25-Canavar

14.8K 1.3K 347
                                    

Bir hafta süren arayışlarımız, sonunda meyve vermişti. Hilal ve Cesurlar birlikte, tahminimden çok daha verimli çalışmıştı. Anlaşmalarının güç olduğu noktalarda ben araya girip dengeyi sağlamaya, timimi özellikle Dinçer Abi'nin iğneleyici imalarından korumaya çalışmıştım.

"İşte bu kadar!" dedi abim.

"Komutanım?" dedim sorarcasına.

"Bu gece bitiriyoruz Zakkum. Seyithan'da."

"Kesin mi? Yem olmasın?" dedi Çağan, abimin elindeki dosyaya göz atarak.

"İstihbarat sağlam." dedi abim. Çağan'ın elindeki dosyaya uzattım elimi.

"İzininizle komutanım." dediğimde dosyayı yavaşça, uzattığım elime bıraktı. Bunu yaparken gözlerinin yüz hatlarımda gezindiğini hissetsem de ona karşılık vermedim.

"Eti de kemiği de benim?" dedim sorarcasına abime bakıp.

"Eti de kemiği de senin." dedi abim kararlılıkla.

Rozalin'in durumu iyiye gidiyordu. Gözlerini henüz açmamıştı ama doktorları, hayati tehlikeyi atlattığını söylüyorlardı. Kalbimi soracak olursanız.. İşte orada işler pek yolunda gitmiyordu.

Bütün bu süreçte Çağan'la, planladığımız operasyonun detayları dışında bir iletişimimiz olmamıştı. Evet ayrılmıştık ama Dinçer Abi ve abimin yaptığı gibi, ben de özel dertlerimi sonraya bırakmayı başarmıştım.

Ben bir korkağı sevmiştim. İyileşmeyi istemeyen bir hastaya, sevmeyi beceremeyen, fedakârlıktan bihaber bir vurdumduymaza kaptırmıştım yüreğimi. Ondan sonrası olabilir miydi bilmiyordum ama bir daha onunla olmayacağımızı biliyordum.

"Rüya Komutanım, Savaş Yüzbaşı sizi emretti." dedi bir asker.

"Derdi ne ki şimdi?" dedi abim kaşlarını çatarak.

"Öğrenip geleyim komutanım." dedim ve selam verip yanlarından ayrıldım. Koridorda yürürken arkamdan gelen adımları duyabiliyordum. Bir anda durup arkama döndüğümde o da durdu.

"Bir şey mi söyleyeceksiniz komutanım?" dedim gözlerine bakarak.

"Atakan burada." dedi ifadesizce.

"Ve?"

"Seninle bir ilgisi var mı mevcudiyetinin?"

"Size bunun cevabını vermek gibi bir yükümlülüğüm olduğunu sanmıyorum komutanım."

"Haklısın."

"İzninizle." dediğimde, başıyla, gitmemi ima etti. Arkamı dönüp koridor boyunca dişlerimi sıkarak ilerledim. Yapmaya çalıştığı şeyi anlamamıştım. Muhtemelen o da anlamamıştı. Kendini frenleyemediği açıktı ama bunu yapmak zorundaydı. Bu, onun seçimiydi..

Savaş'ın kapısını tıklayıp açtığımda, masasının önündeki koltuklardan birinde Atakan, diğerinde Altay oturuyordu. Bundan ne anlamalıydım?

"Beni emretmişsiniz komutanım." dedim selam vererek.

"Gel Rüya." dedi Savaş, önündeki koltukları işaret ederken. Atakan'ı es geçip Altay'ın yanına oturduğumda, Atakan nefes vererek bariz bir şekilde güldü.

"Ben insan yemiyorum Zakkum." dedi sonra. Ona bir cevap verme gereği duymadım.

"Birkaç saate operasyona çıkacağım komutanım." dedim Savaş'a dönerek.

"Kısa kes diyorsun yani?"

"Estağfurullah komutanım, ben sadece-"

"Şaka yapıyorum Rüya. Hazırlanmanız gerektiğini biliyorum. Biz aslında yarın akşam için konuşuyorduk, o yüzden çağırdık seni."

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin