•Hey•

6.5K 581 27
                                    








Sevgili Günlük,

O çok garip biri.

Haftalar geçti, açıkçası elim gitmedi pek buraya. Üniversite beni harcıyor gibime geliyor, kimse bu kadar zor olacağını söylememişti ve üstüne üstlük düşüncelerim öyle bir frekanstaydı ki birbiri ardına geldiğinden hiçbir şeyi toparlayamıyordum.

Şimdi ise biraz daha iyiyim, ve gerçekten, onun hakkında söyleyebileceğim tek şey bu.

Öncelikle, hiç konuşmuyor! Pekâlâ, hiç değil ama gerçekten de çok nadir 'tamam, evet veya hayır' kelimeleri dışında uzun bir cümle kurduğuna şahit oluyordum. Annemin bu konuda strese girdiğinin ve çokça üzüldüğünün de farkındaydım, sürekli onunla konuşmaya çalışıyor veya neşelenmesi için çabalıyordu.

Görüyordum. Onun da çabaladığını, annemin hevesini kursağında bırakmamak adına rol yaptığını, gülmeye çalıştığı anlarda gözlerinde sakladığı hüznü, sorun olmamaya çalıştığını görebiliyordum.

Donuktu. O kadar bomboş hissettiriyordu ki bakışları, belki de kendine kazandırdığı bir koruma kalkanıydı ve derinlerde çözmeye çalıştığı denklemleri, fırtınaları vardı. Yine de bazen onu gördüğümde üşüyordum, çünkü tam bir buz kütlesini andırıyordu.

Kilo almıştı. Bu konuda mutluydum, annemin ona zorla yedirdiği yemekleri kibarlık olsun diye ağzına tıkıştırıyor ve resmen zorlanarak yutkunuyordu. Tabağında asla yemek bırakmazdı, ayrıntıya girersek eğer, bunu fark etmiştim. Artık yanakları daha kırmızıydı, soluk teni doğal esmer rengine kavuşmuştu, cılız durmuyordu ve on üç yaşındaki bir velete göre iyi göründüğünü kabul edebilirdim.

Beni buraya gelmeye asıl iten olaya gelirsek eğer, bu öğlen yaşadığımız bir anıyı anlatmak istiyorum.

Fakülteden gelmiştim, çok yorgun ve açtım ama kolumu kaldıracak halim olmadığı için kendimi salondaki koltukların birine atmış, oflayarak başımı geriye yaslamıştım. Gözlerimi kapattığımda, biraz orada dinlenip odama çıkmayı planlıyordum, bunun getirisiyle beş dakikanın ardından kalkmak adına doğrulduğumda ise son görmeyi beklediğim kişi oydu.

Kim, jeon?, Taehyung.

Çaprazımdaki üçlü koltuğun bana en uzak olan köşesine resmen sinmişti, dizlerini kendine çekmiş ve bedenini küçük bir hale getirmişken kafasını da hafifçe dizlerine yasladığından yüzünü çok göremiyordum. Sırtı koltuğun yanlarına yaslıydı, küçük gözüken ayakları bana doğruydu. Alnına düşen dalgalı tutamlar gözlerini gölgeliyordu, kollarını bacaklarına sarmış öylece dururken ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.

O yüzden sadece "Hey." Dedim, ilk beş dakika bana cevap vermedi.

Herhangi bir şey söylemediğinde, daldığım bakışlarımı toparlamış ve ayağa kalkmıştım. Bütün o saniyelerde hiçbir çekingenlik belirtisi göstermeden beni izlemişti. Bir süre sonra gerilmeye başladığımdan odama çıkmaya karar vermiştim ve açıkçası yanıma gelmiş olmasına da çokça şaşırmıştım. Çünkü zaten çekingen ve utangaçtı, bana karşı ise daha mesafeli duruyordu. Biraz da haklıydı, çünkü ona karşı ben de sıcak sayılmazdım.

Yanından geçmeden hemen önce ellerimden birini yumuşacık gözüken, ve gerçekten de yumuşacık olan saçlarına daldırdım. Böyle bir planım yoktu, tamamen spontane ilerliyordum ve bana bir adım atmış gibi hissettiğimden bir şeyler yapmak istemiştim sanırım. Hafifçe tutamları karıştırıp başını okşadıktan sonra bir saniyelik o olayın ellerimi karıncalandırması normal değildi bence. Bir daha ona bakamadan odama çıkmıştım. Sonra da koşa koşa seni aldım, işte. Ah, bu arada.

Adın Neyon. Üzgünüm, bir sebebi yok, telaffuzu akıcı duruyor ve harfler yan yana fena gözükmedi sadece.

Kısaca Neyon, Kim Taehyung baya garip biriydi. Uzak, soğuk, donuk... türevleri. Hiç on üç yaşındaki bir ergene benzemiyordu. Ve bu onunla annemin dayatması olmadan istemli kurduğum ilk diyaloğumdu, biliyorum diyalog sayılmazdı çünkü o konuşmamıştı ama olsun, ona ilk 'Hey' demiştim ve saçlarını okşamıştım.

Ve o, bu olayın ardından merdivenlerden çıkana kadar kocaman parlak gözleriyle beni izlemişti. O zaman ilk fark edişimdi, gözlerindeki buğu kalktığında açık kahverengi irislerinin güneşi andırdığını, gerçekten de ilk fark edişimdi.

Hoşçakal Neyon,
Jeon Jungkook

Naive | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin