demons-jacob lee
ruelle-carry you
final
hayatımızın belirli bir düzen üzerinde ilerlemesi bizi rahatlatırdı.
bazıları düzenli yaşamayı monotonluk ile karıştırsa bile ikisi aynı şey değildi benim gözümde. bir şey belirli ya da kesin olmadığında beynimizin buna verdiği tepki endişe ve kaygı olurdu sonuçta ve bunu sürekli hissetmek sizi bir zaman sonra çok yorardı.
beynimizden vurulmuş gibi hissettiğimiz o gecenin ardından neredeyse bir ay geçmişti. hastanede ve evde birbirimizin yüzüne bile bakmadan geçirdiğimiz ve sonrasında birbirimizin yaralarını sarmak için kendimizi toparlamaya çalıştığımız, koskoca, yıllar gibi gelen iki hafta öylece geçip gitmişti.
günlerimiz yeonjun'un yakalanması için dualar edip yatakta yuvarlanarak geçiyordu. her gün birlikte resim yapıyor, abimin getirdiği içkilerle bazı geceler sarhoş olup yüreğimizdeki korkuyla eğlenebildiğimiz kadar eğlenmeye çalışıyorduk. yeniden eski düzenimizi yakalamaya başladığımız anlarda, bundan üç gün önce bahçemizden gelen silah sesiyle taehyun ve ben aynı anda yataktan fırlayarak kapıya koşmuştuk. artık aldığımız dersler yüzünden balıklama atlamamıştık bahçeye ama yine de neler olup bittiğini görebilmek için çabalamıştık.
etrafında polis arabaları vardı. bahçe kapımızın dışında, yeonjun elinde tuttuğu silahla korumalarımızı geçmeye çalışıyordu.
taehyun ile o gece, barınağa gidip sonra bunun ufak çaplı bir kalp kırma seansının dönüştüğü fakat hızlıca birbirimizi öpmeye başladığımız gece uzun uzun konuşmuştuk.
taehyun çıplak omuzumda dinlendirirken başını, ağlayarak ne kadar kötü hissettiğini anlatmıştı. küçükken annesi öldüğü için her zaman sevgi açlığı çeken kuzeniyle uzun yıllar birlikte terapiye gittiğini, sonra da büyüme sürecinde kendisinin insanları iyileştirmek, onlara kapalı kapıların bile birazcık güç ile kolunu sıkıca tutarak açılabileceğini göstermek istediği kariyerini desteklediğini anlattı. ikimizin de onun hakkında konuşmaya başlarken geçmiş zaman eklerini kullanıyor olmamız berbat bir histi. belki çok uzun bir süre olmamıştı hayatımda ama ondan daha fazla uzun sürelerdir hayatımda olan insanlar bile bana o kadar çok şey öğretmemişti.
o geceden sonra taehyun sihirli bir şekilde iyileşti, ben saniyesinde kendimi güvene hissetmeye başladı diyemeyeceğim ne yazık ki.
kabus görerek uyandığım geceler henüz bitmemişti. yeonjun ile her anımı saniyesi saniyesine tekrar tekrar görüyordum. bilinçsiz bir şekilde onun yanında olduğum her an aklımın en derinlerinden çıkıp geliyordu rüyalarıma. her şeyi yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştım. ben onun yatağında, göğsüne yaslanmış bir şekilde kriz geçirirken saçlarımın üzerine "sana zarar veren herkesi bir bir yaptıklarına pişman edeceğim" diye fısıldayışlarını anımsamaya başlamıştım. bana ne kadar aşık olduğunu söylediği anlar zehir gibi doluyordu ne yazık ki aklıma ve ben bunu durduramıyordum. her an izleniyormuşum korkusuyla o günden sonra kafamı dahi çıkaramadığım ev artık üzerime üzerime gelmeye başlamıştı. taehyun'un yanımda olmadığı birkaç dakikada bile kendimi yeniden onun kolları arasında gibi hissediyordum. sopsoğuk, güvensiz. taehyun dışında insanları gördükçe onu arkama çekme iç güdüme engel olamıyordum. biri ona zarar verir diye iyice paranoyaklaşmaya başlamıştım. abim ona bir şey yapmazdı ama ben yine de kendisini daha iyi hissedene kadar kimsenin taehyun'un özel alanına girmesini istemiyordum.
taehyun'un da benden hiçbir farkı yoktu. duşa girerken bile peşimdeydi ama hiçbir şekilde bunaltmıyordu beni. aksine, o yanımda değilken yaptığım normal insancıl hareketler bile beni korkutuyordu çünkü. tek başıma duş alırken arkamda varlığını hissettiğim için psikoz ataklarımdan birini geçirmiştim geçen hafta. taehyun'a seslenememiştim bile ben, sadece varlığını hissettiğim kişi yüzünden olduğum yere çökerek bitmesini beklemiştim. gözlerimi kırpmadan önümde yaşanan sahne yüzünden birkaç dakikanın sonunda, tekrar gerçeklik beni kendisine çektiğinde ağlayarak erkek arkadaşımın yanına gidip, beni bırakmaması için kollarında saatlerce ağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
circle, taegyu
Hayran Kurgu"bu çocuğa dayanamadığını biliyorum avukat ama biliyorsun o tam bir baş belası."