"Geçen gün size çok kızdı değil mi? Dün yanıma bile gelemedin." diye sordum Jimin'e mahçup bir şekilde alt dudağımı ısırıp. Benim yüzümden Jin'de Jimin'de, Yoongi'den baya azar işitmişti.
"Yoongi'nin her zamanki halleri."deyip omuz silkti. "İşi yüzünden sinirli ve stresli bir yapıya sahip."dedi. Ona hak verircesine başımı salladım.
Merakıma yenik düşüp "Siz ne yapıyorsunuz tam olarak? Hırsızlık mı yapıyorsunuz? Birilerini mi kaçırıyorsunuz? Dolandırıcılık mı yapıyorsunuz?" diye sordum. Jimin'in bir anda yüzü düştü. "Hey, hey alınma. Sadece merak ettim." dedim.
"Aslında gerektiği zaman dolandırıcılık da yapıyoruz, hırsızlıkta, adam kaçırmada." bir an gözüm korktu. Jimin yatağımın üzerinde bağdaş kurup kucağındaki parmaklarıyla oynuyordu. Bu durumlarından pek mutlu değil gibiydi. "Bize işi veren ne talep ederse onu yapıyoruz."
"Kim istiyor sizden bunları yapmanızı?"diye sordum.
"Bize ulaşabilen herhangi biri. Daha doğrusu karanlık işler yapan zenginler. Onların çöplerini toplamamızı istiyorlar. Sana herkesin tanıdığı en az 100 iş adamının bütün pisliklerini sayabilirim bile."dedi.
Mutsuzdu. Gerçekten bunları yapmaktan nefret ediyor gibiydi. Zaten üç gündür bile burada olsam Jimin'in hayallerinin pembenin saflığında olduğuna and bile içebilirim. Daha çok sakin bir yaşam istediğine, belki de stressiz bir iş ve akşam yorgunluğunu atacak bir aile özlemi duyduğuna eminim.
"Sen diğerleri gibi değilsin."dedim. Başını kaldırıp "Ha?" diye sordu.
"Diğerleri gerçekten korkutucu yani Taehyung ve Yoongi öyle. Jin ve Hoseok'da az çok öyle denebilir. Ama sen içlerinde en masum olanısın bence. Onların arasına nasıl girdin anlamış değilim."deyip gülümsedim.
"Beşimiz de küçüklüğümüzden beri arkadaşız."diye başladı konuşmaya. "Birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Her zaman birlikteydik, bu zamana kadar. Her zamanda birlikte olacağız." derin bir nefes verdi. Jimin gerçekten duygusal biriydi.
"Zaten amacımıza az kaldı. Kendime her işe başlarken dayan diyorum. Bir iş demek bitmeye biraz daha yakınlaştın demek benim için."
"Amacınız ne?" diye sordum. Benden gizlemiyor, sanki yıllardır arkadaşmışız gibi hiç çekinmeden veya saklama gereği duymadan her şeyi bana anlatıyordu.
"Para biriktiriyoruz. Daha güzel bir hayat için. Buralardan uzaklaşmak için. İstediğimiz parayı biriktirdiğimiz ilk gün gidip evleneceğiz." birden elini ağzına koyup kapattı. Söylememesi gerekiyormuş gibi kendine kızdı.
"Hepiniz mi evleneceksiniz?" diye sordum kaşlarımı kaldırıp. Bu soruma büyük bir kahkaha patlatmıştı. Kendine gelince başını iki yana salladı.
"Söylerim ama sakın ağzından kaçırma. Kimse bilmiyor çünkü." Şaşkınca ona bakarken kulağıma yaklaştı. "Yoongi'yle evleneceğiz."diye fısıldadı.
"Gerçekten mi!" koluma vurup "Sessiz ol!" dedi. Daha sonra başını salladı. "Bunu kimse bilmiyor."dedi tembihler bir şekilde.
