"Jungkook hemen kalkmalısın!" Gözlerimi hafifçe aralayıp beni ısrarla dürten Jimin'e baktım.
"Neler oluyor?" Jimin üzerimdeki yorganı çekince ürperdim.
"Hemen salona gidip haberlere bak!" Kaşlarımı çattım. Kolumdan tutup beni yataktan kaldırınca savrula savrula salona doğru ilerledim. Henüz yüzümü yıkamadığım için gözlerimi açamıyordum.
"Jungkook bunu görmelisin diye düşündük." Jin'in tedirgin sesini işitiyordum. Gözlerimi ovalayıp ekrana baktım.
Kırmızı başlıkta kocaman harflerle öldüğüm yazıyordu.
"Ne yapmaya çalışıyor bu adam?" Hoseok'un sesini duydum. Ama nefes alıp vermekten başka hiçbir şey yapamıyordum.
Haberde sahte cenazem düzenleniyordu!
Siyah yas kıyafeti giyinmiş bir sürü insan göz yaşı döküyordu. En önde annem vardı. Onun göz yaşının gerçek olduğuna emindim.
Babam ise bir sürü mikrofona açıklama yapıyordu.
Neler oluyordu? Niye böyle bir şey yapmıştı?Hızlıca koltuğun üzerinden kumandayı kapıp televizyonu kapattım.
Beni aramak, benim için endişelenmek yerine beni herkese öldü olarak gösteriyorlardı. Amaçları neydi?
Omzuma uzanan elin sahibine baktım. Jimin'di. Ailemden daha samimi olduğum bir yabancıydı.
Salondaki herkes acıyan gözlerle bana sessizce bakıyordu. Hızlı adımlarla odama geri dönüp yüz üstü yatağıma uzandım. Yastığımı ıslatmaya başladım.
Bunu bana nasıl yapabilirlerdi ki? Bu kadar mı kötü ve işe yaramaz bir evlattım. Bu kadar mı nefret ediyorlardı benden?
Kapının açılma sesini duydum.Yorganı iyice üzerime çektim.
"Jimin yalnız kalmak istiyorum."Dedim hıçkırarak.
Yorgan üzerimden çekildi. Yüzüm açıkta kalmıştı ve karşımdaki kişi Jimin değildi.
"Seni kontrol etmeye geldim." Dedi Taehyung. Yatakta doğrulup sırtımı duvara yasladım. Kazağın kollarıyla göz yaşımı siliyordum.
"Ben ölmedim! Beni ölü olarak gösterdiklerine inanamıyorum! Bu yaşıma kadar yaptığım tek şey onun emirlerine uymaktı. Şimdi onun yaptığı şey bana cenaze düzenleyerek kaçırılışımı kutlamak!" Taehyung sessizce beni izliyordu.
"Şimdi ben ne yapacağım? Buradan bir gün gideceğim illaki sonra ne olacak? Bütün dünyaya ölmüş olduğum anlatılırken ne halt yiyeceğim dışarda cebimde beş kuruş yokken?"
Yastığa sinirimi alırcasına vuruyordum. Artık sadece babama değil kendime de sinirliydim. Bu zamana kadar babamın gölgesinden korkup kendimi garantiye almayışıma sinirliydim."Dur." Taehyung yumruklarımı tutunca yaşlı gözlerimi ona çevirdim. "Burada istediğin kadar kalabilirsin." Ağlamam durmuş, kaşlarım havaya kalkmış bir şekilde onu dinliyordum.
"Ondan kurtulmanın bir yolunu arıyordun. İşte sana bir fırsat! İstediğin her şeyi yapabilirsin. Biraz aklını kullan." Ellerimi serbest bırakıp yatağımdan kalktı. Odamdan çıkarken arkasından bakakalmıştım.
-------------------------
Çeşmeden doldurduğum bardaktaki suyu kafama dikip bardağı çalkalayıp geri koydum. Taehyung odamdan çıktığından beri onun söyledikleri beynimde yankılanıyordu. Mantıklı düşünen ve konuşan bir insandı. Sinirim geçtikçe bu işin bana yarayacağını düşünmeye başladım.
"Hey, daha iyi misin?"
Jin'e doğru başımı sallayıp gülümsedim. "Daha iyiyim."
Buzdolabından çıkardığı sodanın birini bana verdi. Ona teşekkür edip odama doğru ilerledim.
"İçeriye geç istersen. Yalnız kaldıkça hep aklına gelecek ve sinirlenmeye başlayacaksın. "Dedi. Omuz silktim. Her ne kadar bana acıyan yüzleri görmek istemesemde içeri doğru ilerledim. Tek başıma kaldığımda düşünmekten başka bir şey yapamıyordum.
"Hey Jungkook. Gel buraya." Jimin'in yanına oturdum. Diğerleri kendi işleriyle uğraşıyorlardı.
"Bir aydır odadan çıkmadın. Beraber gezmek ister misin?" Şaşkın bir şekilde önce Jimin'e sonra diğerlerine baktım. Hiçkimse karşı çıkacak, 'Hayır' diyecek gibi değildi. Hatta kimse başını çevirip bakmıyordu bile.
"Diğerleri izin veriyor mu?"
Gülümseyerek başını salladı.Kulağıma eğilip "Hatta Yoongi söyledi bunu." Diye fısıldadı.
"Pekala hadi gidelim."
-------------------------------------
"Hava çok güzel." Jimin başını salladı.
"Yürüyüş yapmak için mükemmel."
"Jungkook sana bir sorum var." Ona döndüm.
"Bana mı öyle geliyor yoksa Taehyung'un sana ilgisi mi var?" Kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Nereden çıkardın bunu?"
"Tecrübelerime güven. Taehyung'u 15 senedir tanıyorum. Ve sana karşı davranışlarından bu çıkarımı yapıyorum. Ve seni de çok seviyorum. Eminim siz çok iyi bir çift olursunuz." Büyük bir kahkaha patlattım.
"Jimin hayal kurma."
Omzuma vurup beni ittirdi. "Çok inatçısın."
Jimin'le uğraşırken ilerideki bir adamla gözgöze geldim. Sıradan bir bakışma değildi. Sanki kasten bize bakıyor gibiydi. Onunla gözgöze gelince başını çevirip siyah bir arabaya bindi.
Endişelenmeye başlamıştım."Jimin çabuk gidelim."
"Ne oldu?"
"Sanırım izleniyoruz." Jimin'i taksiye doğru çekiştirdim. Hızlı adımlarla ilerlerken taksi başkasını alıp bizi solladı. Daha da endişelenmeye başladık.
"Bu kim şimdi?"
Koşar adımlarla ara sokaklara ilerledik. Böylelikle belki ikimizi kaybederlerdi
"Yoongi'yi arayacağım. "
"Ara çabuk." Jimin telefonunu çıkarıp Yoongi'nin numarasını tuşladı.
Birden sertçe geriye doğru çekildim. Biri kapşonumdan tutup geriye çekmişti. Aynı şekilde Jimin için de geçerliydi. Daha ne olduğunu anlayamadan kafama aldığım darbeyle yere serilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gang / Taekook
FanficEsmer genç, kollarından tuttuğu hareketsiz bedeni ayağı kaldırırken nefes nefese kalmıştı. Ensesine cam şişeyle sertçe vurduğu bedenin düşündüğünden daha ağır oluşu onu şaşırtmıştı. Takım elbise içinde baygın olan genci tek başına arabaya kadar taş...