Evrencan Gündüz - La La La
(Şarkıyla okumanız önerilirr 🌼)Taehyung ay ışığının biraz olsun aydınlatabildiği arabanın içinde yanında oturan büyüğüne kaçamak bir bakış attığında, donuk bakışların kendisi gibi karşıya bakıyor oluşu görmeyi beklediği bir manzaraydı. Gecenin absürt bir saatiydi, Jungkook aniden aynı evde olmalarına rağmen yanına gelmeye üşenip kendisini aradığında, acıktığını söylemesi üzerine bu saatte açık olan tek yer olan gel-al McDonald'slardan birine gelmişlerdi. Arabada siparişlerini verip park alanında yemeklerini beklerken bunun, Jungkook'un canı sıkkın olduğunda yaptığı klasikleşmiş bir hareket olduğunun artık farkındaydı Taehyung.
Öncelikle, büyüğü kesinlikle sağlıksız beslenmeyi sevmez, olabildiğince uzak dururdu. Meyvenin, sebzenin -özellikle de domatesin bu arada- en taze ve organiğini alır, yemekleri olabildiğince kendisi hazırlardı. Hatta bu özelliği Taehyung'a kazandıramadığı için sık sık atışırlardı ama maalesef esmer bu iş için fazla üşengeç olduğunu düşünüyordu. O yüzden evet, Jeon Jungkook özellikle de gecenin ortasında doymuş yağ ve basit karbonhidratları vücuduna alacaksa eğer, kesinlikle morali bozuk olmalıydı.
Bu işi çekici kılan diğer bir neden ise araba kullanmaktı, çünkü evet, Jungkook'un diğer bir alışkanlığı, sıkıldığını hissettiği anlarda çıkıp araba sürmesiydi. Bunun onu rahatlattığını, kafasını dağıttığını, kısaca adeta bir terapi olduğunu anlamıştı esmer olan. Bazen kendisini de çağırır, öylesine dolaşırlardı. Taehyung kafasını dağıtmak adına bu sentezi yapmasını garipsediğinden değildi fakat, zamanlama konusunda kafası karışıktı.
Çünkü bugün, ertesi gün erken kalkmaları gereken bir gündü. Her yıl olduğu gibi erken saatlerde anne babalarının mezarlarına birlikte gider, yas tutarlardı. Çünkü altı yıl önce ailelerini tam da bugün kaybetmişlerdi, ve şimdiye kadar hiç böyle bir kaçamak yaptıklarını hatırlamıyordu Taehyung. Çünkü bu hüzün ne kadar zaman geçerse geçsin tarifsizdi, Jungkook bazen göz yaşı dökecek enerjiyi bile bulamayıp sadece acısını küçüğünün göğsüne başını saklayıp yaşıyordu. Bazen elini tutardı, aralarda sıktığında esmerin saçlarını okşayan elleri hızlanırdı güç vermek ister gibi. Jungkook o günlerde öyle bir bakardı ki kendisine, onca zaman nefesini tutmuş da gözlerini bulduğunda almış gibi ilk nefesini.
Taehyung'un içi titrerdi, o da özlemin hüznünü; aldığı ilk şefkatin, ilk sevginin hissettirdiklerini anımsadığında duyduğu minnettarlıkla bazen Tanrı ya yakınırdı, böyle iki güzel ruh nasıl ölebilir hâlâ koca aklı almıyordu. Bir yandan da vicdan azabı vardı, çünkü Jungkook eksikliğini hissettiği tüm duyguları ona o kadar güzel ve fazlasıyla veriyordu ki bazen unutuyordu. Sonra büyüğünün gözlerindeki kırgınlığı, özlemi ve hüznü görüp tekrar içi yanıyordu, can sızısından daha kötüsü sevdiğinin kalbindeki kırıklıkları görmekti. O yüzden Taehyung yanında olabilmek adına elinden geleni yapsa da bazen, mesela şimdi, nasıl davranacağını bilemiyor, başa çıkabilmek için düşünüp düşünüp duruyordu.
Camları hafifçe tıklatıldığında gelen görevlinin uzatması üzerine karton poşetteki yemeklerini alan Jungkook, beklemeden karanlık park yerinden ayrılmış ve konuşmadan sürmeye başlamıştı. Esmer nereye gittiklerini sormadı, yaklaşık yarım saatin ardından neredeyse farklı bir şehre varacak olmalarını umursamadı. Yarı yolda anlamıştı ulaşmak istediği yeri, kumsala gidiyordu. Soğuk okyanusun kenarına, birkaç kere güneşin doğuşunu izlemek için gelmişlerdi buraya. Şimdi ise her zamanki park ettikleri alana dönen yol yerine ilerlemeye devam eden Jungkook'la kısa bir sürenin ardından farklı bir rotaya ulaşmış, karanlıkta zar zor seçebildiği uçurumun kenarına park etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naive | taekook
FanficKim Taehyung, evlat edinildiği aileye ilk geldiğinde daha on dört yaşındaydı, ailenin tek çocuğu olan Jeon Jungkook ise on dokuz. kth&jjk Slowburn