•Kamp•

3.8K 488 97
                                    





Sevgili Neyon,

Pff, sinirliyim.

Yine arayı açtığımı biliyorum, ikinci sınıfı bitirmek üzereyim ve inan bana geçen sene bundan daha zor olamaz dediğimde, çok çok daha zoruyla bu dönem karşılaşacağımı tahmin edememiştim.

Geçen ay bir ödev verdiler bana, bir dava hayal etmemi ve hakim olsam bu olaya nasıl bir sonuç bulacağımı falan yazmam gereken türden bir ödev, hayal gücü gerektiren. Haklı haksız, kanun zart zurt beynimi yordum biraz, köklü bir cinayet vakası hayal ettiğimden de doğru kararı bulmakta zorlandım. Risksiz hareket etmem gerektiğini biliyorum çünkü aldığım ders önemli ve bu ödev de aynı şekilde, ama sanırım riski aldım bile. Umarım güzel bir not alırım, ayrıca dramaya olan düşkünlüğümü de keşfetmiş oldum. Ne mutlu bana.

Dur ya, konu dağıldı... ne diyordum? Hah, sinirliydim. Evet aynen öyle.

Her şey Kim Taehyung beyin tek başına, okulun düzenlediği kamp etkinliğine gitmek istemesiyle başladı.

Bak, ben de on altı yaşında oldum. O 'kampları' falan iyi bilirim yani, en iyi ben bilirim hatta.

Bundan dolayı bu isteğini duyar duymaz biraz bozulsam da, neden bozulduğumu bilmiyorum bile, gülümsemeye çalışıp yalnız kaldığımız ilk an ona biraz takıldım. Daha çok 'ne yapacaksınız o kampta?' Tarzı sırıtmalar, 'çadırında kiminle kalacaksın bakalım bücür?' Ve hiçbir imamı anlamamasının üzerine 'kızın adı ne?' Diye son sorumu sorup omzuna vurmamı kapsayan takılmalar tabi bunlar.

Tüm bu süreç boyunca bana kızgın kızgın bakmış ve tek kelime etmemişti, bense zaten agresif olduğumdan bu duruma daha da işkillenerek ayaklarımı yere vura vura annemin yanına gitmiştim.

Mutfaktaydı, yeni keşfettiği yulaflı muzlu bir keki yapıyordu ve benim 'nasıl tek başına böyle bir yere gitmesine izin verirsiniz ya!' tarzı konuşmalarımı hiçe sayarak yaptığı keki övmeye devam ederken kafayı yiyeceğimi düşünmüştüm. Çünkü fazlasıyla kaotik bir ortamdı.

'Ya ayı yerse onu orada.'

'Bu kekin içinde sadece bal, yumurta, muz ve yulaf var hem sağlıklı hem lezzetli, harika değil mi?'

'Ya başına bir şey gelirse, ne yapacağız o zaman bir anda dağa mı ışınlanacağız?'

'Biraz üstüne çikolata rendeleyeyim, bir şey olmaz azıcık...'

'Anne beni dinlemiyorsun!'

'Jungkook, bebeğim, biraz abartmıyor musun?'

HAH! İşte buna sinir oluyordum. Abartıyormuşmuşum... asıl onlar nasıl bu kadar rahatlardı!

Sonuç olarak, kimse beni umursamamıştı. Kim Taehyung o aptal kampına da gitmişti. Bense evde olmadığı gece uyuyamamış, sinir bozucu gururum yüzünden de telefonumun başında tırnaklarımı yerken asla onu arayamamıştım. Annemler de sadece kamp alanına vardıklarında Taehyung'la konuşmuşlardı, ardından resmen ikisine de tekrar aramamları için dolaylı yoldan mesajlar vermeye çalışsam da en sonunda anlayıp 'çocuğu rahat bırak' tarzı bir cümle kurmuşlardı ve bil bakalım ne olmuştu, aynen, kafayı yemiştim işte sinirden!!

O kadar trip atmama rağmen o yere gittiğine inanmıyordum... tamam, saçmaladığımın farkındayım ama bana ne yani. Ba na ne :(

Birinden mi hoşlanıyordu acaba? O yüzden miydi hiç yanıma gelip de her zaman yaptığı gibi abartı tavılarıma gülmeyip içimi rahatlatmaması... ergenliğe mi girmişti? Aslında bu biraz doğruydu. Sivilceleri çıkmaya başlamıştı, sesi yavaş yavaş kalınlaşıyordu ve tanrım... bazen bilerek sesini kalınlaştırdığına yemin edebilirdim.

Yine de bana anlatabilirdi... bilmiyorum, neden böyle hissettirdiğini anlamıyorum. Bu kadar sahipleci olmam saçma, ama bu engel olabildiğim bir şey değil.

Fakat bilirsin, korktuğum gibi olmadı. Kim Taehyung beni bir kez daha yanıltarak gecenin on ikisinde beni aradığında, uyuyor olmaktan çok uzaktım. Çekingence konuşmuştu, tatlıydı, fazlasıyla. Burada da gökyüzünün oradaki gibi mükemmel gözüküp gözükmediğini sorduğunda onun için balkona çıkmış ve bakmıştım, muhtemelen cevabı hayırdı. Bütün gününü bana anlatmış, Hoseok'la nasıl eğlendiklerini, bir arkadaşlarının göle düştüğünü, ateşi kendisinin yaktığını ve benimle konuşmadan uyumak istemediğini söylerken içime yayılan pişmanlık duygusuyla karışık rahatlama ona yaptığım saçma sapan imaların da eseri sayılabilirdi.

Uzun uzun konuşmuştuk o gece, belki de normalde konuştuğumuzdan bile daha fazla. Farklı yerlerde olabilirdik ama aynı gökyüzüne bakıyorduk, bu bize yeterdi. Yetti de.

Yani öyle Neyon, Taehyung'dan önce benim büyümem lazım sanırım, çünkü dışa yansıttığıma karşın iç dünyam fazlasıyla... anladın sen.

Ailem birkaç gün sonra bir iş için şehir dışına çıkıyor, bir hafta kadar olmayacaklar. Annemin mızırdanmalarına rağmen babam arabaya ihtiyaçları olacağını ileri sürüp onunla şehir değiştirmeleri gerektiği konusunda ısrar ettiği için annem biraz agresif olsa da onlar için zevkli olacağını da düşünüyorum. Bu süreçte Taehyung'a ben bakacağım, her ne kadar babam onun bana bakacağını iddia etse de moralimi bozmamaya çalışıyorum. Neden böyle düşündüğünü de hiç anlamıyorum açıkçası, yemek yapamıyor olabilirim ve bazen bazı şeyleri unutuyor da olabilirim ama her zaman ciddi ve ağırlığını koruyan bir insan olmuşumdur.

Yani en azından bakıyormuş gibi yapabilirim, yemekleri de dışarıdan söyleriz. Güzel plan değil mi, evet dedin varsayıyorum...

Hoşçakal,
Jeon Jungkook

-

Kalbe zarar bi insan.

Kalbe zarar bi insan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Naive | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin