12. Bölüm

50 6 17
                                    

“Bunu bana neden söylemedin?” Umut’la beraber bahçede yürüyorduk ve ona dün yaşanan olayı anlatmıştım.

“Teneffüste anlatırım diye düşünmüştüm, Emre’nin öyle diyeceğin tahmin etmedim.” Sanırım trip yemek üzereydim.

“Tamam, öyle olsun ama bir daha olursa hemen söyleyeceksin.”
Güldüm.
“Anlaşıldı çilli kaptan.”
“Ayrıca ben servise binene kadar ayrılmayacağız. Seni yalnız bırakamam.” Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı.

Birkaç saniye sessiz kaldık.

“Merisa.”

“Efendim.” Biraz duraksadı. “Sana sarılmak istiyorum.”

Yeşil gözlerine baktım. “Sarıl.”

“Ama yanlış anlayabilirler. En son Duru hocaya yakalanmıştık.”

Kulağıma fısıldadı. “Ama çıkışta sarılabilirim, değil mi?”

Yüzümün alev alev yandığını hissettim. “Tabii.”

O gün çok çabuk geçti. Defne hoca o çocukların aileleriyle tek tek görüştü. Hatta din dersinde beni de yanına çağırmıştı ve ailelere olayı bizzat ben anlatmıştım.

Oh, canıma da değsin işte.

Çıkış zili çaldığında bu defa Umut beni beklemişti. Beraber servisin yanına kadar gittik. “Pazartesi görüşürüz.” Gülümsedim.

“Görüşürüz.”

Servise binecekken duraksadı.
Yanıma gelip kollarını bana sardı. “Kendine iyi bak, esmer güzeli.” Daha sonra bir şey dememi beklemeden servise bindi.

Ben ise yüzümde aptal bir gülümsemeyle evin yolunu tuttum.

Binanın önüne geldiğimde duraksadım.

Babaannemin evde olmamasını diledim. Aslında evde olmasa bile mutlaka gelecekti. Yiyeceğim dayak kaçınılmazdı.

Yavaş adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım.

Sakin ol, Merisa. O kadar da acıtmıyor.

Ne yazık ki babaannem evdeydi.
Kapıyı çaldım. Normal olarak babaannem açtı.

“İçeri geç ve odandan çıkma. Bir misafirim gelecek.” dedi sert ses tonuyla.
Hızlı bir şekilde odama geçtim.
Neyse, en azından bu akşam ki dayaktan kurtulmuştum.

Cumartesi sabahı babaannem akşam geleceğini söyleyerek evden çıkmıştı. Bunu bana söylememişti, telefonda konuşurken duymuştum.
Ben de fırsattan yararlanarak annemi arayacaktım.
Telefonu açtığımda şarjının az kaldığını gördüm ama sorun değildi, ne de olsa annemi aramak dışında kullanmıyordum.
Arama tuşuna bastığımda yüzümde bir gülücük oluştuğundan habersizdim.

“Alo, anne?” Birkaç saniye içerisinde karşı taraftan ses geldi.

“Merisa, nasılsın güzelim?” Sesini duymayı nasıl da özlemiştim.
En kısa sürede onu görüp sarılmak istiyordum, yaşadığımız her şey için.

“İyiyim anne, sen nasılsın?”

“Bende iyiyim kızım. Eee nasıl gidiyor okul?” Okul kelimesini duyunca aklıma Umut geldi ve sırıtmaya başladım.

“Çok iyi gidiyor anne. Sana bahsettiğim biri vardı, hatırlıyor musun?”

“Umut’u mu diyorsun?” Ay canım annem unutmamıştı tabii.

“Evet, onunla çok yakınız. Tek arkadaşım o.” Ve de ilk sevdiğim çocuk.

“İyi anlaşmanıza sevindim.”  Aklıma annemle olan önceki konuşmamız geldiğinde kaşlarım çatıldı.

ACININ TOHUMLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin