'I can teach you karate'

441 69 6
                                    

"Nasıl hissediyorsun? Daha iyi misin?" Jimin'in uzattığı bardaktaki dumanı tüten kahveden bir yudum aldım.

"İyiyim." Elini omzuma koyup sıvazladı. Eve gelmiştik. Sadece bir hafta geçirmeme rağmen odam diye benimsediğim yerde, yatakta Jimin'le beraber oturuyorduk.

"Geldiğin için çok mutlu oldum." buruk bir şekilde gülümsedi. "Sizinle gelemediğim için kendimi kötü hissetmiştim." omuz silktim.

Birden esneyince gözlerim sulanmıştı. Gelirken arabada uyuduğum için hala uyku sersemiydim. Jimin uykulu olduğumu fark edince ayaklanıp elimde tuttuğum sıcak kahveyi aldı.

"Kahve getirmemeliydim sana hiç. Baksana uykun var!" gülümseyip ona teşekkür ettim. Kapıdan çıkarken lambayı kapatmadan önce bana " iyi geceler" deyince gözlerimi çoktan kapatmıştım.

Etraf karanlıktı. Nerede olduğumu bilmiyordum. Hissettiğim tek bir şey vardı o da soğuk rüzgardı.

Bir sandalyede oturuyordum. Ellerim dizlerimde başım öne eğik. Neden böyle durduğumu bilmiyordum, sandalyeden kalkmak istesemde, kalkamıyordum.

"Kendini güvende mi sanıyorsun?"

Arkamdan gelen tok ses bana tanıdık geliyordu. Başımı çevirmek istiyordum ama yapamıyordum.

"Benden kaçmaya mı çalışıyordun?"

Ayakkabı zeminde ses bırakarak bana doğru yaklaşıyordu. Arkamda birini hissediyordum. Omzumda bir el vardı. Bu sefer başımı sağ omzuma çevirebildim. Omzumun üzerindeki el tanıdıktı. Ses tanıdıktı. Sert adımları tanıdıktı.

"Baba?"

Omzumun üzerindeki el omzumu sertçe kavradı. "Baba!"

"Benden kaçamayacaksın!"

"Baba lütfen dur!"

"Hey hey! Sakin ol!"

Gözlerimi açınca bir an neler olduğunu anlamadım. Alnımda boncuk boncuk terler birikmiş, ellerim hafifçe titriyordu. Nefesimi hızlı bir şekilde alıp veriyordum.

Karşımda Taehyung, kaşlarını kaldırıp bana bakıyordu.
"Ne?" dedim doğrulup ona bakarak.

"Uykunda bağırıyordun." dedi kaşlarını çatıp. "Kabustu herhalde?"

Başımı sallayıp onu onayladım.

"Pekala ben gidiyorum." deyip odadan çıkacakken onu durdurdum.

"Taehyung acaba.." dedim kuru dudaklarımı yalayarak. "Bir bardak su getirir misin bana?"

Tek kaşını kaldırıp bana bakınca açıklama ihtiyacı duydum. "Benim mutfağa veya herhangi odaya girmeme izin yok. Bu yüzden istedim senden." dedim.

Dağınık saçlarıyla ve üzerindeki kırışmış tişörtüyle yeni uyanmış havası vardı üzerinde. Kapının kulbunu tutup kapıyı kendine doğru açtı.
"Kendin alabilirsin." deyip işaret parmağını kaldırdı. "Bir seferlik." başımı hızla sallayıp onun peşinden odadan çıktım.

Mutfaklarına ilk defa giriyordum ve düşündüğüm ilk şey gerçekten küçük olmasıydı. Etrafta bir sürü pizza kutusu vardı. Yıkanmamış bulaşıklara bir bakış attım. Su içmek için temiz bir bardak bile yoktu. Bir tanesini yıkamak zorunda kaldım.

The Gang / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin