uzanıyordum ki kapı çaldı. Selvi olamazdı. İşyeri uzaktı. Kapıyı açtığımda bir posta memuru ile karşılaştım
Beyefendi bunlar sizin diyerek bir sarı evrak zarfı uzattı. Teslim aldığıma dair kağıdı imzaladım ve kapıyı kapattım
Salona geçtim. Zarfı açıp içine baktım. İçerinde bir sürü kağıt parçası vardı. Dükkanla alakalı diye düşündüm. İçindekileri çıkardığımda bunlar evrak değil, birkaç fotoğraf ve bir karekod vardı
Fotoğrafları elime aldım. Eda ve Selvi'nin fotoğrafları vardı. Arkalarında birşey yazmıyordu
Hemen karekodu okuttum hemen bir video açıldı. Ve adam vardı konuşmaya başladı.
"Evet Faruk bazı şeyleri anlamak sana zor gelebilir. Ama hepsini zamanı gelecek. Siz benim hayallerimi çaldınız. Bende sizin hayallerinizi elinizden alacağım. Bakalım nasılmış empati kur... BEDELİNİ ÖDETECEĞİM SANA" dedi ve video kesildi. Adam gitti sonra tekrar video açıldı. Selvi vardı görüntülerde dükkanda çalışırken bizim anlaşma yaparken videolarımız vardı sonra birden videoda Eda belirdi. Bizim eve girerken çekmişler videoları izledikten sonra kapandı.
Anlamak amacıyla tekrar karekodu okutmaya çalıştım. Fakat sayfaya ulaşılamıyor yazısı ile karşılaşınca düşmanımızın çok akıllı olduğunu anladım
Bundan sonra keyfi hareket edemezdim. Artık yanımda olanlara sahip çıkmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENGEL
Roman pour AdolescentsBu sadece benim yaşadıklarım ve hayal gücümün ortaya çıkardığı hikayelerdir Uyandığım zaman kestane rengi saçları çıplak göğsüme dağılmıştı. Kokusu ıslak çimen gibi kokuyordu. Aslında uzun zamandır hayalini kurmuştum, benim yanımda uyansın diye dua...