Her şey çok hızlı gelişiyordu. Küçüklüğümden beri anne ve babamın kavgalarına şahit olmuştum ama bu defa farklıydı.
Annem aldatıldığını öğrenmisti.
Tekrar.
Bir kere daha aldatılmıştı ama o zaman benim için boşanmamıştı.
Sırf benim için."Bıktım senden anlıyor musun? Bıktım!"
"Bende sende bıktım! Kızını da al git bu evden artık!"
"O sadece benim kızım değil!"
Dizlerimi kendime çektim ve kulaklarımı olabildiğince sıkı kapattım.
Hatta ellerimle kulaklarıma öyle bastırdım ki en sonunda acımaya başlamışlardı.
Gözlerimden engel olmadan yaşlar süzülüyordu.
Öylece kaç dakika geçirdiğimi bilmiyordum ancak dış kapının sertçe kapanma sesini duyduğumda babamın evden gitmiş olduğunu anladım.
Annem hızlı bir şekilde odaya girince oturduğum yerden zorlukla kalktım.
Bana bakmadı bile ve dolaba yöneldi."Nereye gideceğiz?" diye sordum o, bir valizi doldururken.
"Karakola, bu kadar yeter."
Gözlerindeki saf nefreti görmüştüm.
Artık babamdan nefret ediyordu...Her şey o kadar hızlı olmuştu ki.
Evden çıkarken bacaklarım titriyordu çünkü biliyordum, bu eve bir daha dönemeyecektim.Evden çıkmadan önce sırt çantama peluş bir ayıcık koymuştum.
Kahverengi ve yumuşacık bir ayıcık.
Kimisine göre saçma gelebilirdi ancak en yakın arkadaşım oydu.
Hatta belki de tek arkadaşım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ TOHUMLARI
Teen FictionHer acı kalbe bir tohum ekilmesiyle büyür. Bazılarını acıları besleyerek ağaç olana kadar kalbimizde taşırız. Bir noktadan sonra ağaç kökünden koparılır ama izi kalır. Merisa'nın zorbalığa uğramasını, yalnızlığını, ailevi sorunlarını okumaya var mıs...