-19-

1.8K 30 0
                                    

Gerçekten üzgünümm, 1 aydır memlekete geldik ve burada internet çekmiyor. Bazen çekiyor ben girsemde bağlanmadı telefon ancak şimdi yeni bölüm atabiliyorum. Daha bugün geldim İstanbulaa🥰
Umarım beğenirsiniz yeni bölümü🤍

-------------------------------------------------------------

Elimin acısıyla sıçrayarak uyandım. Elime baktığımda sarılıydı.
"Pisliğe bak ya hem yap hem sar oh ne güzel."
Sinirle bandajı açıp yere fırlattım. Açarken sürttüğü için kanamaya başladı, umrumda da değildi. Hemen kıyafet alıp giyindim. Saat sabahın 6'sıydı. Yavaş yavaş aşşağı indim, bi elimde sigara, cüzdan, araba anahtarı vardı. Arabaya bindiğimde elim beni zorlamadı tek elle de alışık olduğum için sürmeye başladım.

Binaya geldiğimde park edip hızla merdivenlere koyuldum. 5 kat çıktığımda ölümümde çıkmıştı. Kapıyı tıpladım.
Bikaç saniye sonra yavaşça açıldı.
"Uzunnn zaman sonra bana uğradın, kim mahfetti seni."
Kafa sallayıp içeri geçtim.
"Üstüne bişey al da aşağıdaki tekele gir, girmeyi unuttum. Votka ve sigara al kapının yanında cüzdanım."
Söylenmeyle üstüne hırka giyip, anahtarı ve cüzdanımı alıp çıktı.

Kafamı yaslayıp gözlerimi kapadım.
Evliydim, koca Lidya Ateş, evlilikten korkan Lidya, evliydi. Aynı kaderim anneme benziyordu. Annemde zorla evlenmişti, bende. Napacağımı bilmiyorum, bu böyle devam edicek mi yoksa ben bunu atlatıcak mıyım?
Ben annemin küçük kızı olarak kalmak isterdim.
Kapının kapanmasıyla Buse göründü. 2 poşetle yaklaştı. Poşetleri kaldırıp söylenmeye başlıcakken elimi gördü.
Elindekileri aceleyle bırakıp yanıma geldi elimi tuttu.
"Olum laan noldu elineee?"
"Hiçbişey"
"Nasıl hiçbişey salak, elinin üstü nolmuş bu mikrop kapar mikrop, bekle geliyorum" diyip odasına gitti.
Bi 2 dakika sonra geldiğinde elinde sargı bezi, krem falan vardı.
Elimi alıp krem sürüp sargılamaya başladı.
"Noldu eline?"
"Anlatmak istemiyorum Buse."
"Pekala bebeğim, biliyosun ben her zaman burdayım ne zaman anlatmak istersen"
İşini bitirip kalktı "bardak getircem beklee"
Hızla 2 bardak kapıp getirdi.
Votkaları açıp bardağa koydu. Yavaş yavaş içmeye başladık. Saate baktığımda 8'di.
Buse "Evlendin."
Buğulu gözlerimle gözlerine bakıp "Evlendim."  dedim.
"Kendin bile inanmıyorsun, seni televizyonda gördüğümde şok oldum şok, bana neden haber vermedin."
"Sence severek evlenseydim düğüne seni çağırmaz mıydım?"
"Biliyorum severek evlenmedin ama ne bileyim fotoğraflarda çok güzeldiniz, peri gibi."
"Öyle göründüysek ne mutlu bana, içini bi ben biliyorum desene."
Elime bakıp
"O mu yaptı, Alkan"
Anlamıştı, keşke bütün dünya gerçek yüzünü görse.
"S-saçmalama Buse, sıcak su döküldü."
"Peki eline sıcak su döküldüyse, yanağındaki parmak izleri ney?"
Elim aceleyle yanağımı bulduğunda sinirle gözlerimi kapattım. Aynaya bakmamıştım bile.
"Benden sır çıkmayacağını biliyosun, içine atma, seni en son gördüğümdeki halinle bu halin arasında dağlar var. O zaman şirketi büyüttüğün için seni evde tutamazdım. Gözlerinin içi güler etrafa neşe saçar, bize de enerjinden katardın. Şimdi bakıyorum elin yara, yüzünde parmak izleri, gözlerin yorgun, bedenine baksam daha neler bulurum Allah bilir?"
Elini şakasına bana uzattığında geri çekildim.
"Bakma"
Gözlerim dolmuştu.
Buse "Şaka yapmıştım ama sen ciddisin"
Bileğimi tutup odasına çekiştirdi.
"Üstünü çıkarsana sen bi"
Önceden de buraya geldiğim için yanında soyunup giyiniyordum sıkıntı yoktu.
"Buse hayır" diyip arkamı dönüp giderken konuştu.
"Önceden giyiniyordun sıkıntı yoktu, demekki cidden sorun var"
"Buse hayır dedim."
"O zaman rahat şeyler vereyim onları giy, üstündeki pantalonla rahat edemezsin."
Haklıydı rahat edemiyordum.
"Ver"
Bi tsört bide tayt verdi. "Odadayım giyin sen" diyip kapayı kapatmadan gitti. Kapıyı kapatmaya bile halim yoktu.
Arkamı dönüp üstümü çıkardım.

