Arabaya doğru ilerlerken, " Düşündüğümden kolay oldu." Dedim Taehyung'a dönüp. Taehyung ise birden kaş göz işareti yapmaya başladı.
"Jungkook?" Bir an olduğum yerde donup kaldım. Tanıdık sese doğru yavaşça dönerken bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünmeye başlamıştım
"Bay Jung?"
"Jungkook Bey ne arıyorsunuz burada?" Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Babanızın haberi var mı burada olduğunuzdan?"
"Bay Jung, lütfen babamın haberi olmasın." Dedim ellerimi birleştirip ona yalvarırken.
Bay Jung sağa sola bakındı. Sanki etrafı kontrol etmek istiyormuş gibi. Daha sonra arabasını işaret ederek," İçeri geçin." Dedi.
Taehyung ile pek emin olamasak da siyah BMW'nin içine geçtik. Bay Jung evden uzaklaşınca sakin bir yerde durdu.
Taehyung ile arka koltukta oturuyorduk. O da arkasını döndü. "Jungkook bey babanıza güvenmelisiniz." Kaşlarımı çattım.
"Niye ona güvenmeliyim?" dedim. Ona güvenmek yapabileceğim en son şey.
"Tehlikedesiniz."
"Daha açık bir şekilde anlat." Dedi Taehyung lafı ağzımdan alıp.
Bay Jung normalde pek konuşan bir insan değildir. Bu tavırları beni endişelendirmişti.
"Siz şuan ortada bir yemsiniz. Nerede, kimlerle kaldığınızı biliyoruz. Bu evde olduğundan daha güvenli bir yerdesiniz."
"Bay Jung anlamıyorum. Neler oluyor?"
Bay Jung derin bir nefes alıp verdi. Ne kadar her şeyi izah etmeye çalışsa da anlatamayacak şeyleri vardı. Bunu anlamıştım.
"Babanızın düşmanları şuan saldırı halinde. Ortada olduğunuz takdirde sizi hemen öldürebilirler. Bu yüzden babanız sahte bir cenaze hazırladı. Sizi korumak için."
Babam ve beni korumak mi? Aynı adamdan mı bahsediyorduk? Bay Jung'un dedikleri %100 doğru olsa da ona inanacağımdan pek emin değildim.
"Amcam Namjoon'un peşimde olduğunu biliyor musunuz peki?" Bay Jung şaşkınlıkla kafasını iki yana salladı.
O an eve ne amaçla geldiğimizi söyleyip söylememek arasında kaldım. Ne tarafa güveneceğimi bilmiyordum hiç. Emin olduğum şey iki tarafa güvenmemekti yinede.
Taehyung'la bakıştık. Ne demek istediğimi anlar gibi sadece benim anlayacağım şekilde kaşlarını olumsuz anlamda kaldırdı. O da kimseye güvenmeyeceğimizi biliyordu.
"Babama neden saldırıyorlar?" Diye sordum. Umrumda değildi bir yandan ama diğer yandan da bir çok şeyin asıl ortaklarından olduğum için zarar gelmesini istemiyordum.
"Sizin kaçırılışınız medyaya yansıtılmasa da çevrede biliniyordu. Bu da babanızın düşmanları için büyük bir fırsat." Başımı salladım. Belkide gerçekten de beni koruyordu.
"Biz dönelim artık." Dedi Taehyung. Bay Jung arabanın olduğu yere bizi geri bıraktı. Ben arabadan inmeden önce söylediği şeyler içime oturmuştu.
"Babanız iyi olduğunuzu duyunca sevinecek. "
Sağ elimi sağ yanağıma dayayıp camdan geçtiğimiz yerleri düşüncelerimle beraber inceliyordum. Babam gerçekten bana değer mi veriyordu? Peki ben neden bunca sene boyunca ondan bu kadar nefret ettim?
"Ne düşünüyorsun?"
"Her şeyi." Dedim silkelenip toparlandıktan sonra.
"Mesela?"
"Ben aslında aptal biri miyim diye sorguluyorum kendimi. Bunca zaman babamın yaptığı şeyler sadece onun öğretme metodu olduğu için mi nefret ettim ondan yoksa?" Saçımı kaşıdım. Taehyung üzerine bir şey söylemedi.
"Sizin yanınıza güvendeymişim. Ama ben güvende olurken siz tehlikede oluyorsunuz." Taehyung'un gözlerini devirdiğini gördüm.
"Sence sen gelmeden önce çok güvenli bir hayat mı yaşıyorduk?" Omuz silktim.
"Jimin benim yüzümden kaçırıldı."
"Ama onu kurtarmaya gidiyoruz şuan. " Taehyung gülümseyerek bana döndü. Bakışlarım gülümsemesine takılmıştı.Çok güzeldi. Taehyung çok güzeldi.
"Hayal dünyandan çık. İyi bir yer değil."Dedi gülerek. Kendime geldiğimi hissettim. Ben fark etmeden uzun süre bakakalmıştım ona.
"Dalmışım.Kusura bakma." Dedim ama yanaklarım al al olmuştu.
"Heykele bakar gibi bakmanı anlarım da, isteklerinin şuan sırası değil." Kaşlarımı çattım.
"Ne istiyormuşum?"
"Beni." Bu kadar rahat olması beni geriyordu. Daha ben bile ne düşündüğümü ne hissettiğimi bilmiyordum.
"Çok uçma." Gözlerimi devirip yola bakmaya devam ettim.
"Beni arzulamıyor musun yoksa?" Taehyung şuan modundaydı.
Yinede şaşkın bir şekilde ona baktım. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu.
"Taehyung kafan mı iyi?" diye sordum en sonunda. "Saçma sapan konuşuyorsun çünkü."
Omuz silkti. Daha fazla bir şey söylemedi ve arabayı sürmeye devam etti. Yaklaşık üç saat kadar bir yol gittik. Eve varmıştık.
Koşarak evden içeri girdim. Jin ile selamlaştık. Yoongi zaten benim yüzüme bile bakmıyordu. Kendimi salona atıp çevirmeli telefona ezberlediğim rakamları girdim.
"Takas için hazırım."
.
.
.
.
.Bay Jung'u hatırlamayanlar için hatırlatayım. Bir kaç bölüm önce flashback bölümü var iste oradaki Şoför.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gang / Taekook
FanfictionEsmer genç, kollarından tuttuğu hareketsiz bedeni ayağı kaldırırken nefes nefese kalmıştı. Ensesine cam şişeyle sertçe vurduğu bedenin düşündüğünden daha ağır oluşu onu şaşırtmıştı. Takım elbise içinde baygın olan genci tek başına arabaya kadar taş...