51. Burası Salıncaklar ve Çocuklar

173 30 72
                                    

Burası Salıncaklar ve Çocuklar
Part 1
51. Bölüm

Zaman kovalanmaz, takip edilmez ve peşinden gidilmez maddi olduğu kadar manevi bir değerdir aslında. Zamanı elinle tutumazsın fakat işleyişini görmek ve sezmek aklının kolaylıkla yaptığı iştir. Lakin tembel kalpler maddi değerleri pek çekici bulmazlar.

Kalp zamanda hissedilmek ve bu hissiyat içinde ruhani bir keşfe çıkmak ister.

Kalbin geçmiş zamanda aradığı ve bulduğu, kazandıkları mıdır yoksa kaybettikleri midir? Bunu kim bilebilir.

Yaşanmış ve bitmiş olanın tekrarı gelse bile aynısı olamaz. Hayatta herşey tek ve biriciktir. Bu gözün merceği ile değilde kaderin sesiyle fark edilir. Bir önceki yıl, bir sonraki ile aynı değildir.

Öyle sanılsa bile...

Her geçen gün, yaşanmıştır. Tabii kiminin hayatına nüfus ederken kendini daha fazla hissettirmiş ve unutulmayacak anılarla sonsuza kilitlemiştir kendini...

Zamanın geçmesini istemiyordu. Kendini saniye içinde hapsedip bölmek ve toparlanamaz hale getirmek istiyordu.

Kalbinin hissettiği tek şey gitmekti. Zaman bitecek ve buradan gidecekti. Buradan; arkadaşlarından, mutlu anılarının geçtiği sokaklardan, kaldırımlarında dizini kanattığı yollardan, üzerine uzandığı çimenlerden gidecekti.

İnsanlar yüzyıllar önce barınmak ve korunmak için kendilerini evler yapmışlar. Çatısı olmayan hayvanların girip onlara saldıramayacağı yaşam alanlarıymış esasında.

Ufuk sonrasını düşündü. Ona göre sonrasında evler hayvanlar değilde diğer insanlardan korunmak için yapıldı. İnsanların korkuları değişince bildikleri canavarlarda farklılaşırdı.

Ufuk gibi on altı yaşında bir çocuk için ev korunmak ya da barınmaktan ibaret değildi. Konaktı aslında.

Yaşayıp yaşayıp durmak için geldikleri bir konak. Evler insanların hayatlarında ki dinlenme tesisiydi.

Ufuk kendi odasına göz gezdirdi. Kendi konağını özel bir biçimde dekore etmiş. Bir sonraki hayat seferi yani yeni bir gün için enerji deposu haline getirmişti. Ona umut ve yaşam enerjisi veren şeyleri duvarlarına masasının üstüne kondurmuştu.

Odasını toplarken tedirginlik içinde bir kenarda bekleyen kolilere baktı. Sadece taşınıyorlardı. Konuya böyle bakıp basitleştirmişti. Kendini dizginleyebilmek için sarf ediyordu bu cümleyi. Fakat bir korku bastı.

Odasını toplarken hayatını da toplayacaktı. On altı yılını ve büyürken ağlayarak öğrendikleri dahil tüm tecrübelerini eşyalarını valize tıkıştırır gibi kalbine sıkıştıracaktı.

Kalbi sıkışacaktı ve canı acıyacaktı.

Kapı zili çalması acıdan kaçışına bir yol oldu. Kendi kurulu dünyasından ve gerçeklerden kaçmak için odasından çıktı. Yine de evin bazı köşelerindeki koliler ona herşeyi anlatıyordu.

"Ben açarım." diye evin içine seslenerek mutfaktaki işini bırakmak zorunda kalacak annesini bu yükten kurtardı.

Kapıyı açtığında avuç avuç neşeyi yüzüne su gibi serpen bir görüntü ile karşılaştı. Dört arkadaşı da karşısında enerjik bir şekilde kabuklarına sığamadan kıpırdanıyorlardı.

Aslı hemen başı göğsüne gelecek şekilde küçülüp sıkıca kollarını sardı. "Gel bir tane daha sarılayım." Bazen bu kızın içinde teyzeler baskını oluyor ve kendi yaşını unutarak onlara teyze sevgisi veriyordu. Herkeste bulunan anaç ruh Aslı'da teyzeleşmekten öte bir durumdaydı.

BURASI LİSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin