4.bölüm

154 20 6
                                    

"Günaydın oğlum, dün gece defalarca aradım açmadın, bu şekilde sorumlu olduğun şeylerden kaçamazsın, çocuk gibi mızmızlanmak yerine, sana söylenenleri yap, babanla yüz yüze gelmek istemezsin değil mi? Uyanınca ara lütfen!"

Yeni güne gözlerini açtığında, saate bakmak için eline aldığı telefon, güzel bir haber vermemişti Demir'e.
Şuan ergenlik yaşlarında olsaydı, annesine vereceği cevap belliydi.
"Annee! Senden nefret ediyorum!"

İçinde bulunduğu çember, gittikçe daralırken, kalbinde hissettiği ağırlık da artıyordu.

Nefes alırken yaşadığı düzensizlikle boğulduğunu hissettiğinde, kendine iyi gelecek tek şeyi aklına getirdi.

Telefonunu yeniden eline alıp rehbere girdi ve 'Sude'm' yazan numaraya dokunup aramayı başlattı.

"Günaydın canım" diyen ses, nefesini ve kalp atışını düzene koyarken, yüzüne hemen gülümsemesi yayıldı.

"İşte şimdi gün aydı 'canım'." dediğinde, genç kızın bundan hoşlandığı, enerjik gülüşünden belliydi.

Günlük yaşam sevincini, iki dakika bile sürmeyen bir telefon konuşmasından alabildiğine inanamıyordu.

Kendini dünyaya getirip, büyüten kadın, ne kadar içini karartıyorsa, hayatına gireli henüz bir ay bile olmayan bir kız, tüm karanlığına ışık oluyordu.

Nasıl bir büyüydü bu? Nasıl bir sihirdi? Çünkü Sude'ye karşı hissettikleri , normal bir insanın hissedeceği türden duygular değildi.

Onunla ayrı kaldığı her an, deli gibi özlüyor, yüreğinde ağırlık hissediyordu. Aslında bazı anlar bu duygudan korkmuyor değildi. Hastalıklı bir şekilde saplanmaktan korkuyordu ama kendine engel de olamıyordu.

Uzun bir zamandır kabus gibi gelen evlilik kelimesi, Sude'yi düşündüğünde en güzel hayali oluveriyordu. Kafasının içinde binbir türlü plan vardı ama, hepsinde de mantık hataları vardı.

Demlendiğine kanaat getirdiği sallama çayını ve bir dilim tostunu eline alıp masaya geçti.

Bir kaç ısırık almıştı ki, yeniden işittiği telefonunun melodisiyle göz devirip eline aldı. Neyse ki arayan annesi değildi.

"Efendim abi." diye bıkkın bir sesle cevaplarken, aldığı karşılık
"Lan sıpa, o nasıl bir üslup, abin arıyor, hazırola geç önce bir" diyen abisinin otoriter sesi oldu.

"Kusura bakma abi. Annemi biliyorsun dünden beri keyfimi kaçırdı. Son günlerde beni öyle sık boğaz ediyor ki, inan bana hiç iyi değilim." diyerek içini döktü.

"Her zamanki annem işte, neden şaşırıyorsun? Bilmediğimiz birşey mi var yoksa?" diye soran abisine, önce sessiz kalsa da çekingen bir sesle cevap verdi Demir.

"Birşey değil, biri var abi...

Ben, ben aşık oldum galiba, bu seninle yengemin aşkı gibi bile değil, daha fazlası.

Onu kısacık zamanda öyle çok sevdim ki, bencil davranmadan edemiyorum. Üzüleceğini bile bile kendimden uzaklaştıramıyorum.

Sanki bir mengenenin ortasında sıkışıp kaldım abi, nolur bana akıl ver, kendim gibi davranamıyorum, her zaman kontrollü davranan ben, yerde miyim gökte miyim bilmiyorum..."

Hızını alamayıp, bir nefeste konuşup içini döktüğünde, telefonun karşı tarafında uzun bir sessizlik oldu.

"Orda mısın abi?" diye sorduğunda Doğukan'ın iç çektiğini duydu.

"Off... Benim kıyamadığım küçük kardeşim...
Sen vurulmuşsun ya can evinden, bunun tedavisi, ilacı yok ki Demir. Nasıl akıl vereyim sana...

BENDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin