Mars'ın Jüpiter'i

472 58 10
                                    


Üzüldüğüm,  sinirlendiğim, heyecanlandığım, ve kendimi boşlukta hissettiğim zaman  ne yapacağımı bilmiyorum bazen.

Hiç bir yere sığamadığımı hissediyorum.

Fazlalıkmışım gibi geliyor dünyaya.

İçim doluyor bu hisle, sonra da taşıyorum.

Bazı insanlar, bazı konularda çok şanslılar.

Resim yeteneği olanlar, bu hislerini çizerek,

Sesi güzel olanlar feryatlarını okuyarak,

Kelimelerle arası iyi olanlar ise yazarak dışa vuruyordu kendini.

Parası olansa işte alışveriş, tatil, bakım.

Bende bu saydıklarımdan hiç biri yoktu.

Ne resim çizebiliyordum, ne sesim güzeldi, ne kelimelerle aram iyiydi ne de param vardı.

Hiç bir yeteneğim yoktu.

Sadece susmayı becerebiliyordum.

Beynimin içi bomboşken aslında bir sürü soru vardı içinde.

Ama ben yine susuyordum sadece.

Sanırım en tehlikeli olanı da susmaktı.

Şimdi yaptığım gibi.

Susmaya devam ettiğim gibi.

Bir gün geçmişti!

Koskoca bir gün geçmişti gerçekleri öğreneli.

Bir insanın bencilliğinin sonuçlarının ortaya çıkmasının ardından bir gün geçmişti.

Melis.

Gece ağlayarak dizlerimde uyumuştu.

Uyurken dahi akmıştı gözlerinden yaşlar.

Tüm gece saçlarını okşamıştım bende ağlayarak.

Melis bu gerçeği öğrendiği anda sinir krizi geçirmiş, anneme saldırmaya çalışmıştı, adeta kendini kaybetmişti.

Haklıydı çünkü.

Sonuna kadae haklıydı hem de.

Eğer o gün daha dikkatli olsalardı, kafalarına göre iş yapmasalardı, bugün Melis iliklerine kadar anne- baba sevgisiyle büyümüş bir kız olacaktı.

Gülüşleri yarım kalmayacak, ağladığı zaman anne babasına sığınabilecekti. Çocukluğu yarım kalmayacaktı.

Bazı gerçekler o kadar çok can yakıyordu ki, şimdi öğrendiğimiz bu gerçekte bunlardan biriydi.

Dün, akşama doğru doğduğumuz hastaneye gitmiştik apar topar. Daha doğrusu Melis önden gitmiş ve bizde onu takip etmiştik.

Olayı başhekime anlatıp yardım istemiştik.

Başhekim hemen olayın peşine düşerken bize bugün tekrar gelmemizi istemişti.

Şimdi ise ben ve Melis başhekimin odasında, kendisini bekliyorduk.

Ağlamaktan kızarmış gözleri ile elimi sımsıkı tutuyordu.

Yerinde duramıyordu. Bacakları sürekli titriyordu.

Elimi omzuna koyup sıvazladım yavaşça.

- bulacağız tamam mı? Bulacağız aileni!' dedim ve saçlarına bir öpücük kondurdum.

Dün akşam ondan o kadar çok özür dilemiştim ki.

Dizlerine dahi kapanmıştım, 'beni affet' diye.

Biz İkimizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin