-17-

2.2K 40 5
                                    

Ne saçmalıyorsun?"
Cümlemle güldü, karşıma geldi.
"Gözlerin diyorum seni ele veriyor."
"Lütfen saçma sapan düşüncelerinizi kendinize saklayın."
Hızla arkamı dönüp çıktım odada.
Sinirle Alkan'ı aramaya devam ettim.
Bikaç dakika sonra gördümm.
"Nerdesin sen ya, nerdesin?"
"Asıl sen nerdesin, neden odandan çıkıyorsun bana sordun mu?"  diyip bileğimi sıkmaya başladı.
"Bırak manyak adam, bıraaak. Seni bulmaya çalışıyordum aptal."
Bunu dememle gözleri ışıldadı.
"Telefonu evde unuttum onu getirt diycektim."
Ruhsuz gözlerle bakmaya başladı.
Elini hala çekmemişti, sıkıyordu.
Bizi izliyordu o adam. Sadece bileğimi sıktığı eline bakıyordu Alkan'ın.
Sinirle bileğimi savurup gelin odasına yöneldim.

Oturup kaçabilir miyim diye düşünmeye başladım.
Kaçamazdım ki Serhat var, onu bırakıp gidemezdim. Amaa Serhatı ve Dumanı elime geçirip başka şehire gidebilirim. İlk başta onları gönderirim sonrada arkalarından ben giderim. Ahhaaaa buldumm. Kurtulacağımm Alkan senden.

Kapım tıklatıldı, görevli telefonumu getirip elime verdi. Teşekkür edip yolladım.

Serhatı aradım
"Bebeğim nerdesin?"
"Canım geliyorum 15 dakikaya yanındayım."
"Tamam bekliyorum hızlı ol."

Bir süre sonra sıkılıp koltuğa uzandım saçıma ve makyajıma dikkat ederek.
Kendiliğinden gözlerim kapandı.

Bir süre sonra yüzümde dokunuşlar hissettim, kıpırdanıp kurtuldum. Tekrar olunca yavaş yavaş gözlerimi açtım. Alkan'dı. Dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Geri çekilince konuşmaya başladı.
"Bu zamanı ne kadar beklediğimi bilemezsin. Seni böyle benim için görmek o kadar mükemmelki. Sen biraz sonra tamamıyla benim olucaksın, herkes benim olduğunu bilecek." Gözlerimi devirip dinliyordum.
"Göz devirme bana Lidya."
"Devirtme o zaman"
"Oyayım istersen he."
Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.
Beni böyle görünce güldü, hatta kahkaha attı.
"Bebeğim bebeğim, unutuyorsun seni sevdiğimi"
Daha fazla onun saçmalıklarını dinlemek istemediğimden "Sen niye burdasın?"
"Karımın yanına geldim sana mı soracağım."
Sorusuyla "Herkes geldi mi?"
"Geldi, sadecee"
"Sadece ne?"
"Serhat gel-"
Hemen oturduğum yerden kalkıp yakasına yapıştım
"NAPTIN ONA, NEDEN HALA GELMEDİ, O BENİ YALNIZ BIRAKMAZ"
Sinirle gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı
"Ellerini çek, sadece saldıranlar olmuş, 2 araba, tekerine silah gelince arabayla savrulmuş ama hiçbirşeyi yok"

Gözlerim kararıyordu, kardeşime saldırdılar, hep benim yüzümden bu Alkan olmasaydı onun güvenliği sarsılmayacaktı.
"Ben gideceğim, kardeşim nerde" diyip kapıya yönelirken belimi tutup kendine çekti
"Nereye gittiğini sanıyorsun bebeğim, nikağımız şimdi kıyılacak."
"Asla duydun mu kardeşim o haldeyken ben burda öylece duramam, bırak yanına gideceğim." sinirle tepinirken kendine çevirdi beni.

"Beni sinirlendiriyorsun, seni korkutmak istemiyorum ama sen sınırları zorluyorsun Lidyam, şimdi" eliyle kollarımı çok sıkıyordu. Bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Koluma giriyorsun ve gülüyorsun."
"Bırak dedim bıraak" tepinirken yüzüme inen tokatla hareketlerim yavaşladı.
Elim yüzümü bulurken kafamı kaldırıp ona baktım. Gözlerinde hiçbir duydu yoktu.

Olduğum yere çöküp ağlamaya başladım.
"Sen nasıl bir canisin he, kardeşimi görmek istiyorum diyorum o bu haldeyken nasıl seninle evleneyim, göreyim yeter sadece lütfen."
Cümlemle o da eğildi. Elini yanağima uzatırken uzaklaştım ondan.
"Sakın dokunma"
Gözlerime baktığında bi pişmanlık görmüştüm ancak hemen silindi.
"Benim korumalarımla yolda geliy-"
"Geliyor mu, buraya mı"
"Evet buraya geliyor"
"Tamam aşağı ineceğim" diyip hızla kalktığımda kolumu tuttu.
Yüzüyle yüzümü gösterdi
"Ne var" diye sorunca elini ensesine atti.
Bana vurduğu aklıma gelince gözlerim doldu. Odadaki makyaj masasına ilerleyip akan rimellerimi ve yüzümdeki el izini fondotenle kapattım. Geri çekildiğimde hiçbirşey yoktu. Silmiş ve düzeltmiştim. Keşke hayatımı da bu kadar kolay yönlendirebilsem.
Önüme döndüğümde Alkan'ın dikkatle beni izlediğini gördüm.
"Gidebiliriz" dedim

