"Benimle görüşmek istemişsin Demir Aksoy, bu şerefi neye borçluyuz?"
Demir, yıllar önce dayak manyağı yaptığı adamın sesini duyunca, stresle nefes aldı ilk olarak.
"Seninle konuşmam gerek, İstanbul'da olduğunu duydum." dediğinde, adamın bir süre sessiz kalmasıyla kapattığını düşündü ama, İlker sonra konuşmaya karar verdi.
"Yeliz mi söyledi burada olduğumu?" diye sordu.
"Onunla görüşüyor musunuz?"
"Hayır, sadece... Denk geldik diyelim. Sen ne istiyorsun benden? Yıllar sonra?"
Demir ne kadar bu adamla muhatap olmak istemese de, kurtuluşu için ona muhtaç olduğunun farkındaydı.
"Telefonda konuşulacak bir mesele değil, yarın ne zaman müsaitsin, konuşalım bir yerde?" diyerek cevabını bekledi.
İlker yeniden bir süre sessiz kalsa da sesli bir nefes alıp konuştu.
"Historia Avm'yi biliyor musun, orada çalışıyorum, öğlen yemeği saatim boş, o sırada konuşabiliriz."
"Tamam, ararım gelince." diyip kapattı telefonu.
Umuyordu ki herşey yolunda gitsin. Ve İlker ona ele gelecek bilgiler versin...
*
"Saat sabahın altı buçuğu, bu saatte ders mi olur Sude?"
Genç kız, evden çıkmadan önce yengesine yakalanmayı beklemediği için, ne diyeceğini bilememişti.
"Hayır, arkadaşlarla kahvaltı planımız var, ama gideceğimiz yer Avrupa yakasında. Anca giderim diye düşündüm yenge." derken, Aynur hanım ona inanmasa da başını sallayıp,
"İyi bakalım, güle güle git o zaman, ben de uykuma dönüyorum." dedi ve dağınık saçlarını düzeltmeye çalışarak odasına girdi.
Sude, derin bir nefes alıp evden çıkınca, duraksamadan yürümeye devam etti.
Demir'in dünkü evine gelme jestine karşılık, bu sabah onunla kahvaltı yapmak istiyordu.
Öğleden sonra dersi olduğu için görüşemezlerdi zaten. O yüzden evden erken çıkarak, olabildiğince fazla vakit geçirmek istiyordu onunla.
Sabahın bu saatinde evden çıkmak güzeldi aslında, etrafa baktığında huzurla doldu.
Sadece işe erken gidenlerin sokaklarda olduğu, günün yoğun saatlerinin tersine sakin bir koşuşturmanın hakim olduğu bir zaman dilimiydi şuan.
Ama trafik, her zamanki gibi yoğun sayılırdı.Demir'in evine yaklaşırken pastaneye uğrayıp yufka ve simit alıp çıktı.
Onun gözlemeyi çok sevdiğini, geçen kardeşleriyle yaptığı kahvaltıda görmüştü.
Bugün ona kendi elleriyle hazırlayacağı kahvaltıya, gözleme de ekleyecekti.
Kısa zamanda sevgilisinin evine yürüyüp, apartmana girdi ve asansöre binip çıkacağı katın düğmesine bastı.
Demir'in yedek anahtarı artık kendindeydi. Bu yüzden eve rahatça girebilirdi. Ama şansı varsa Demir, kendi anahtarını kapının üzerinde bırakmamış olsun.
Bir kaç dakika sonra şansının olmadığına emin oldu genç kız. Çünkü anahtar deliğe girmiyordu. Bir süre uğraşsa da olmayınca zili çalmaya karar verdi. Ancak o sırada kapı açıldı.
Dağınık saçları ve uykulu gözleri ve endişeli bakışlarıyla Demir, Sude'yi görünce rahatlayıp, derin bir nefes aldı.
"Hırsızın biri kapıyı zorluyor diye nasıl telaşlandım bir bilsen." diye hâlâ uykulu çıkan boğuk sesiyle konuşunca, genç kız suçlulukla gözlerini kaçırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
Teen FictionAsla yapmam dedikleri şeyi yapan, iki yaralı yürek... Tek gecelik hatayla başlayan bir aşk... Asla kopmayacak bağları engelleyen, dikenli yollar... Her şeye rağmen birbirine delicesine koşturan iki sevdalı genç... Yazılma tarihi: 5 Haziran 2022