8.bölüm

158 18 6
                                    

"Biliyor musun? Bugün benim doğum günüm."

Demir Sude'nin cümlesiyle ona aşkla bakıp gülümsedi.

Unutmamıştı ki, sadece gün boyu yeri gelmemişti. Elini onun yanağına uzatıp okşarken,

"Biliyorum aşkım, kutlu olsun." diyerek hafifçe dudaklarına dokundu.

Bu küçük öpücükle tüm duyuları etkilendi genç kızın, yüzünü yan çevirip onun uzaklaşmasını beklerken, Demir bu kez yanağına bastırdı dudaklarını,

"Yapma, kötü hissediyorum." dedi. Demir ise sonrasında üzgünce konuştu,

"Nasıl yapmayayım? Nasıl uzak kalayım senden? Seni bu kadar çok severken...

Çok üzgünüm. Keşke bugünü gönlümüzce, dilediğimiz gibi kutlayabilseydik, sana aklımdaki gibi sürprizler yapıp mutlu olmanı sağlayabilseydim... Bu yaşananlar olmasaydı, araya güvensizlik girmeseydi." derken Sude'nin gözünden yine bir damla yaş aktı.

Demir, parmağının tersiyle o yaşı sildiğinde Sude hafif iç çekti.

"O fotoğraf aklımdan çıkmıyor Demir. O görüntüye rağmen benimle olman, beni aptal yerine koyman çok ağır geliyor." dediğinde genç adam başını sağa sola salladı.

"Sude'm bak, nişan dediğin şey sadece o fotoğraftan ibaret, inan bana. Sana tüm varlığım üzerine yemin ederim, ben senden başka kimseyi sevmedim, öpmedim, kalbime almadım.

Sana anlatmak istedim, ama sen o kadar mutsuzdun ki, bir de ben seni üzmek istemedim. Bursa'ya gittiğimde ailemle konuşup bu konuyu halledecektim, ama başka pürüzler çıktı.

Seninle daha uygun bir zaman ve şartlarda herşeyi konuşup anlatacağım, sadece şuan bunları düşünüp stres yapmanı istemiyorum bitanem, tamam mı? Güven bana, sadece güven..." derken genç kız kararsızca ona başını salladı.

"Güvenmek istiyorum..."

O sırada genç kızın telefonu çaldığında, Demir çantayı sandalyenin üzerinden alıp, telefonu çıkardı.

"Dayın arıyor." dediğinde, Sude gergince yerinde doğrulmak istedi, ama koluna bağlı serumu unuttuğu için canı acıdı.

Demir hızla yanına gidip koluna baktı. Sonra elini kıpırdatmaması için tutup, telefonu sağ eline uzattı.

Sude ise tedirgin çıkan sesiyle telefonu açıp konuşmaya başladı.

"Efendim dayıcığım?"
.....

"Şey... Biraz rahatsızdım ya, acile geldim serum taktılar."
....

"Yo-yok gelme dayıcım, arkadaşım var yanımda."
......

"Evet, çıkmak üzereyim merak etme. Sağol. Görüşürüz."

Genç kız telefonu kapattığında, farkında olmadan elinin titrediğini gördü.

"Şşşt sakin ol, stresten uzak kalman gerektiğini kaç dakika önce söyledi doktor?" diyen Demir ile sakinleşmeye çalıştı ama, ne kadar mümkün olabilirse.

Genç kız gözlerini pencereye dikip, olanları düşünürken, Demir de endişe ile onu izliyordu.

Bir süre sonra hemşire gelip, biten serumu Sude'nin kolundan çıkardı.

Demir onun hırkasını dikkatle giydirip, daha sonra yere çöküp ayakkabılarını giydirdi. Kızın çantasını kendi omzuna asıp, elini ona uzatırken, Sude burukça tebessüm etti.

"Yakıştı sana." dediğinde genç adam ona şefkatle gülümseyip göz kırptı.


Hastaneden çıkıp eve giderlerken, ikisi de sessizdi. Eczane görünce arabayı park edip Sude'ye döndü Demir.

BENDEKİ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin