Bölüm 14; Duygusal İhtiyaç

740 116 274
                                    

Herkese merhaba, ben geldim ve güzel bölümle geldim. İyi okumalar hepinize.

+50 oy sınırı ve +150 yorum sınırı. Bu arada bir iki bölüm hariç diğer bölümler 50 oyu geçmiş böyle giderse azıcık oyu arttırabilirim. Umarım öyle olur. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın canlarım.
🗡

İkimizde bu hareketimizle donduğumuzda Jungkook'un bakışlarında birkaç saniyelik şaşkınlık görmüştüm bakışları koyulaşmaya başladığını hissettiğimde tam olarak gözlerinin içine bakıyordum kalbim benim yaptığım hareketle teklerken gözlerim irice açılıp bir hıçkırığın dudaklarımdan kaçmasını engelleyemedim.

Bu sesle birlikte ikimizde kendimize biraz da olsa geldiğimizde hemen toparlanıp bakışlarını benden çekerken yavaşça elini kendine çekerken nereye koyacağını bilemez bir şekilde elleri çubuğunda gezinirken titrediğini fark ettim ama bir saniye sonra o titreme gitmiş ve bakışları bana ulaşırken yüzüne kondurduğu sırıtışla alayla konuşmuştu.

"Bu kadar aç olduğunu düşünmemiştim. Elimi de yiyecektin neredeyse." dediğinde şaşkın bakışlarımla ona bakmaya devam ederken bir an önce kendimi toparlamam gerektiğini fısıldadım beynime.

Sinyaller beynime ulaştığında dikkatlice boğazımı temizleyip ona ayak uydurarak mırıldandım.

"Neredeyse bir gündür bir şey yemiyorum. Aç olmam çok normal." dediğimde Jungkook gülerek başını iki yana sallarken çubuğunu tekrar eline alıp ağzına bir lokma atıp içeceğinden bir yudum içtikten sonra çubuğunu bana doğrultup konuşmaya çalışmıştı ağzı dolu bir şekilde.

"Aç olduğunun aklına gelmemesi ayrı bir tuhaf. İnsan acıktığını nasıl anlamaz ki?" dediğinde tuhaf konuşmasını garip bir şekilde anladığımı görünce kaşlarımı alayla kaldırıp ağzındaki yemeği yutmasını izlerken söylendim.

"Bunu ağzın dolu söylemen ayrı bir tuhaf asıl. Açsın ama hâlâ bana laf yetiştirmek için uğraşıyorsun." deyip kıkırdadığımda kendi hali aklına yeni gelmiş olacak ki kendine gülecekken daha yeni yuttuğu lokması boğazına takılmış bir şekilde deli gibi öksürmeye başladı.

Endişeyle masayı tarayıp içeceğini gördüğüm gibi ona uzattığımda gözünün önünü bile görmeden öksürmeye devam eden bedenle masadan kalkıp yanına hızla adımlamış ve içeceğini ince dudaklarına yapıştırıp içmesini sağlamıştım. Birkaç büyük yudumdan sonra biraz kendine geldiğinde derin bir nefes vermiştim.

Küçük öksürükleri ara sıra devam ederken bitmiş teneke kutuyu masaya sertçe bırakıp karşı sandalyesine geri otururken sinirle mırıldanmıştım.

"Yani gerçekten seni anlayamıyorum bazen. Ağzın doluyken konuşup gülmeye çalışıyorsun. Büyük bir başarı." dediğimde Jungkook alttan bakışlarla bana bakıp suçlu bir şekilde gözlerini indirdiğinde yeme isteğim kaçmıştı. Bu yüzden tepsimi elime alıp sandalyemden kalkarken fısıldadım.

"Karnın doyduysa gidelim. Bu kadar dinlenme yeter." dediğimde Jungkook uslu bir şekilde başını sallayıp sessizce beni takip etmişti. Herhangi bir tepki vermeden beni dinlemesi ayrı bir komikti ama gerçekten bir an boğulacağını sandığım için asıl komik durumda olan bendim.

Ona olan sinirime rağmen gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra açarken mırıldanmıştım tepsiyi görevlilerin önündeki banta bırakırken.

"İyi misin?" dediğimde o da tepsisini bırakıp çıkış yolunda bir adım arkamdan gelirken söylenmişti.

"Evet iyiyim. Teşekkür ederim Jimin-ah ve özür dilerim. Senin bu kadar endişeleneceğini düşünmemiştim." dediğinde yumuşadığımı hissederken ses tonundaki naziklik beni ele geçirmişti sanki. Alaysız ses tonu, yüzündeki samimi gülümsemesi ve nazikliği bana kendimi güzel hissetmeme neden olmuştu garip bir şekilde.

Crime Scene - KookMin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin