Sevgili Neyon,Sanırım ben en sonunda gerçekten delirdim.
Bunun belirli bazı sebepleri var; birinci sıraya yirmi beş yaşımda, duygularımın ağır basıp her şeyin altında ezildiğimi hissettiğim noktada hâlâ eski günlüğüme koşmamı koyabiliriz mesela.
Seni saklıyorum, ve belki de olması gerekenden kat kat fazla anlam yükledim bu sayfalara. Annemin nasihatiydin sonuçta, arada açıp okuduğumu söyleyemem çünkü bazen bunun için yeterli cesarete sahip olamıyorum. Garip değil mi? Sadece... her şey zaten yeterince karışıkken ve ben duygularımla baş edemezken bir de bu satırları okuyup içimdeki ateşe odun atamazdım. Bu delilik olurdu, şu an olan da bu.
İnanamıyorum. Gerçekten, belki bu günün geleceğini içten içe tahmin ediyordum ama samimiyetimi, bilmeme rağmen kendimi bu duruma hazılamamış olmamdan anlayabilirsin.
Ne yapacağımı şaşırmış haldeydim, daha doğrusu, o kadar çok farklı davranışı bir arada sergilemek istiyorum ki bundan sonraki adımımdan korkar hale geldim.
Ne mi oldu? Hah, evet, eninde sonunda anlatmam gereken kısma geleceğimizin farkındaydım ve bil diye söylüyorum, yaşananları kelimelere dökmeye hazırım. Hazır olmasam bu günlüğü siktiğimin tozlu rafından çıkartıp buraya gelmezdim tamam mı? Tamam.
Evet.
Taehyung'u öptüm.
Hem de doya doya, saniyeleri dakikalara katmaktan çekinmeden, öyle bir öptüm ki geçmişte içimde kalan her bir özlemi çıkarttım dudaklarından.
Bastırdığım tüm gerçeklerin bir bir isteğim dışında benden taşıyor olmasını bir kenera koyarsak eğer, şu yirmi küsür yıllık hayatımda ilk kez gerçekten her şey doğruymuş gibi hissettim Neyon. Mükemmelin ne demek olduğunu gördüm, mest oldum, büyülendim ve bu hissi yaşadıktan sonra dur demek kolay değil. Ölsem daha iyi, cidden, yaşamamak daha çekici geliyor duracaksam eğer. Anlıyorsun değil mi?
Neden durmam gerektiğini merak ediyorsundur muhtemelen, ya da neden şu zamana kadar olduğum kişiyi bastırdığımı. Bunu anlatmak zor... sadece aklımdaki düşünceler durmuyor.
Annem ne düşünürdü Neyon?
Ya da babam? Kardeşim olarak bana emanet ettikleri çocuğu deliler gibi sevdiğimi bilseler bu onların gözlerini yaşartırdı, bu kısımda bir sıkıntı yok.
Peki ya onu her gördüğümde tüketircesine öpmek istediğimi bilseler?
Daha fazlası için yanıp tutuştuğumu, o parlak gözlerine bakınca donup kaldığımı, geleceğimi her düşlediğimde onu yanımda, üvey kardeşten çok daha farklı bir konumda hayal ettiğimi bilseler... o zaman ne düşünürlerdi?
Bilmiyorum, açıkçası bunu tahmin etmeye çalışmaktan bile çekiniyorum çünkü şu zamana kadar ailemin gurur duyacağı bir evlat olmak için çok çalıştım. Bizi yukarıdan bir yerlerden izliyorlarsa eğer geride bıraktıkları iki çocuğu da gördüklerinde gurur duysunlar, içleri rahat olsun istedim ve bir anda her şeyi mahvetmekten çok korkuyorum.
Aynen öyle, korkağın tekiyim işte.
Sadece bu da değil... ah, tabiki değil. Dünyanın en optimist insanı olup bu düşüncelerin beni ara ara karanlığa sürüklemesini engelleyebilsem bile, hiçbir şey olduğunu sandığımız kadar kolay değil.
Taehyung... benim bu dünyada en çok değer verdiğim insan, ve ben onu üzme olasılığımdan gerçekten çok korkuyorum.
Beni yargılama, sana korkağın teki olduğumu söylemiştim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naive | taekook
Fiksi PenggemarKim Taehyung, evlat edinildiği aileye ilk geldiğinde daha on dört yaşındaydı, ailenin tek çocuğu olan Jeon Jungkook ise on dokuz. kth&jjk Slowburn