Sevgili Neyon,Sanırım işler yoluna girmeye başladı.
Öncelikle; araya uzun zaman girdiği için üzgünüm, sanırım dört ay falan oldu sana yazmayalı. Birkaç kez elime alıp geri bıraktım seni, bilmiyorum düşüncelerimi somutlaştırmak hoşuma gitmedi sanırım. Buraya gelmem için illaki tetiklenmem gerekiyor... sorun kimyamda, senlik değil üzülme.
Evet, yine bir şeyler yaşadım. Ama bundan önce gelişmelere yetişmek senin için iyi olacaktır.
Nereden başlasam... üniversitenin beni harcadığını söylemiştim ya, artık ben onu harcıyorum. Sınav, ödev, tüm sorumluluklar fazla olabilir fakat alışınca, belli bir frekansı yakalayıp mantığı çözdüğünde üstesinden gelebiliyorsun. Bunu öğrendim. Üstesinden geliyorum kısaca.
Annem ve babamla bir ay küs kaldım, sonra bana istediğim bilgisayarı aldılar ve evet, paraya tav olabiliyormuşum. Ayrıca onlarla konuşmayı da özlemiştim, kendi kendimi üzdüğümü fark ettiğimden uzatmadım daha fazla.
Taehyung'la aramız düzeliyor. Daha önceden kötü olduğundan değil, pek bir iletişimimiz yoktu sadece. Ama bir gün, şöyle bir anı yaşadık onunla; gece geç saatlerdi, mutfaktaki geniş masada oturuyor ve çocukken yapmayı çok sevdiğim fakat artık aramadığım bir faaliyetle uğraşıyordum.
Uçak yapmak.
Kağıttan değil. Maketler oluyor biraz üst seviyelerde, tahtaları ölçülere göre ayarlayıp ağırlık merkezini ve zart zurtu ayarlayarak parçaları birleştiriyorsun. Annem nostalji olsun diye almış, ben de öylesine yapmaya başlamıştım.
Sonra yanıma o geldi. Şaşırdım, gerildim ama yine de mimiksiz bir şekilde selam verdim. İlk önce yaptığım şeye bakmış, ardından bakışlarını çok orada tutmamaya çalışıp 'su içecektim' diye mırıldanmıştı. Ben kafamı sallamıştım, o suyunu içmişti ama işi bittiğinde gitmemiş, tam karşımdaki sandalyeye oturmuştu.
İlgisini çektiğini görebiliyordum. O yüzden derin bir nefes alarak karşımdaki on dördüne yaklaşmış çocuğa bana yardım etmek isteyip istemediğini sormuştum.
Gözlerinin parladığı ve neredeyse tebessüm eder gibi kafasını hızla aşağı yukarı salladığı zaman hoşuma gitmişti. Asla tahmin edemezdim, istekli olacağını yani... içine kapanıklığı biraz cesaretimi kırıyordu ve benden hoşlanıp hoşlanmadığını bile bilmiyordum.
Ama sonuç, sabahın beşine kadar birlikte zaman geçirmemiz olmuştu. Taehyung'la bütün yarım yıl boyunca konuştuğumuzdan daha çok konuşmuştuk o gece, becerikliydi. Komutları hemen anlıyor, ona iltifat ettiğimde ise bir balık gibi şaşkın yüz ifadesiyle yüzüme bakıyordu.
Tatlıydı.
Ve biz, sanki milatımız o olmuş gibi yakınlaşmaya başlamıştık.
Çok sıkı fıkı değildik, ama artık yemeklerde günümün nasıl geçtiğini sorup masadaki herkesi mutlu ediyordu. Ailemle de arası daha iyi olmuştu, ve bu olayı garip bir şekilde benden izin beklediğine yormuştum. Sanki ailemle iyi anlaşabilmek için önce benimle iyi olmak istemişti, sanki... dediğim gibi, benden bir işaret beklemişti ya da bir güven.
Çok zordu. İnsanları anlamak, hele ki Taehyung'u.
İlk odamın kapısını çaldığında çok çekingendi, ayaklarına baka baka başka bir maket yapıp yapamayacağımızı sormuştu ve o gece farklı farklı siparişler vererek dördüncü akşam kapısını çalıp elimdeki kutusu açılmamış maketlerle karşısında duran bendim.
Mutlu olmuştu, bunu başarabilmek de beni mutlu etmişti.
Bugün ise başka bir milattı.
Odamdaydım, ders çalışıyordum. Çalışından bile kim olduğunu anladığım çocuğun odama gelmesine izin verdiğimde, bilgisayar ekranından başımı ayırmamıştım bile.
Yatağıma oturuşunun sesini duymuştum, "Jungkook.'" Demişti. "Söyle bakalım bücür." Demiştim bense sandalyemi çevirip ona dönerken. Bu hitap, konuşmalarımın birinden yanlışlıkla çıkmıştı ve hoşuna gittiğini görünce devam ettirmiştim.
Yine aynı tebessümle yüzüme bakıyordu. "Şey diyecektim.." demişti utana sıkıla. Çekingenliğini aşamasak da asla ezik bir çocuk değildi, çekingenliğinin sebebi de yaşadıklarıydı zaten. O çok güçlüydü.
"Bir şeyler yapmak ister misin? Mesela... mesela film izlesek mi?"
İşte, böyle başlamıştı, bu yüzden ikinci bir dönüm noktasıydı bizim için. Çünkü odamın kapısını çaldığında, aramızdaki tek bağ olan maket yapma olayını istememişti benden. Artık tek bir ipin ucunda değildik, geniş bir yolumuz vardı ve daha on dakika önce halletmem gereken bir sürü iş olduğundan üniversitedeki arkadaşlarımı reddeden ben, Taehyung'un teklifini düşünmemiştim bile.
İşte böyle Neyon, iyi gibiyiz şu sıralar. Umarım buraya hep güzel şeyler beni tetiklediğinden gelirim. Belki imkansız ama olsun, güzel dileklerden zarar gelmez. Beklentiler kadar acımasız değiller sonuçta.
Hoşçakal,
Jeon Nungkook-
Hikayenin asıl yazacağım, artık günlük şeklinde olmayan şimdiki zamanı büyümüş hallerini anlatacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naive | taekook
Hayran KurguKim Taehyung, evlat edinildiği aileye ilk geldiğinde daha on dört yaşındaydı, ailenin tek çocuğu olan Jeon Jungkook ise on dokuz. kth&jjk Slowburn