Alışkanlıktan yine erken kalkmıştım.
Zaten gece de doğru düzgün uyuyabildiğimi söyleyemem.
Çünkü bugün okulun ilk günüydü.Babaannem zahmet edip okul formasını almıştı.
Ve birkaç defter.
Bunu o kadar istemeden yapmıştı ki 1 hafta boyunca onun yüzünden doğru düzgün yemek yiyememiştim.
Beni bir fazlalık olarak görüyordu.
Onun gözünden bakarsak aslında öyleydim.
Çocuklarının yaptığı bir hata.
Pardon, "oğlunun" yaptığı bir hata.İğrenerek karşımda duran aynaya baktım.
"Kötü görünüyorsun." diye mırıldandım üstümdeki formaya bakarak.
Orada pek oyalanmadım çünkü okulun ilk gününe geç kalmak istemiyordum.Ayakkabılarımı giyip hemen çıktım evden.
Babaannemin evi okula birkaç sokak uzaktaydı sadece.
Bir sokak ötemizde ise park vardı ve ben evden dışarı çıkmayı başardığım zamanlarda genelde oraya giderdim.Bir sokağın köşesini döndüğümde karşımda yeni okulum belirdi.
Derin bir nefes aldım.
Umarım bu okulda şansım yaver giderdi.
Çünkü İstanbul'da ki okulum da hiç arkadaşım olmamıştı.
Yavaş adımlarla yürümeye devam ettim.Okulun bahçesi dolmuştu ve çoğu kişi sınıflarının olduğu sıraya girmişti.
8-E
Benim sınıfım buydu.
Okulun bahçesinden girince sıram en sonda olduğu için bulmakta zorluk çekmedim.
Daha sonra İstiklal Marşı okundu ve sınıflara girebildik.
Duvar tarafında arkalarda bir yer seçmiştim kendime.Herkes birbirlerini tanıdıkları için konuşmaya başlamışlardı.
Ben ise sessizce onları izliyordum.
Zaten fazla izleyememiştim çünkü kıvırcık saçlı, gözlüklü, erkek bir hoca girmişti sınıfa.
Gülümseyerek "iyi dersler" dedi, "oturabilirsiniz."
Herkes oturduğu zaman hoca sınıfı göz süzgecinden geçirmeye başladı.
Bana geldiği zaman duraksadı.
"Sen yeni geldin sanırım."
Hafifçe başımı salladım.
"Ayağa kalkıp kendini tanıtmak istemez misin?" çok samimi bir şekilde söylediği için ayağa kalktım.
"Ben Merisa, İstanbul'dan geldim." dedim daha fazla ne söyleyeceğimi bilemeyerek.
Hoca gülümseyerek eliyle oturmamı işaret etti.
"Sınıfa hoşgeldin Merisa, bende matematik öğretmenin Poyraz."
Bende gülümsedim ve sınıftakiler tatilde neler yaptıklarından bahsetmeye başladılar.
İlk ders olduğu için hoca ders işlemek istemiyordu sanırım, ancak sonraki günlerde hemen başlayacağını söylemişti.
"Artık 8. Sınıfsınız, sizi bir sınav bekliyor. Nasıl hissediyorsunuz?"
Lgs....
Bu yıl TEOG gitmiş, yerine Lgs adlı bir sınav gelmişti ve çok daha zor olacağı söyleniyordu.
Her neyse zaten çalışmayacaktım.
Çünkü çalışıp iyi bir puan elde etsem bile sonra ne olacaktı ki?
Babaannem eve en yakın liseye gönderecekti.
Hatta belki de göndermezdi.Derin bir nefes alarak neşeyle konuşan hocaya baktım.
Zor bir yıl beni bekliyordu.
Baya zor bir yıl..."Hocam zil çalmak üzere." dedi benim önümde oturan, siyah saçlı, kahverengi gözlü bir çocuk.
Hoca gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ TOHUMLARI
Teen FictionHer acı kalbe bir tohum ekilmesiyle büyür. Bazılarını acıları besleyerek ağaç olana kadar kalbimizde taşırız. Bir noktadan sonra ağaç kökünden koparılır ama izi kalır. Merisa'nın zorbalığa uğramasını, yalnızlığını, ailevi sorunlarını okumaya var mıs...