Yeni bir Teksas Lise ile birlikteyiz.
İyi okumalar...Burası (Lise)
Teksas LiseDers Sedef Hoca'nın dersiydi. Özenli anlatımı ve ilgisi ile derse katılımın en fazla olduğu hocaydı. Her zaman dersin başında konuyu anlatır sonunda ise herkese evde hazırladığı soruları dağıtarak test çözdürürdü.
Sakin bir hocaydı, sınıfa gelir dersi anlatır ve tüm öğrencilerinin anladığından emin olmaya çalışırdı. Her zaman olduğu gibi konuyu anlattıktan sonra birlikte test çözmeye başlamışlardı. Zorlayan bir soru için öğrencilere süre tanıyıp bilgi alışverişi yapmalarına müsade etti.
Ufuk arka sırasına dönüp elindeki testini gösterdi."Ben B diyorum, Yefe sen hangi şıkkı işaretledin?" Kağıdı üzerinde baya karalama yapıp bulduğu cevabı paylaşmıştı.
Yağız Efe bilmiş pozlar verirken sıra arkadaşı Karam cevaba baktı. Ufuk'un cevabındansa kendi yaptığı cevaptan emin olduğu için kesin bir yargıyla belirtti. "Ben A şıkkını işaretledim, kesin doğru. Cevapta A değilse, benimde adım Karam değil."
Yağız Efe suskunluğunu korurken hocanın verdiği süre dolacaktı. Arkadaşlarına yardım etmek istemeyip eliyle test kağıdının üstünü kamufle etti.
Sınıfta yükselen uğultuyu bastırmak isteyen hoca yüksek sesle konuştu. "Son bir dakikanız."
Ufuk, Yağız Efe'den fayda gelmeyince Uzay'a döndü. Onun testine dertli dertli bakmasından çözemediğini düşünmüştü. Bu nedenle yardımcı olmak için sorunun çözümünü uzattı.
"Kardi bak böyle bence."
Uzay yaşam belirtisinden uzak bir şekilde kendisine yardım için uzatılan kağıda baktı. Onun bu durgunluğunu garipseyen arkadaşları ona bir şey sormaya yeltenecekken konuştu. "Bu problemlerin altında cevapları var. Ama hayat başlı başına cevapsız problemlerle dolu."
Öğrenci topluluğu bunu pek önemseyemedi çünkü dertler listesinde onun girdiği dramdan önce dersleri vardı. Zorla sokulmak istendikleri melankolik transtan hemencecik kopup soruya döndüler.
Hoca ilk dakikalardan cevabı bulup arkadaşlarından gizleyen Yağız Efe'yi gözüne kesitmişti zaten. Verdiği sürenini sonuna yaklaşırken onun sırasının yanına gitti ve başında dikildi.
Sorunun üzerine kapattığı elini çekmesini işaret etti. Eğer doğru bilmiş ve bunu bu kadar kısa bir sürede yapmışsa tahtada arkadaşlarına anlatmasını isteyecekti.
Yağız Efe kendinden emin tavrını bozmadan elini kağıttan çekti. Hocası tüm şıkları işaretlediğini gördüğünde yüzünü buruşturdu. "Yağız bu ne?" diyerek garipsediğini gizlemedi.
Yağız Efe her zamanki öz güveni ile kendini gösterdi. "Sorunun sonunda doğru şıkkı işaretleyin yazmışsınız hocam. Bende işaretledim. Doğru olan bu dört şıktan biri... Mantıken hepsini işaretlediğim de doğru olanıda işaretlemiş oluyorum."
Hoca sadece baktı, her hangi bir yargı ve duygu olmaksızın. Yanlış yapanın kendi mi yoksa öğrencisi mi olduğuna kanaat getiremiyordu. Bir sonraki testlerde sadece doğru şıkkı işaretleyin yazması gerekir mi diye düşündü.
Onun transa girdiğini gören Yağız Efe seslenerek düştüğü düşüncelerden uzaklaştırdı. "Sedef Hocam! Doğru şıkkı işaretlemiş oldum değil mi? Sonuçta benden istenen buydu."
Eğitimi bilgi dışında tutup, istek karşılama noktasına getirmiş olmasına üzüldü. Öğrencisinin sadece çözmesi gerektiği için çözüyor ve çözebilmek için öğreniyor olması üzücüydü. Sedef Hoca eğitimci olduğunun bilincinde, vasfına layık olarak mesleğini sürdürmeye çalışırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURASI LİSE
HumorCiddiyetsizliği ciddiye almak gerekir. ___ Daha ilk dersten öğretmen büyüdüğümüzü, artık çocuk olmadığımızı ve liseye geçtiğimizi söylemişti. O gün kardiler cemiyeti asil üyeleri olarak üçümüzde yüzümüzü buruşturup gülmüştük. Şimdi beş kişiydik ve...