10. Bölüm

88 6 10
                                    

Evden kaçmamın üzerinden haftalar geçmişti.
Umut dışında kimse evden kaçtığımı bilmiyordu, o da kimseye söylememişti. Ona güvenmekte haklı olduğumu biliyordum. Umut diğerleri gibi değildi...

1. Sınavlar başlamıştı hatta bugün son sınava girecektik. Seçmeli matematik sınavı vardı ve kötü geçeceğini biliyordum. Diğer sınavlarım gibi.

"Günaydın esmer güzeli." Umut'un sesini duyduğumda başımı sıradan kaldırdım. Bugün okula biraz erken gelmiştim.
"Günaydın Umut." Sırasına geçip oturdu ve bana doğru döndü.

"Sınava hazır mısın?" Omuz silktim. "Okulda ne çalıştıysam o. Biliyorsun, evde çalışamıyorum." Babaannem sağ olsun evde iş yapmak dışında bir şey yapamıyordum.
Anlayışla başını salladı.

"Bence bu sınav normal matematik sınavından daha kolay olacak."

"Zor olsa bile yapacağını biliyorum, Umut."
Umut gerçekten çok çalışıyordu. LGS sınavından iyi bir puan almak istediğini biliyordum. Onun başaracağına da çok emindim.

Bana gülümsedikten sonra önüne döndü.

Sınıf yavaştan dolmaya başladığında ben uykulu gözlerle etrafı izliyordum.
Dün hiç uyuyamamıştım. Sol kolum o kadar ağrımıştı ki, tüm gece o ağrı yüzünden ağlamıştım.
Bunun sorumlusu tabii ki babaannemdi.
Yine neye sinirlendiyse hıncını benden çıkarmıştı.

Öğretmenler zili çaldığında Defne hoca sınıfa gelmişti ve derse başlamıştık.
Sınav 3. Ders yapılacağı için Defne hoca 2. Saat çalışabileceğimizi söylemişti.

Dersin sonuna doğru çenesini asla kapamayan Taha konuştu.
"Hocam son 7 dakika kaldı."
Defne hoca gözlerini tahtadan ayırıp Taha'ya baktı. "Saate bakmak yerine tahta da yazanları defterine geçirsen serbest kalırdın Taha."
Taha oflayarak sustu ve tahta da yazanları defterine geçirmeye devam etti.

Defne hocanın gülmemek için kendini tuttuğunu fark ettiğimde istemsizce gülümsedim.
Göz göze geldiğimizde bana göz kırpmıştı ve ben bakışlarımı kaçırarak deftere bakmaya başladım.

"Yazmayı bitirenler toparlanabilir, dediğim gibi 2. Ders sınava çalışabilirsiniz. Zaten diğer sınıflara göre konularda önde gidiyoruz." Defteri çantama koydum ve her zaman yaptığım gibi başımı sıraya yasladım.
Tüm sınavlarım kötü geçmişti, böyle olacağını zaten biliyordum.
Evde asla ders çalışamıyordum. Ayrıca sol koluma dokununca hala acıyordu.

Bazenler kendimi babaannemin yerine koyup anlamaya çalışıyordum. Ama asla anlayamıyordum.
Bana neden hötü davranıyordu?
Neden sanki torunu değilde düşmanıymışım gibi benden nefret ediyordu?
Ne olursa olsun ben onun torunuydum. Bana böyle davranması çok mantıksızdı.

Her empati yaptığımda tek bir sonuca varıyordum, bu kadın ruh hastasıydı. Geçmişte ne yaşadıysa sinirini benden çıkarıyordu. Ona göre annemden alınan bir intikam olduğumu biliyordum.

"Merisa, iyi misin?" Umut'un sesiyle başımı sıradan kaldırdım. "Sadece uykum var." Endişeli gözlerle bana baktığında gülümsedim. "Gerçekten, sadece gece uyuyamadım." 

"Gel bahçeye çıkalım, belki uykun açılır." Başımı tekrardan sıraya kordum. "Sen çık, benim gerçekten çok uykum var." Sol kolumdan tutup çekiştirmeye başladığında acıdan dişlerimi birbirine bastırdım. Hırka giydiğim için morluğu görmemesi çok normaldi ve söylemek istemiyordum. Dertlerimle başını yeterince ağrıtmıştım.
Ayağa kalktım ve istemeyerekte olsa Umut'la beraber yürümeye başladım. 

"Sınava girmeden uykunun açılması gerekiyor." Merdivenleri indiğimiz sırada konuştum. "Zaten hiçbir şey yapamayacağım." Bu acı da olsa bir gerçekti.

ACININ TOHUMLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin