Sınır geçilmese bile bu bölümü atmak istedim. Beni sevin ehehe.
Medyaya neden Namjoon'u koydum sorgulamayın bende bilmiyorum çünkü dlbdkdbd
+55 oy sınırı ve +150 yorum sınırı. İyi okumalar~
🗡Jungkook dediklerimden sonra biraz da olsa sakinleşip söylediklerimin içtenliğe inandığını hissederken sırtını sıvazlamaya ve tek elimle koyu kahverengi yumuşak saçlarını okşamaya devam ediyordum ta ki o bana sarılmayı bırakıp elleri belimin kenarlarında gevşekçe durana kadar.
Bir süre öyle kaldık. Elleri belimin her iki yanında dururken belimi kavrayış şekli kalbimin hızlanmasına neden oldu. İri elleri belimi sarıyordu. Nedensizce bu heyecanlanmama sebep oldu. Midemde garip bir ağrı hissederken yüzümün yandığını hissettim.
Hayır o bu kadar kendini bana yaslayıp güvenirken saçma şeyler düşünmemem gerekiyordu. Onu sadece teselli eden yakın bir arkadaştım. Bundan daha fazlası olamazdım. Buna izin vermezdim.
Birkaç saniyenin sonunda o iri ellerini hareket ettirip parmaklarını belime bastırırken alt dudağımı ısırarak herhangi bir ses çıkarmamak için direndim. Amacının tamamen farklı olduğunu bilsem bile canım acımıştı ve dudaklarımın arasından garip sesler çıkarmamak için direnmiştim istemsizce.
Belimdeki iri elleriyle bedenimi biraz geriye ittirip oturan bedeniyle başını kaldırarak bakışlarındaki hüzünlü parıltılarla içimin burkulmasını sağlarken kendimden utandım.
Bakışları kesinlikle hüzünle doluydu ve nedensizce bende kendimi onunla birmişim gibi hissedip gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Onun karşısında güçlü görünmeye çalıştım ve bunu gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp yaşları geri yerlerine yollarken başardığımı hissettim.
Güçlü görünmeye çalışmam saçmaydı belki de ama büyük bir kayıp vermesi beni de etkilemişti işte ve ben ağlarsam onu daha kötü etkileyeceğimden korkuyordum.
"Teşekkür ederim Jimin-ah." dediğinde yüzündeki buruk gülümsemesi biraz da olsa anlattıklarını atlattığını hissetmemi sağlarken yüzüme küçük bir gülümseme kondurup ondan tamamen ayrılıp tekrar sandalyeye oturmuştum ama yalnız hissetmemesi içinde tek elimle onun iri elini tutarak söylenmiştim.
"Sen çok güçlüsün Jungkook, ben olmasam bile bunu zaten tek başına atlatmışsın, bana teşekkür etmene gerek yok." dediğimde başını iki yana olumsuz anlamda salarken bana katılmadığını belirterek keskin bir ses tonuyla konuşmuştu. Az önce kimse onun çaresiz biriymiş gibi göründüğüne asla inanmazdı.
"Aslında atlatmam çok zordu ama başardım. Onu unutmadım, unutmaya da çalışmadım. Sadece elimden geldiğinde daha az kafama takıp onu hatırlamamak ve kafayı yememek için kendimi meşgul ettim. Sen bana en kötü günlerimi unutturdun Jimin-ah. Ben senin sayende bu kadar güçlüyüm."
Ani sözleri benim şaşkına dönmemi sağlarken iri gözlerle ona baktım. Bakışlarımdaki şaşkınlığı gördüğü anda ondan kaçacağımı düşünmüş olacak ki hala iri elinin üstünde gevşekçe duran elimi iki eli arasına alarak arasında kaybolmasına neden olurken fısıldadı. Ses tonu ondan kaçmamı istemezcesine çıkıyordu.
"Karşıma çıktığın an yeniden doğmuş gibi hissettim. Bana yaptığım kötülükleri unutturup baştan yeni bir sayfa açıp yeni bir hayata başlamamı sağladın. Seni uzaktan sevmek böyle ise sana yakın olup sevmek nasıl bir his bir kez olsun düşün ve benden kaçma. Çünkü sen bana iyi geliyorsun. İyileşmemi sağlayan nadir bulunan bir ilaç gibisin, sadece benim için ve bana özel olan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crime Scene - KookMin
Fanfiction❝ Park Jimin ve Jeon Jungkook, bir seri katili yakalaması gereken iki başarılı polisti. ❞ Başlangıç; 09.04.2022