soğuk salon

2K 249 354
                                    

ruelle-monsters, ruelle-madness


taehyun ile günlerdir konuşmuyorduk.

üç gün önceki en son kavgamızdan bu yana gün içinde ufak tefek sohbetler dışında ciddi anlamda hiç oturup konuşmamıştık. bu sürede taehyun sadece benden gelip kafamı toparlamamı söylemiş, sadece yarınki mahkemeye hazırlanmak için odaya çekilmişti.

ben de uzun süredir görmeye gitmediğim arkadaşlarımı görmek için evden çıktım. kendimi evin içinde kapalı kaldıkça daha da bunalıyormuş ve her şey daha da kötüye gidiyormuş gibi hissettiğim için biraz içmek istedim.

günlerdir gelmediğim bara girince ilk gördüğüm kişi yoongi hyung oldu. sahneye yakın bir yerde oturmuş, üvey erkek kardeşi ve aynı zamanda benim de kısa sürede yakın arkadaşlarımdan biri haline gelmiş huening kai ile konuşuyordu. bir haftadır çalışmadığım için kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum kendimi. barın içine girer girmez havam değişmişti bile.

"beomgyu hyung!" onlara doğru ilerlerken beni ilk fark eden hyuka oldu ve hızla elindeki içeceği bırakıp ayaklanarak bana koştu. hyuka ile yoongi sayesinde tanışmıştım. üniversitenin ilk yılında hyung benim üst sınıfım olduğu için ondan birkaç not istemiştim ve bir şekilde büyüsüne ben de kapılmıştım. beni kardeşi ile tanıştırdı ve kısa süre içinde birbirimizin her şeyini öğrenmiş hale geldik. yoongi hyung'un annesi ve hyuka'nın babası altı yıl önce evlenip yurt dışına taşınmış, yoongi ve kai'yi burada birlikte bırakmışlardı. onlar da hallerinden mutluydu gerçi. yoongi hyung da hyuka da inanılmaz derece eğlenceli ve gürültücü insanlardı. ciddiyim. birkaç kere eve döndükten sonra yoongi hyung'un enerjisine yetişemediğimden dolayı ağrı kesici bile içmişliğim vardı. yine de benim kadar sessiz birinin böyle arkadaşları olması güzel oluyordu. herhangi bir şikayetim yoktu. ikisini de kalbimin en derinlerinden seviyordum. zor zamanlar geçirdiğimde ikisi de hiç düşünmeden kapılarını bana açmıştı.

"günlerdir seni merak etmekten çatlayacağım.. yoongi hyung üstüne gitme dedi sanırım taehyun ile konuşmuş ama yine de çok aramak istedim.." ellerini boynuma sarıp beni derin bir sarılmanın içine çekti. omuzuna çenemi yasladığım için arkada kalan yoongi hyung'un gülüşünü gördüm. hemen o da elindeki içkiyi bırakıp sarılmamıza katıldı. "özledik seni gyu. umarım daha iyisindir?"

"iyiyim hyung, teşekkür ederim. ayrıca özür dilerim işe gelemedim, çok fazla şey oldu.." beni masaya çekip aralarına aldılar. "ne özrü saçmalama beomgyu, ayrıca şey, başın sağ olsun." anlayışlı bir gülümsemeyle saçlarımı okşarken yoongi hyung yaşadığım son bir haftanın gerçek olduğunu kanıtlar gibi baş sağlığı diledi. açık konuşmak gerekirse, dışarıya adım atana kadar kabusun içinde sıkışıp kaldığımı hayal etmiştim.

"teşekkürler hyung. iyiyim merak etmeyin, sadece biraz toparlanmaya ihtiyacım vardı. şimdi kafam daha net bazı şeyler hakkında. neyse! siz nasılsınız bakalım?"

birbirlerine bakıp gülümsediler.

kesin yine büyük bir partiden çıkmışlardı.

"hafta sonumuz çok sesli geçti. düşün benim bile hala başım tutuyor arada." hyuka gülerek söylendiğinde yoongi hyung ona katıldı. "velet ben sana demiştim yüz kişiyi geçmeyelim diye! o kadar insanı eve davet eden sensin. söylenme şimdi."

ikisi ile birlikte olmak bana en güzel terapi gibi geliyordu. gerçekten evin içinde oturup ağlayarak ve gelecek için endişelenmekten hayatta olduğumu unutmuş gibiydim. dudaklarımda asılı kalan huzurlu bir gülümseme ile onların atışmasını dinlerken aklıma abim düştü. belki onu da çağırmalı ve arkadaşlarımla tanıştırmalıydım.

circle, taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin