7. BÖLÜM - FEDA

150 8 7
                                    

(Küçük bi not: Bölümü eklediğim parçayla okumanızı arzuluyorum )

AHU'NUN ANLATIMINDAN;

Bazı doğru ve yanlışlar görecelidir. Benim lügatımda; iki yakın arkadaş aralarındaki arkadaşlık duygularını farklı bir boyuta taşırsa, bir gün bu boyuttaki hislerin sonlanması durumunda, tekrar arkadaş kalamazlar.

Ben Selim'i kendimin bile bilmediği bir kafa karışlığına kapılıp kaybedemezdim, bu yüzden yaptığım bu aptalca şeyden kaçmak maalesef ki en doğrusuydu. O benim için hiçbir zaman herhangi biri olmamamıştı çünkü. Evet belki Selim beni çok mutlu ederdi ama ben, ben onu gerçekten mutlu edebilir miydim? Üstelik onun bu durumu benim kadar kafaya taktığını da düşünmüyordum.

  ''Tamam'' dedi sadece. Yüzüm ona dönük olmasa da arabaya bindiğimde çehresinde olan gülümsemenin yavaş yavaş silindiğini cümlemi bitirdiğimde hissetmiştim. Bana cevap verdikten sonra sadece başını önüne döndürdü ve arabayı çalıştırdı. 

Birkaç dakika arabada büyük bir sessizlikle ilerledik. Camı açıp soğuk Kasım rüzgarlarının yüzüme vurmasına, saçlarımı öpmesine izin verirken, içimde anlamlandıramadığım bir huzursuzluk vardı. Selim neden bu kadar sessizdi? Evet ne zaman başka bir erkekten bahsetsem pek memnun gözükmezdi, doğru ama bugün bir farklılık vardı. Dün gece onu öptüğüm için miydi yoksa bu tavrı? Olabilir miydi gerçekten? Bu duruma bu kadar yükselmiş olabilir miydi?

  Daha fazla dayanamayıp kafamı ona çevirdim. ''Neden bu kadar tepkisizsin?'' diye sorabildim sadece ve ekledim. ''Şu an sessiz olmandansa normalde sana anlattığım erkekler üstüne bana dönüp ettiğin sitemleri tercih ederdim.'' 

Yüzündeki hatlar daha da gerildiğinde, arabayı çalıştırdığından beri ilk kez kafasını bana çevirdi. Yavaşça yutkunup gözlerimin içine baktı. ''Sadece mutlu olmanı istiyorum.'' diyerek kısa bir cevap verdi soruma.

  Bu cevap beni hiç tatmin etmemişti ama söyleyecek tek kelimem de yoktu. Dün gece yaşananlardan sonra belki de Alp'le randevuya çıkarak olanların üstünü örtmek, Selim'e o öpücüğün zararsız ve anlamsız bir şey olduğunu göstermeye çalışıyordum. Daha doğrusu onunla birlikte kendimi de kandırmaya çabalıyordum. 

"Dünle ilgili, olanlar tamamen Deniz yüzünden aşırı duygusal olmamla ilgiliydi. Son günlerde pek kolay şeyler yaşamadık, bu yüzden savunmasızdım. Neden yaptığımı bile bilmiyorum. Hiç yaşanmamış gibi davranamaz mıyız?'' diye sordum. Sözcüklerim kafamda bir kez daha yankılandı. Bu cümleyi o bana kurmuş olsa yaşayacağım kalp kırıklığını düşündüm. Bazen fazla acımasız olabiliyordum ama şu an başka çarem yoktu. 

Uzun bir süre soruma cevap bekledim ve hiçbir şey söylememeyi seçtiğinde, bu bekleyişten vazgeçip önüme döndüm. Şu an Selim'in aklından geçenleri okuyabilmek için her şeyimi hiç düşünmeden feda edebilirdim. Ne yapacaktım bu hamleden sonra? Hazar ve Görkem bile adam akıllı bir şey söyleyememişti. 

  Evin önünde arabayı durduğunda bir süre inmedim ve bir şeyler söylemek istedim ama sadece sustum. Kapıyı açıp ona el salladıktan sonra apartmana doğru yürüdüm. Kafamı geriye çevirdiğimde çoktan gitmişti. 

Dün ki olaydan sonra Selim'in kollarına atlamamamın bir diğer sebebi ise Alp'ti. Selim'e gitmem için Alp'i silmem gerekiyordu ama Alp hayatıma giren diğer erkekler gibi değildi. Bence tüm sorun Selim'in dibine girmemdi. Bence kimse kimseye o kadar yaklaşmamalıydı.

  Eve girip içimdeki büyük huzursuzlukla hazırlanmaya başlarken Alp'i düşündüm, fazla mı büyütmüştüm acaba gözümde? Hayır hayır, onu düşündüğümde yüzümün gülmesi, her mesaj attığında heyecanla telefonu elime almam, fotoğraflarına defalarca ve dakikalarca bakmam boş yere olamazdı. Onu oldukça kısa bir süredir tanısam da içimde ona karşı birçok türden duygu beslememe sebep olmuştu. O diğerlerinden daha farklıydı. Çok daha soğuk, benim aksime oldukça sakin, her zaman resmi olan bir tipti. Bana bu kadar zıt bir karaktere sahipken nasıl bu kadar tutulmuştum ki ona.

Kırık PedalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin