starset-telescope
tw/ panic attack, overthinking, mention of stalking
hayatım boyunca insanlara körü körüne inanmamayı öğrenememiştim. eğer karşımdaki insan bana samimi ve açık yüreklilik ile davranıyorsa biraz zaman geçirdikten sonra hayat hikayemi önlerine dökebiliyordum. istemsizce yaptığım bir şeydi bu ve ben önüne geçmek için çok çabalamıştım boş boğazımın. birazcık ilgi gösterildiğinde bana, o insan benim hayatımın merkezine yerleşirdi. iyi bir arkadaş, sevgili, yoldaş olmak için elimden geleni ardına koymazdım ve bu süreçte de en çok kendime zarar verirdim.
büyürken ailemi sürekli tatmin etme isteği ile dolup taştığımdan, hırs beni körleştirmişti. kendimden başkasına zarar vermezdim ama yine de her şeyde iyi olmam gerektiği baskısı beni o kadar zedelemişti ki bu sefer yaptığım hiçbir şeyden memnun olmamaya başlamıştım. nedendir bilmem ama kendi kendimi çok fazla yerin dibine sokardım. taehyun ile tanışana dek kendi becerilerimi tamamen görmezden gelir, dışarıya yansıtmasam dahi içten içe her zaman güven eksikliği çekerdim. dibine kadar inandığım ve efor sarf ettiğim insanların beni en kötü zamanlarımda yarı yolda bırakması sanırım bu sorunlarımın temellerini atmıştı.
şimdi sessiz bahçede karşımda kendimden daha çok güvendiğim kişiyle otururken dakikalardır ağzını açmasını bekliyordum. elleriyle oynuyor, sık sık önüne gelen saçlarını geriye tarıyordu. taehyun'un gergin olduğunda yaptığı şeylerdi bunlar. onu ben ve yeonjun hyung dışında kimsenin önünde böyle davranırken görmemiştim, en çokta bu yüzden şaşırıyordum. benden bir şeyler saklamayı sevmediğini biliyordum, bu yüzden içinde tuttuğu şeyler onu yiyip bitirmeden önce yüklerini benimle paylaşmasını istiyordum. tek başımıza bazı şeylerin üstesinden gelmek hiçte kolay değildi.
"tae," tek bacağımı onunkinin üzerine atarak iyice yakınlaştım soğuk gecede bile sıcacık alan tenine. "hadi anlat." ellerim sarı perçemlerini güzel gözlerinin önünden geriye çekerken gerginlik ve sinirden dolmuş gözleri yüzünden kendimi psikolojik olarak çökmemek için zorlamaya başladım. ne duyarsam duyayım taehyun'a güvenip, sezgilerini desteklemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. çünkü anlatılması gerçekten zor gibi gözüküyordu ve onu bu kadar zorladıktan sonra, beni defalarca kez uyardıktan sonra eğer yanıldığı ile ilgili onu ikilemde bırakırsam kalbini kırabilirdim.
"aşkım, öncelikle beni hiç kesmeden dinlemeni istiyorum, tamam mı?" hızlıca başımı salladım. bir an önce kurtulmak istiyordum göğsümdeki şu baskıdan. "bazı şeylerin kanıtlarını henüz elime geçiremedim, ama merak etme bağlantılarım sayesinde onları da kanıtlamak üzereyim. önümüzdeki davada bitireceğim bu işi, üçüncü kere gitmek zorunda kalmayacaksın o samimiyetsiz salona."
tek kolunu omzuma atarak daha da kendine yakınlaştırırken, boynundan gelen parfümüyle mayışmamak için kendimi zorladım. bütün gece uykusuz kalacağımı şimdiden hissediyordum.
taehyun sakin sesiyle aklındaki her şeyi birer birer anlatmaya başladı.
"babanın öldüğünü ilk öğrendiğimiz gece sen uyuduktan sonra kalkıp tekrar merkeze gittim. üstten anlatmıştım sana, ailemin hukuk firması neredeyse en çok bağlantısı olan yerlerden biri ve bugüne kadar bu tür ayrıcalıklarımı hiç kullanmasam da vaktinin geldiğini hissettim," derin bir nefes bıraktı dışarıya. boştaki elini, bacağının üzerindeki uyluklarıma yerleştirip devam etti. "o gece sabaha kadar namjoon hyung ve vernon ile birlikteydim. bizim evimizin etrafındaki güvenlik kameralarını incelettim, ailenin evinin yakınlarındaki güvenlik kameralarını izledim. en başından beri annenin arabayla babanın ölümüne yakın saatlerde evden çıktığını biliyordum zaten, bu yüzden soobin hyung ile konuştuğumuz gece ona da avukatı olacağımı söyledim aslında. eğer ikinizi birden savunursam daha kolay bir şekilde çözüleceğini düşündüm annenin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
circle, taegyu
Fanfiction"bu çocuğa dayanamadığını biliyorum avukat ama biliyorsun o tam bir baş belası."