It's a halibut, party bitch, give it a name and say "Hey, hey"
--
"Bunu yapmayı bırakman gerek."
"Denemedim mi sanıyorsun?"
"Tsumu, lütfen... Kendine zarar vermek yerine bana bile verebilirsin, yeter ki sana bir şey olmasın. Yalvarırım bırak şunu."
"Özür dilerim."
"Hayır, ben özür dilerim. Fark edemedim. Sana karşı koyamadım bunları yaparken. Bir şeyler yapmam gerekirdi. Çok kötü bir kardeşim, çok özür dilerim. Belki geçirdiğin o boktan zamanları telafi edemem ama birlikte her şeyi atlatırız."
"Samu..." deyip duraksadım. Konuşurken ilk defa gözlerinin içine baktım dolu gözlerim ile. "Teşekkür ederim."
Onun gözleri de dolmuştu. Sarıldığımızda gerçekten birinin yanımda olmasının iyi hissettirdiğini fark ettim.
"Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum," dedim alaycı bir sırıtış ile ve burnumu çektim.
"Artık bileceksin."
"Bu kadar ciddi olman beni korkutuyor."
Güldü ve sarılmayı bırakıp yüzüme baktı.
"Artık kendine zarar vermiyorsun."
"Ama..."
"Sus. Kriz anında hemen beni çağır, yanında değilsem ara."
"Tamam."
"Tekrardan özür di..."
"Sorun değil, dedim Samu. Artık benimlesin, bu yeterli."
"Kendimi suçlu hissediyorum."
Suçlusun zaten.
"Şu an seni tam olarak affettiğim söylenemez açıkçası," deyip derin bir nefes aldım. "Ama yine de bir şans daha vereceğim."
"Diğerleriyle de konuşacak mısın?"
"Bilmiyorum."
Konuşmak istemiyordum açıkçası. Konuşursam da bu dönemi atlatınca konuşurdum, atlatabilirsem.
--
(8 ay sonra)"Doğum günün kutlu olsun Atsumu!"
"İyi ki doğdun!"
Bir dilek tutup mumları üfledim gülümseyerek.
Lütfen mutluluğum uzun sürsün.
Onlar alkışlarken gözlerimi gezdirdim üzerlerinde. Inarizaki voleybol kulübünden artık yakın olduğum sadece Kita-san, Suna ve Osamu vardı. Diğerleriyle görüşmek istememiştim. Onların yerine yeni arkadaşlar edindim. Shoyo-kun, Tobio-kun, Tooru-kun ve birkaç kişi daha.
Sakusa ile de bir daha görüşmedim, başlarda çok zordu ama sonra alıştım. Sol tarafımda hep bir boşluk hissettim ama onunlayken daha kötü hissediyordum, hem şu an yanımda diğerleri de vardı.
"Teşekkür ederim."
Hediyelerimi açarken garip bir hediyeyle karşılaştım.
"Uh, bu ne?"
"Ha, o benim hediyem! Bir pisi balığı."
Shoyo-kun'un heyecanına güldüm. Bir tek ondan böyle garip bir hediye beklenirdi zaten...
"Teşekkür ederim, Shoyo-kun."
"Ona bir isim ver!"
Tereddüt bile etmeden koyacağım ismi söyledim.
"Omi."
~son~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alien blues - sakuatsu
Hayran KurguMy teeth are yellow, hello world! Would you like a little better if they were white like yours? [bxb] [haikyuu sakuatsu fanfic] [vundabar'ın alien blues adlı şarkısından esinlenilmiştir] [tw: sh, depresif düşünceler]