0.0

964 40 100
                                    

"All I know, all I know
Loving you is a losing game"

"Sen şarkıcı olmalıymışsın da son anda menajer olmuşsun." Dedi Tsubasa.

Lila Tsubasa'nın bu dediğine güldü. "Sen yarın oynamak konusunda kararlı mısın gerçekten?" Yüz ifadesi ciddi bir hâl aldı. Onun için gerçekten endişeliydi.

"Evet." Diye yanıtladı Tsubasa. Final maçına kadar gelmeyi başarmışlardı ve yarınki final maçı onlar kadar güçlü olan Toho takımıyla olucaktı. Yani Kojiro Hyuga'nın takımı.

"Omzumdaki bandaja zafer yazar mısın lütfen?" Diye sordu Tsubasa. Lila ise düşüncelere dalmış Sanae'ye baktı.


"Sanae, neden sen yazmıyorsun?" Dedi kalemi kıza uzatarak. "Biraz dalgın gibisin sanki." Lila yüzündeki sırıtışla dedi.

"Lila!" Sanae'nin yanakları kızarmıştı bile. Ama kalemi alarak Tsubasa'nın dediği gibi zafer sözünü yazdı. Tsubasa belli etmese de kendisi de Sanae'den hoşlanıyordu. Lila onun kafasının sadece futbola çalışmadığından emindi.

Doktor bandajlamayı bitirdikten sonra odadan çıktı. Tsubasa da kenara bıraktığı t shirt'ünü eline aldı giyinmek için. O esnada Tsubasa'nın telefonu çalmaya başlamıştı.

"Lila, baksana kimmiş?" Tsubasa dedi. Bir yandan da t shirt'ünü giyinmeye uğraşıyordu.

"Misaki yazıyor." Dedi telefonun ekranını göstererek. Lila Nankatsu'nun ikinci kez şampiyon olduğu zamanlarda başlamıştı menajerliğe. Bu yüzden de ne Wakabayashi'yi ne de Misaki'yi tanımıyor, sadece takımdakilerin ve Sanae'nin anlattığı kadar biliyordu.

"Görüntülü arıyor, açar mısın lütfen?" Tsubasa sordu. Lila açarak Tsubasa'ya doğru getirdi ekranı.

Telefonu Tsubasa'ya verdikten sonra kenara çekildi. Tsubasa, Sanae ve Misaki sohbete başlamışlardı.

"Lila, neden orada duruyorsun? Sen de gel." Demesine rağmen Tsubasa ayaklanarak kendisi gitti Lila'nın yanına.

Lila konuşmaya fırsat bulamadan görüntülü sohbete katılmıştı bile. Misaki Taro boynuna kadar uzanan siyah saçları olan, gri gözlü bir çocuktu. Yüz ifadesi gerçekten çok masum ve de sevimli gözüküyordu.

"Selam." Dedi Lila gülümseyerek. Misaki tatlı bir gülümsemeyle aynı şekilde selam verdi. İkili yüzlerindeki hafif tebessümle ekrana bakıyorlardı. Konuşmak? Hayır, ikisi de sessizdi. Tanışalı bir dakikadan az olmuştu ve ne demeleri gerektiğini bilmiyorlardı. Ve aynı zamanda her ikisi utangaç insanlardı.

Bu kısa sessizlikten sıkılan Tsubasa konuşmaya başladı. "Fransa'da bir takıma girdin mi peki?"

"Hayır. Fransa'da ne kadar süre kalacağıma babam karar veriyor ve bir takıma girerek işini zorlaştırmak istemiyorum."

"Hayırlı evlat." Lila yanlışlıkla sesli konuştu. Ama Misaki pek duymuş gibi değildi ya da duyup duymamış gibi davrandı. Konuşmaları bittikten sonra Tsubasa telefonu kapadı.

"Daha iyi bir tanışma hayal edemezdim." Tsubasa dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Sanae de aynı şekilde gülüyordu.

"Ha-ha çok komik! O kadar çok güldüm ki gülmeyi unuttum." Dedi Lila omuzlarını silkerek. Ne var bu kadar gülecek?

Mucize~Taro MisakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin