19-Oyunbozan

17.6K 1.4K 400
                                    

Karargâhta kendimi eğitime verdiğim bir günün sonuna gelirken, Atakan'ın sekizinci çağrısını da yanıtsız bırakmıştım. Dünden beri Çağan'ın ne yaptığı konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Gördüğüm yerlerde yolumu değiştiriyor, onunla mümkün olduğunca göz göze gelmemeye çalışıyordum.

O da benden pek farklı sayılmazdı. Benimle iletişim kurmak konusunda neredeyse hiç ısrarcı değildi. Hatta öyle ki; göz göze geldiğimiz nadir zaman dilimlerinde bile büyük bir pişmanlıkla gözlerini kaçırıyordu  benden. Sabah ortalıkta görünmemişti. Muhtemelen söylediği gibi Talya'nın amiriyle tanışmaya gitmişti. Karargâha da birlikte geleceklerini sanıyordum ama yalnızdı.

Abim ya da diğerleri konu hakkında hiçbir yorumda bulunmasalar da, bana yanımda olduklarını hissettiriyorlardı. Ama özellikle abimin gözle görülebilir derecedeki öfkesi bende tuhaf bir şüphe uyandırmıştı. Bu ayrıntıyla daha sonra ilgilenecektim. Çağan, konuştuğumuz gibi akşam beni almaya gelecek miydi acaba?

"Timine toplanma emri ver ve odama gel." dedi Savaş Yüzbaşı.

"Kobra İki ve Kirpiler alanlara yönlendirildi komutanım. Timler Ejderlerin başında emrinizi bekliyor." dedi bir asker, Savaş Yüzbaşı'nın peşinden koştururken.

"Nedim? Ne oluyor?" dedim başka bir askeri durdurup.

"İhbar aldık komutanım. Şehirde üç ayrı noktanın bombalanacağı bilgisi sızmış. Canlı bombalardan şüphe ediliyor."

"Hilâl Timi'ne hazırlanmalarını emrettiğimi söyle. Beş dakikaları var."

Hızlı adımlarla Yüzbaşı'nın odasına gidip kapıyı tıklayarak içeri girdiğimde abim ve diğer tim komutanları da odadaydı. Selam verip, başında topalandıkları masaya yaklaştım ve gözlerim hemen karşımdaki Atakan'a takıldı. Burada ne işi vardı?

"Bir an evvel tüm kurumları boşaltalım." dedi Faruk Asteğmen.

"Olmaz. Panik yaratır. Kaos bize çok şey kaybettirir." dedi abim.

"Bilgi sızıntısının kaynağı nedir?" diye sorduğumda Atakan bana bakmaya başladı.

"Polis Özel Harekat ekiplerinin istihbaratı bu konuda ayrıntı vermiyor." dedi Savaş Yüzbaşı.

"Peki tehlike noktaları konusunda bir gizlilik var mı? Koruyacağımız yerleri lütfeder misiniz bize?" diye sordu abim.

"Düşman değiliz beyler. Ortak bir amaç için buradayız." dedi Savaş.

"Son günlerde ortak amaçlarımız epey çoğaldı." diye mırıldandım ve masanın üzerinde açık duran haritaya baktım.

"Valilik birincil ihtimal, kurumsal lojmanlar da öncelikli korumaya alındı. Tüm birliklere ihtiyaç var ama öncelikli kurumlara Cesur ve Zirve Timleri konuşlanacak." dedi Savaş. O sırada gözlerim, haritadaki bir noktaya takıldı.

"Öncelik derecesini neye göre seçiyoruz komutanım?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Sorunuzun cevabını bilmiyor musunuz Teğmen? Askerlere kurum öncelikleri öğretilmiyor mu yoksa?" dedi Atakan.

"Öğretiliyor. Bize. Size. Herkese. Sorun da tam olarak bu." dedim, avuç içlerimi masaya yaslayıp meydan okurcasına Atakan'a bakarak.

"Zakkum haklı." dedi abim sıkıntıyla. Onun, kast ettiğim şeyi anladığını biliyordum ama odadakiler mantık yürütememiş gibiydi.

"Komutanım bilgi sızıntılarının kaynağı belli değil. Belki asılsız belki de-" diye devam edecektim ama Atakan sinirle araya girdi.

"Asılsız sızıntılarla, altı dolu sızıntıların farkına varabilecek deneyime sahibim Teğmen."

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin