"Kapıyı açar mısınız?! Tuvalete gitmem gerek!" kapıya vurup tekmelerken bir yandanda elimde olmadan zıplıyordum. "Lütfen açın!"
Sonunda biri sesimi duymuştu. Kilidin açılmasını sabırsızlıkla bekledim. Kapıyı açan kişi, üç saat kadar önce sert yüzlü olandan duyduğum kadarıyla Hoseok'du. Kapıyı açar açmaz eliyle köşedeki kapıyı gösterdi. Koşar adımlarla gösterdiği yere girdim.
Büyük bir rahatlıkla tuvaletten geri çıktım. Hoseok kapının dibinde beni bekliyordu. "Teşekkür ederim, Hoseok." deyip kendi kapıma doğru ilerledim.
"Huh? Adımı nereden biliyorsun?" diye sordu arkamdayken. Ona döndüm. "Ah şu bembeyaz arkadaşın var ya," gözlerini kıstı.
"Yoongi."dedi tanımlamaya çalıştığım arkadaşı için.
"O sana seslenirken duymuştum." birden alnına vurdu. Şaşkınlıkla ona baktım.
"Ah Yoongi beni öldürecek. Senin isimlerimizi bilmemem lazım." tek kaşımı kaldırdım.
"Neden?"
"Biz gizli bir grubuz. Kimliğimizi ele vermememiz gerek." tekrar alnına vurdu. "Ah, bunu da söylememem gerekiyordu." diye fısıldadı kendine kızar gibi. Bakışları bana döndü. "Odana gir."
"Evde gezinsem olmaz mı? Odada çok sıkılıyorum. Yemin ederim kaçmam."dedim dudağımı büzerek kaşlarını kaldırdım.
"Sana neden inanalım?" arkamda birini hissedince ona döndüm. Bu kişi bana pansuman yapan çocuktu. Sabah ki kıyafetinin aksine beyaz çizgili bir gömlek ve siyah bir pantolon giyiyordu. Hemen ardından sarışın çocuk geldi yanımıza.
"Burada olmak, evde olmaktan daha iyide o yüzden." esmer olan alaycı bir şekilde sırıttı. Anlamsızca ona baktım.
"Klasik, şımarık zengin."dedi gülerken. Daha sonra yüzü ciddi bir ifadeye büründü. "Burada istediğini bulamazsın zengin çocuk." kaşlarımı çattım. Ben, o şımarık zenginlere benzeyecek en son insandım. Beni kesinlikle tanımıyorlardı. Evet, paraya sahiptim ama babamın emirleri dışında bir kere bile kendi çıkarım için asla o parayı harcamadım.
Tam ağzımı açıp ona cevap verecekken eski bir telefon sesi doldurdu kulaklarımı. Çevirmeli telefon sesi gibiydi. Hepsinin bir saniye kadar birbirlerine garip bir şekilde baktıklarını fark ettim. Daha sonra esmer olan hızlı adımlarla sesin geldiği odaya gitti. Adı Yoongi olan çocuk da telefon sesini duyar duymaz esmer olanın hemen peşinden odaya girmişti. Ben, Hoseok ve sarışın çocuk koridorda bekliyorduk. Bir kaç dakika içinde ikisi de yanımıza sinirli bir şekilde geldi. Merakla onlara bakıyorduk.
"Ne oldu?" diye sordu Hoseok hepimizin ağzından lafı alıp. Yoongi sinirle saçını karıştırdı.
"Bir süre bizde kalacak."dedi kafasıyla beni işaret edip. Dilime kadar gelen kim beni neden kaçırdı sorularını geri ittim. Ortam gergin olduğu için ağzımı açmamaya karar verdim.
"Neden?" diye sordu yanımdaki sarışın çocuk, Yoongi'ye. Merak ettiğim soruyu sorduğu için ona içimden teşekkür ettim.
"Bilmiyoruz, söylemedi bir şey. Sadece bir süre sizde kalsın deyip telefonu kapattı yüzümüze." daha sonra Hoseok'a döndü. "Senin ayarladığın işler niye hep böyle boktan oluyor?"dedi sinirle.
Hoseok kaşlarını çattı. "Senin getirdiklerini de gördük."
"Bunun önünde mi yapacaksınız bu tartışmayı?" dedi esmer beni işaret ederek. Daha sonra keskin bakışları beni buldu. "Odana gir."dedi.
Açıkçası Yoongi gerçekten de korkutucuydu ama esmer olanın sözünü ikiletmemem gerektiğini düşünüyordum. Vücudum komutlarını otomatik algılıyor ve hemen yerine getiriyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gang / Taekook
FanfictionEsmer genç, kollarından tuttuğu hareketsiz bedeni ayağı kaldırırken nefes nefese kalmıştı. Ensesine cam şişeyle sertçe vurduğu bedenin düşündüğünden daha ağır oluşu onu şaşırtmıştı. Takım elbise içinde baygın olan genci tek başına arabaya kadar taş...