Karşıma gelip yanağıma bakmayı sürdürdü. Sonra gözlerime baktı.
Ben ise onu bekleyemeyecek kadar kardeşimi görmek istiyordum hızla odadan çıkıp arka kapıya yöneldim. Benim inmemle onların gelmesi aynı olmuştu. Kapı açılıp Serhat çıkınca koş koşa gidip üstüne atladım.
"Serhat ben çok korktum sana bişey olucak diye, beni sakın yalnız bırakma burda, ben sensiz ne yaparım."
"Şşş güzelim, ağlamak yok, bak iyiyim."
Dediğinde üstünden inip vücuduna baktım. Hiçbirşeyi yoktu. Sadece kaşı ve dudağı patlamıştı. Vücudana bakmadan morlukların olduğunu biliyordum, ben sarılırken kasılıyordu.
Hemen elimi saçına dolayıp aşşağı çekmeye başladım
"Lidyaa napıyorsu-"
"Ahhh acıyor"
"Sus Serhat hakettin, sana kaç defa korumasız çıkma silahsız çıkma temkinli ol diye he, ben her an seni kaybetme korkusuyla mı yaşayacağım" ellerim yavaşça yanıma düştü.
Elleriyle yanaklarımı tuttu ve sıktı
"Güzelim sadece senin düğününe geliyordum bi anda oldu herşey"

Gözleri arkama takıldı benden ayrılıp Alkan'ın yanımıza gelmesini bekledi.
"Nasılsın koçum"
"İyiyim birşeyim yok"
Serhat'ın yanına gidip beline sarıldım. "Senden ayrılmak istemiyorum" o sıra Alkan öksürdü ve "Artık gitmeliyiz herkes bizi bekliyor"
Kafamı sallamamla yürümeye başladık. Ayaklarım geri geri gidiyordu.
Alkan "Serhat sen in aşşağı ablan makyajını tazelesin."
Serhat kafa sallayıp arnımdan öpip gitti. Bizde yavaşça odaya çıktık.

Aynada yansımama bakmadan hızla işimi hallettim. Bitirdiğimde Alkan hızla yanıma geldi. "Geciktik zor tutuyorum memuru, hızlı ol."
Kapıya geldik açılmadan kulağıma yaklaşıp
"Gülümse, yoksa olucakları biliyorsun."
Gülmemle kapının açılması bir oldu.
Herkes ayağı kalkıp bizi alkışlıyordu. O kadar insanın içinden Serhatımı arıyordum. Gözlerimin onu bulmasıyla sulandı. O kadar mutluydu ki.
Sandalyelerimize oturduğumda memnur hemen söze başladı

"İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Lidya Ateşi eşin olarak kabul ediyor musun?"
Hiç düşünmeden öküz gibi bağırarak
"Eveeeeeeet" herkes alkışlıyordu, gözlerim yavaştan doluyordu.

"Siz Lidya Ateş İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Alkan Aslanı eşin olarak kabul ediyor musun?"
Ağlıyordum, Alkan'ın elini bacağımda hissettiğimde yapamazdım, ben kendimi ona mahkum edersem yaşayamazdım. Kulağıma yanaşmasına izin vermeden hızla kalktım.

Geriye düşen sandalyeyle herkes bana bakıyordu. Aklımdaki tek düşünce burdan uzaklaşmaktı, hızla çıktım koştum koştum ne kadar koştum bilmiyorum. Önüme bi anda Serhat çıktığında dolu gözlerle "Abla neden gittin"
Kolundan tutup hızla yoluma devam ettim
"Şimdi sırası değil, hemen gitmemiz gerek Alkanın bizi bulamayacağı biry-" cümlemi tamamlamadan bir araba önümüze kırdı. Alkan'ın inmesiyle geriye gitmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü benim arkamda da 2 dolu arabada korumalar vardı. Sakin adımlarla arabanın tabutuna oturdu. Gözlerini gözlerime çıkardığında kafasını salladı
"Çok yanlış yaptın Lidya"
Cümlesiyle hemen yanına gittim
"Yapma lütfen yapma ben onsuz yaşayamam bana vur bağır çağır ama ona dokunm-" daha cümlem bitmeden silahını bi anda çıkarıp Serhata 3 el tam kalbinden ateş etti.
Ayakta duramıcak hale geldiğimde yere kapaklandım. Ellerimle saçlarımı çekiyor bağırıp çağırıyordum
Benim kardeşim ölemezdi, hemen onun yanına gidip kaldıracağım sıra Alkan gelip zorla arabaya götürdü.
" Sen kaçmasaydın kardeşin yaşıyor olucaktı, herşey senin yüzünden"
Arabaya bindirip kapıları kitledi. Adamlar Serhat'ı yerden kaldırarak arabaya koyucaklarını sanarken ilerimizdeki uçuruma gittileer.
Hayır hayır hayırr olamaz atmazdı kardeşimi ordan, camı açmaya çalışıp vuruyordum her yere. Alkan arkasını bana dönüp bağırarak "Bundan sonra senin tek ailen benim" "HAYIRRRR"
Elini şıklatmasıyla korumalar Serhat'ı uçurumdan attılar.
Bu görüntü görüş alanımı bulanıklaştırırken haykırışlarım devam ediyordu, sonunda gözlerim kapandığında gözyaşlarım hala akıyordu..


------------------------------------------------------------

MERHABAAA
Yeni bölümle geldimm, biraz kısa oldu amaa🥰
Nasıl yeni bölümm?

KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin