"Hadi ama! Üzerinizi değiştirip sahaya gelin dedim siz orada gıybet mi yapıyorsunuz? Kaç saat olmuştur kim bilir." Lila çocukların soyunma odasının kapısına vurarken(yumruklarken) aynı zamanda sesini duyduklarını umut ederek konuşuyordu.
"Haneye tecavüz ediyorlar!" Diye bağıran Soda'nın sesini duydu.
"Hadi!" Eli acıdığı için vurmaktan vazgeçmiş, sadece bağırıyordu.
"Ne var?!" Kapı birden açılınca içerden sinirli bir yüz ifadesiyle İshizaki çıktı. "Sonunda!" Dedi genç kız sanki saatlerden bekliyormuş gibi. Sadece 10 dakika olmuştu.
"5_1 kaybetmişiz bırakta acımızı yaşayalım." Dedi İshizaki adımlarını sahaya doğru yönlendirerek. "Acınızı güce dönüştürün." Dedi Lila arkasından. Çocukların geri kalanı da odadan çıkarak sahaya gidiyorlardı. Lila yüzüne zafer gülümsemesini yerleştirip peşlerinden gitti.
"Ne kadar da güçlüdürler şimdi bunlar." Dedi çocuklardan biri İtalya genç takımına ithafen.
"Kaptanları ve de kalecileri Gino Hernandez. İtalya'nın savunma kralı olarak tanınıyor." Lila, kalede arkadaşlarına taktik veren sarışın italyan kaleciye baktı.
Bunu söylemesinin üzerine çocukların yüz ifadeleri değişmişti. Korku mu, moral bozukluğu mu belli değildi.
Lila inanamayarak genç sporculara doğru döndü.
"Yapmayın çocuklar, toplayın kendinizi. Buraya gelirken karşımıza güçlü takımların çıkacağını bilerek geldik sonuçta değil mi?"
Eliyle saçlarını karıştırdı Matsuyama. "Biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk doğrusu."
"Ne bekliyordunuz peki? Topun icadından habersiz oyuncular mı?"
Yanlarına gelen Wakabayshi ve Tsubasa'yla konuşmaları yarım kalmıştı çocukların.
"Bu günden itibaren Japonya takımında oynayacağım. Hadi artık antremana başlayalım arkadaşlar." Dedi Genzo.
Çocuklar bu haberden pek memnun olmuş gibi görünmüyorlardı. Onları kim suçlayabilir ki?
"Ne dedin sen?!" Wakashimazu sinirlendi. Kaledeki yerini kaybetmek istemiyordu karateci kaleci.
"Koç nerede?" Diye sordu Wakabayashi. "Şu anda İtalya takımının koçuyla maç hakkında konuşuyor." Diye cevapladı yanında duran Lila.
"Pekâla, o halde sen söyle Misugi. Tsubasa neden oynamıyor?"
"Bu koçun kararı." Dedi ileri çıkan Hyuga.
"Her maçı Tsubasa'ya bağlı olarak oynayamayız." Matsuyama dedi.
"Sen neden bahsediyorsun Matsuyama?!" Genzo. "Onların son maçını seyrettiniz, onlar da sizinkini seyretmişlerdir. Sizi artık çok iyi tanıyorlar!"
"Onlar şimdi bize mi gülüyorlar yani?" İshizaki onlara gülerek bakan İtalya takımına baktı. Grunwald karşısındaki yenilgiden sonra takımlar onları kolay rakip olarak görüyorlardı artık. Bu gerçekten moral bozucu bir durumdu.
"Yine kaybetmek istemiyorum." Aralarında en küçük olan Sawada dedi. Lila bir abla edasıyla saçlarını karıştırdı çocuğun. "Korkaklar gibi davranmaktan vazgeçin artık! Daha hazırlık maçı öncesi böyleyseniz Japonya'ya geri dönelim daha iyi." Takımın kaybettiği motivasyonlarını geri kazanmaları için elinden geleni yapıyordu Lila.
"Misugi, Lila." Mikami'nin seslenmesiyle ikilisi adamın yanına gittiler.
"Bir meselemiz var." Mikami durumu anlatmaya başladı. Açıkcası cansıcıkı bir durum vardı. İtalyanlar genç takımla maç yapmayı kabul etmemişlerdi.
"Arkadaşlar, toplanın." Dedi Misugi takıma seslenerek.
"Ne oluyor?" Diye sordu Tsubasa.
"Otele geri dönüyoruz." Mikami konuştu. "İtalya genç takımı hazırlık maçını iptal etmiş. Çünkü bizimle maç yapmanın anlamsız olduğunu düşünüyorlar." Lila istemeye istemeye dedi. Grunwald karşısındaki 5_1 yenilgiden sonra şimdi de bu olay. Hepsi üst üste geliyordu sanki.
Bu olay genç futbolcuları sinirlendirmişti ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Ama bir istisna hariç. Tsubasa Ozora!
Yerdeki toplardan birini alarak sahaya çıktı genç Ozora.
"Bizimle dalga geçemezsiniz! Diyerek topla birlikte kaleye doğru ilerlemeye başladı.
İtalya takımının en iyi forveti Conti onu durdurmak için ileri çıktı. Kolay olacağını sanıyordu italyan çocuk. Ama karşısındakinin kim olduğunu bilmiyordu.
"Göster onlara Tsubasa!" Lila tezahurata başlamıştı anında.
Conti ve diğer oyuncuları bir biri ardına geçerek kaleye yaklaşan Ozora'yı kimse durduramıyordu. Kanatların arkandayken hiç bir dağ yoluna çıkamaz. Bu Tsubasa'nın en sevdiği şarkı sözüydü.
İtalya'nın savunma kralıyla karşı karşıya kalan Tsubasa beklemeden aşırtma şutunu çekti ve top ağlarla buluştu.
"EVEEEET!" Lila sesinin çıktığı kadar bağırdı sevinçli şekilde. İtalyanlar hâlâ olayın etkisindeydiler.
Lila koşarak Tsubasa'nın yanına geldi hızla. Arkadaşına sarılıp saçlarını karıştırdı. "Kanatların arkandayken hiç bir dağ yoluna çıkamaz~" dedi şarkı söylercesine konuşarak. Hernande'ze bakıp "noldu leeeen?" Dememek için kendini zor tutuyordu Lila.
"Tsubasa Ozora demek." Diye mırıldı sarışın kaleci. "Seni unutmayacağım." Kaptanları Hernandez'le takımı toparlanıp sahadan çıktılar.
Takımın diğer oyuncuları da Tsubasa'nın yanına gelmişlerdi. Çocukıar resmen tekrar canlanmışlardı. Aradıkları motivasyon tam olarak böyle bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize~Taro Misaki
RomanceKaptan Tsubasa hikayesidir. ° ° ° Nankatsu'nun iki seneyi aşkındır menajerliği ile uğraşan genç Lila, Tatsuo Mikami'nin kararı ile Gençler Takımının da menajeri olur ve futbol merakıyla ilgili farklı bir yol aralanır. Aynı zamanda zamanla onun için...