"Hadi, suları otelde unutmuş olamam ama!" Lila bir kez daha eşyalarını kontrol etti. Ya otele dönecek ya da tekrar markete gidecekti. Çocuklar antremandan sonra çölden çıkmış gibi su diye ortalığı yıkıyorlardı.
"Eşyalarımı iki kez kontrol ediyorum diye dalga geçmiştiniz." Diyerek güldü Misugi. E haklıydı da.
"Yine haklısın Misugi..."
"Mesele nedir?" Yanlarına gelen Misaki sordu.
"Diğerleri hâlâ formalarını mı giyiniyorlar?"
"Evet. "Kapıyı yumruklarsa daha geç çıkarız." Dediler."
"Şu an kızacak zamanım yok. Su almak için markete gidiyorum, antremana kadar yetişirim merak etmeyin." Daha küçük olan çantasını takarak yedek kulübesinden çıktı.
"Ben de geliyim." Diyerek ileri çıktı Misaki.
"Tamam! Ehm, yani madem istiyorsun gel."
"Ship..." Sahadan ayrılan ikilinin gidişini izleyen Misugi dedi.
İkili markete girdiğinde, Misaki kırmızı renklerindeki market sepetlerinden birini aldı ve içeceklerin olduğu reyona doğru ilerlediler.
"Raikawa? Gerçekten sensin." Ah, hayır! Lila sesin sahibini tanımakta zorlanmadı. Eski okulundayken ona sataşan ve sürekli kavga ettiği eski sınıf arkadaşıydı. Onunla kesinlikle konuşmak istemiyordu.
"Evet." Dedi kafasını çevirerek.
"Temelli mi döndün peki?"
"Hayır. Japonya genç takımının menajerliğini yapıyorum. Sadece turnuva için geldim." Hadi git artık!
Çocuk kahkaha atmaya başladı. "Komik bir şey dediğimi sanmıyorum." Lila kaşlarını çatarak konuştu.
"Diğer takımlardan haberin var mı senin?!"
"Rakiplerimizden haberdarız." Diyerek sessizliğini bozdu Misaki.
"O zaman burada mücadele etmenizin sadece zaman kaybı olduğunu bilmeniz gerekirdi. Boşa uğraşmayın ilk maçta kaybedersiniz siz." Ne?!
"Sözlerine dikkat etsene sen!" Lila çıkıştı. Bu çocuk hatırladığından daha sinir bozucuydu. Sesi istemsiz yükselmişti.
"Hah, ne dedim ki ben şimdi?" Sinir bozucu şekilde gülmeye devam ediyordu.
"Pislik!"
Misaki bir iki adım ileri çıkarak oğlanın önünde durdu. "İnsanlara sataşman doğru değil. Bence bunu yapmaktan vazgeçmelisin çünkü karşına benim kadar sakin biri çıkmayabilir."
"Sakin mi? Bence pısırığın teki desen daha doğru olur."
"Senin lafınla bir şey olmayacağımı ikimiz de biliyoruz. Hah, takımımız hakkında dediklerine gelicek olursam bence bu kadar emin konuşmamalısın. Maçın son düdüğü çalınana kadar kimin kazanacağını bilemeyiz."
"Offf, çok ama boş konuşuyorsun. Zayıfsınız işte."
"Zayıf...peki sana bir soru sormak istiyorum. Japon genç takımının Almanya'daki son hazırlık maçını izledin mi?"
"Hayır. Neden izleyeyim ki? Rotburg en iyi takımlardan biri. Onlara karşı siz. Pff vakitlerini boşa harcamışlar."
"Tahmin etmiştim." Misaki'nin yüzüne hafif bir gülümseme geldi. "Çünkü izlemiş olsaydın genç takımın Rotburg'u 3_0 yendiğini bilir, ve bu şekilde kesin konuşmazdın."
"3_0 mı?!" Çocuğun gözlerini kocaman açıldı.
"Aynen. Herneyse, sen insanlara sataşmayı bırak. Bu hiç hoş değil." Misaki, takımdakilerin sayına göre aldığı suları sepete doldurmaya devam ederken çocuk söylenerek uzaklaştı yanlarından.
"Sen harikasın." Lila az önceki konuşmaların etkisindeydi hâlâ. "Yani çok sakinsin. Senin yerinde diğerlerinden biri olsa onu pataklardı kesin."