Yavaşça karşıdaki aynaya yaklaştım. Karnımda göğsümde morluklar vardı. Boynumda da vardı ama dünden kalan fondoteni silmediğim için hala duruyordu.Yavaşça pantalonu çıkardığımda bazı morarıklar yeşile dönüyordu artık. Bacaklarım da aynıydı, özel bölgeme doğru morarıklık artıyordu. Göğsümdeki morluklara dokunurken bi hıçkırık sesi geldi. Arkamı döndüğümde Buse kapıya yaslanmış ağlıyordu.
Kollarını açıp halimi gösterdi
"Sana noldu böy-hıhh hıçkırık -le "
Yanıma geldiğinde bütün vucüduma baktı aniden kollarını sardı.
"Nasıl dayandın?"
Gözyaşları omzumu ıslatıyordu.
"Ağlama ağlak domuz, acımadı."
Benden ayrılıp "yalan söyleme lan bari bu halde yalan söyleme"
Ellerim yanlarıma düşerken ağzımdan tek cümle çıktı.
"Artık masum ve eski ben değilim"
Buse hıçkırarak yatağa oturduğunda hemen kıyafetlerimi giymeye yöneldim. Hem ağlıyordu hem beni izliyordu. Yanına gidip oturdum. "İyiyim ben geçti, ağlama"
"Nasıl dayandın?"
"Öldürmeyen Allah öldürmüyor Buse"
"Bedeninde çok morluk ve çürük var boynuna fondoten sürmüssün belli"
Biraz durup düşündü
"Hastaneye gide-"
"Saçmalama Buse acımıyor artık gerek yok"
"Lidya lütfen"
Sinirle ayağa kalktığımda elim yatağa çarpmıştı. Belli etmemeye çalıssamda acısıyla yüzümü buruşturdum.
"Ben hayatımdan uzaklaşmaya geliyorum buraya, rahatlamaya. Sen bana olanları anlattırıyorsun veya hastaneye zorluyorsun.
Hastaneye gitsem gidemem mi sanıyosun? Yoruldum Buse cidden yoruldum lütfen sen yapma bari."
Dememle ayağa kalkıp gözlerini sildi. "Tamam tamam reis hadi içeriii, içmeye devaamkee"
Demesiyle güldüm, benim gülmemle o da güldü.
"Balkona çıkalım"
"Tamamm ben getiririm sen çık"
"Tamamm"
Balkona çıktığımda aklıma gelenle içeri doğru bağırdım "sigara ve küllüğü de getir"
İçeriden "tamamm" diye bağırdı.
Telefona baktığımda 11di.
Bir sürü arama vardı, tabiki de Alkan aramıştı.
Cevap vermeyip kökten kapattım telefonu.

KırmızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin