1 hafta sonra...
Ders çıkışı arkadaş müsveddeleri kendine doğru gelirken, onları görmezden gelip yönünü çevirdi Sude. Utanmadan bir de hiçbir şey olmamış gibi konuşmak istiyorlardı.
Başına ne geldiyse onlara güvenmesi yüzünden gelmemiş miydi? Her ne kadar Demir'in hayatına girmesine sevinse de, bu şekilde olmasını istemezdi.
Keşke film klişelerindeki gibi yürürken çarpışsalardı, ya da ne bilsin işte üzerine içeceğini döküp önce kavga etselerdi. Sonra yıldırım aşkıyla bağlansalardı birbirlerine.
Aslında şuanki durum da yıldırım aşkı gibi bişeydi ama, bu durumdan utanmaktan kendini alamıyordu.
Biri ona, "Flörtünle nasıl tanıştın?" diye sorsa ne diyecekti.
'Ben intihar edecektim o beni kurtardı, ben de kucağına atladım' mı diyecekti?İçinde bulunduğu durum kendini ne kadar zorlasa da Demir'in hal ve davranışları rüya gibiydi. Prenses diye diye, bir haftadır gerçekten kendini prenses gibi hissediyordu.
Demir'in kendini parkın orada bıraktığı günden sonra, birkaç günü yaptığını sorgulamakla geçmişti.
Evdekiler onun üzerine gelse de, herkese hasta olduğunu söyleyip, bir süre çıkmamıştı odasından. Çünkü dayısının yüzüne bakmaya utanıyordu. Kendini çok kötü hissediyordu.
Bu birkaç gün içinde, Demir'in kendine ulaşma çabalarını görmezden gelmişti. Ama odasına ve içine kapanmak, ona daha kötü hissettirince, genç adamı arayıp görüşmek istemişti ve bu gerçekten ona iyi gelmişti.
Düşüncelere daldığı sırada, bir anda gözlerinin üzerinde hissettiği ellerle gülüşü genişledi,
"Kimin ben?" diye kulağına fısıldayan sese dönüp,
"Bilmem, o kadar çok erkek arkadaşım var ki, çıkaramadım." derken Demir'in elleri, gözlerinden yanaklarına inip sıktı yanaklarını."Seni cadı, bir daha duyayım bakalım ağzından böyle cümle" diyerek yanına otururken, Sude onun kıskanç haline gülüyordu.
"Güldüğünde çok tatlı göründüğünün farkında mısın?" dediğinde Sude'nin gülüşü büyüdü.
"Kimin sayesinde acaba?" derken başını adamın omzuna koyup ellerini birleştirdi.
"Dersin var mı bugün başka?" diyerek genç kızın elinin üzerine öpücük bıraktı Demir.
Sude başını olumsuz anlamda sallayıp,
"Hayır, eve gitmem gerekiyor, yengemin misafirleri varmış. Erken gel dedi, öğleden sonramın boş olduğunu biliyor." derken Demir üzgünce başını salladı.
"O zaman seni eve ben bırakayım da, gidene kadar hasretim dinsin" diyerek ayağa kalkıp elini uzattı. Sude kendine uzanan eli sımsıkı tutup onunla yürümeye başladı.
"Bir gün seninle uzun uzun konuşmak istiyorum Sude, bu bilmeceye benzeyen aile olaylarını anlatırsın belki. Ben de her cümlenden sonra, kafamda soru işaretiyle boş boş bakmam." diyen Demir'e şirin bir gülüş sundu.
"Olur, ilk fırsatta konuşuruz tabi." dediğinde genç adam bir an duraksadı.
Sude merakla kaşlarını çatıp,
"Bişey mi oldu?" diye sorarken, Demir elini uzatıp, dudağının kenarını hafifçe okşadı."Güldüğünde şurası yukarı kalkıyor ya, böyle inci gibi dişlerin görünüyor, o anlarda kalbim duracak sanıyorum."
Sude onun büyük bir ciddiyetle söylediği cümle üzerine, bir an ne diyeceğini bilemedi. Bu adam gerçek olamazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEKİ SEN
Novela JuvenilAsla yapmam dedikleri şeyi yapan, iki yaralı yürek... Tek gecelik hatayla başlayan bir aşk... Asla kopmayacak bağları engelleyen, dikenli yollar... Her şeye rağmen birbirine delicesine koşturan iki sevdalı genç... Yazılma tarihi: 5 Haziran 2022