"Pataklamayı ben de biliyorum. Ama sonrasında ya o da beni pataklamaya çalışsa ya da ona zarar verdiğim için şikayet etse? Gördüğün gibi sakince konuşarak hall edilebiliyor. Şiddet bir çözüm değildir Lila." Misaki ağırlaşan sepeti alarak kasaya doğru gitti.
"Senin gibi birini görmedim Taro." Lila hayran hayran oğlanı izledi. Dediği gibi harika biriydi. Onunla evlenicek olan kız çok şanslı.
Poşetleri alarak marketten çıktılar ve sahaya doğru yürümeye başladılar. Geldikleri market sahanın yakınında yerleştiği için varmaları kısa sürmüştü.
Tam zamanında gelmişlerdi ki takım daha yeni sahaya çıkıyorlardı. Bıraksanız hiç sıkılmadan sohbet ederlerdi.
"Hadi şut çalışmasıyla başlayalım." Misugi'nin çıkardığı toplardan birini aldı.
"Ben başlıyorum." Nitta hemen ileri çıktı.
"Tamam." Topu Nitta'ya doğru pasladı(paslamaya çalıştı.) Menajerim ben futbolcu değilim.
Nitta'nın hızlı şahin vuruşunu Wakashimazu yumruklayarak engelledi.
"Çok iyiydin Wakashimazu."
"Schneider'ın şutlarını böyle kurtaramazsın. Daha erken hareket etmen gerek." Wakabayashi kendisi kaleye geçti bu sefer. "Bana neler yapabileceğinizi gösterin."
"Duydunuz! Ona neler yapabileceğinizi gösterin." Diyerek topu ikinci kez Nitta'ya gönderdi. Bu sefer daha iyi olmuştu.
Wakabayashi yine şaşırtmayıp şutları yakaladı.
"Muhteşem." Diye mırıldandı Tsubasa.
"Almanya'da üç yıl boyunca profesyonel bir takımda oynamış sonuçta. Bu kadar iyi olması normal." Misaki dedi.
"Sıra ben de." Kojiro başarırdı belki.
"Beni dinleyin, ikili qruplar hâlinde paslaşmalara çalışın." Mikami'nin konuşması araya reklam gibi girmiş ve karşılaşma da yarım kalmıştı. En heyecanlı yerinde hem de!
Wakabayashi antreman boyunca oyuncuları azarlayıp durmuştu ve en sonunda Hyuga daha fazla sinirlerine hakim olamayıp üzerine yürüdü.
"Dur Hyuga!" Matsuyama ikisini ayırmaya çalıştı. "Sözlerine dikkat et Wakabayashi."
"Ben her zaman doğruyu söylüyorum." Diyerek omuz silkti. Pek umrunda değildi anlaşılan.
Antreman sonlandıktan sonra çocuklar soyunma odasına gittiler.
"İnsanlar çabuk değişebiliyorlar." Dolabından çıkardığı beyaz t shirt'ü üzerine giymeye çalışan İshizaki dedi.
"Hah?" Bakışlar İshizaki'ye doğru gitti.
"Wakabayashi'den bahsediyorum işte."
"Davranışlarını hiç beğenmiyorum!" Kazuo dedi. "Ben de artık katlanamıyorum!" Nitta da destekledi. Bu ikili bu gün azar işitenlerdendi.
"Japonya'dayken böyle değildi." İshizaki dedi.
"Eminim eskiden de böyleydi ama biz farkedememiştik. Profesyonel takımda oynadığı için poposu kalkmış." Duvara yaslanan Takasugi dedi.
"En azından maçlarda çok iyi bir kaleciye sahip olacağız." Soda fena pot kırdı. Hemen yanında duran Wakashimazu dolabının kapısını sert şekilde kapatarak odadaki çocuklara baktı.
"Şöyle ki, koç Mikami onun uzun süre koçu oldu. Eminim onu maçlarda oynatıcaktır." İstemeye istemeye dedi Soda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize~Taro Misaki
RomanceKaptan Tsubasa hikayesidir. ° ° ° Nankatsu'nun iki seneyi aşkındır menajerliği ile uğraşan genç Lila, Tatsuo Mikami'nin kararı ile Gençler Takımının da menajeri olur ve futbol merakıyla ilgili farklı bir yol aralanır. Aynı zamanda zamanla onun için...