Gülümseyerek ona baktım. Yoongi gibi biriyle nasıl anlaştığını merak ettim ama ona bunu sormadım. Zıt kutuplar olayıydı bu sanırım. Onun adına sevinmiştim. Bir hayalinin olmasını, bu hayalini gerçekleştirmesine az kalmasını ve yanında birisinin olmasını kıskanmıştım.
Gülümseyerek yataktan kalktı, gidecek olmasına üzülmüştüm çünkü bu odada tek başıma kaldığım için fazlasıyla canım sıkılıyordu. Yatağın üstündeki, sabah geldiğinde getirdiği kıyafetleri gösterdi.
"Kaç gündür gömlek ve pantolonla duruyorsun. Sana kendi eşofmanımı getirdim olur umarım ve kazağı da Taehyung'un dolabından gizlice aldım."deyip güldü. Bir şey demeden odadan çıktı.
Büyük bir mutlulukla üzerimdeki gömleği çıkardım. Gömlekle uzun süre durmak çok zordu ve rahatsızdı.
Kahverengi kazağı elime alıp inceledim. İlk dikkatimi çeken kokusuydu. Taehyung'un kişiliğinin aksine soft bir kokusu vardı. Bu koku hoşuma gitmişti. Kazağı üzerime giyip kollarını sıyırdım. Tıpkı Taehyung gibi kokuyordum. Bu beni rahatsız etse de oldukça hoşlanmıştım. Eşofmanı da giydikten sonra yatağa uzanıp kolumu başımın altına koydum. Gözlerimi hafif kapattım. Uykumun olmamasına rağmen kazaktan gelen koku beni mayıştırmıştı.
-----------------------
"Uyan." Gözlerimi yavaşça araladım. İlk gördüğüm şeyin Taehyung olması beni şaşırtmıştı. Gözlerimi kaşıyıp ona baktım. Dikkatli bir şekilde tek kaşını kaldırarak bana ve sanırım giydiğim kazağa bakıyordu.
Yatakta doğruldum. Elinde tepsiyle ayaklarımın dibine oturdu. Ağzını açtığı an 'arkanı dön' diyeceğini varsayarak onun söylemesini beklemeden arkamı döndüm. Bir şey söylemeden ensemdeki bandı çıkardı ve krem sürdü.
"Neden bunu sen yapıyorsun? Benimle uğraşmak istemediğini tahmin edebiliyorum. Senin yerine Jimin'de yapabilir."dedim aramızdaki sessizliği bozarak.
Taehyung'da garip bir gerginlik vardı. Ne zaman ona baksam veya bir şey söyleyecek olsam geriliyor, kalbim hızlı hızlı atıyordu.
"Bu yarayı yapan benim."dedi. Gözlerim büyüdü. " Bu yüzden ben temizlemeliyim." kaşlarımı çattım.
"Ensemde şişeyi kıracağına, tehdit etseydin ya."gözlerimi devirdim. "Zaten oradan kaçmak için can atıyordum." dedim. Güldü. Çok kısa da sürse, o derin sesiyle gülüşü çok hoştu.
Enseme yeni bir bant yapıştırınca işini bitirmişti bende direk ona döndüm. Koyu gözleriyle bana bakıyordu. Daha sonra bakışları kazağına inmişti. Utandım. İzinsiz, onun haberi bile olmadan giymiştim ve eminim çok kızmıştı. Hatta bana hemen çıkar demesini bile bekliyordum ama yapmadı. Tepsiyi toplayıp ayağa kalktı. Son bir bakış atıp arkasını döndü. Çarşafı üzerime örterken Taehyung'un çıkmadan önce söylediği şeyle kulaklarıma kadar kızarmıştım.
"Kazak yakışmış."
Naber okuyonuz mu kitabı jnsrkjgrgl
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gang / Taekook
FanfictionEsmer genç, kollarından tuttuğu hareketsiz bedeni ayağı kaldırırken nefes nefese kalmıştı. Ensesine cam şişeyle sertçe vurduğu bedenin düşündüğünden daha ağır oluşu onu şaşırtmıştı. Takım elbise içinde baygın olan genci tek başına arabaya kadar taş...