Herkese Merhaba..
Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum, biliyorsunuz ki alinin en yakın arkadaşı'nı oynayan karakterin adı sevcandı ama isteyerek koyduğum bir isim değildi. o yüzden değiştirme kararı aldım, adı berfan, kafanızda soru işaretleri olmasın diye yazmak istedim.
Oy verip, bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Desteğinize ihtiyacım var.
İyi okumalar.
◇
Bir kitap alıntısı okumuştum daha önce, çaresizliğin baş gösterdiği, umutların tükenip bittiği, hiçliğin başladığı anlarda çok iyi gelmişti dönüm noktası gibi birşey olmuştu.
O söz şöyleydi."Varlığımı duymuyorum artık. İnsanın artık kendi varlığını duymaması, cenette olmak adeta." Demişti [ kayıpların dışında ]
Sözün benim için içerdiği anlamın büyüklüğünü tahmin dahi edemezsiniz. Önce çaresizliğim geçmişti sonra umutlarım tükendiği yerden yeniden doğmuş, hiçliklerimse hiç başlamadan bitmişti.
Varlığımı düşünmezsem her şey yolunda giderdi, varlığımı unutursam acıları mı da unuturdum, cennette olurdum.
Sizin hiç içinizdeki acıyı kelimelere dökemediğiniz oldu mu? Kalbiniz yeter diye bağırırken, diliniz iyiyim bir şey yok dedi mi? Ya da gözleriniz ağlamak için yalvarırken, ciğeriniz nefessizlikten dolup taşarken gülümsediniz mi?
Benim çok oldu...~
Simay odamdan gideli saatler olmuştu ama bir türlü uyuyamıyordum , ne düşüneceğimi ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Bu evde simaydan başkası yardım edemezdi bana, gerçi simayın edip etmeyeceğini de bilmiyordum kısa sürede ancak bunu planlayabilmiştim, aklıma başka birşey gelmemişti.
Gözlerimin yanması yetmiyormuş gibi başım da ağrımaya başlamıştı.
Koltuktan kalktım madem uyuyamıyordum bende bahçede güneşin doğuşunu izlerdim. Kenardaki ince şalı alıp aşağı inmek için kapıyı yavaşça açtım, bu saatte kimsenin uyanıp huzurumu bozmasını istemiyordum.Açtığım kapıdan çıkıp kapıyı kapattım. Derin bir nefes alıp merdivenlere doğru yürüdüm.
"Hayıırr.., yapma hayır.." durdum. Bu ses te nereden geliyordu, yanında durduğum odadan geliyordu bu oda kimindi ve bu inleme sesi kimindi?
Bir kızdı evet kız sesiydi.
" Yalvarırım dokunma.." tanıdıktı bu cümleler. Bu bağırış, bu çaresizlik...Hiç durmadan kapının koluna uzanıp kapıyı açtım, azraydı bu yatağında yatmış bir sağa bir sola dönüp çırpınıyordu, kabus görüyor olmalıydı, gidip uyandırsamıydım. Soruyor musun birde peng?
Kapıyı tamamen açıp içeri girdim, hızlı adımlarla yatağa yaklaşıp aranın omzuna dokundum ama uyanmadı, elimdeki şalı yatağın üzerine koydum.
Çok kötü bir kabus görüyor olmalıydı kan, ter içinde kalmıştı." Abi neredesin, yetiş.." nefesim kesilmişti sanki, ruh gibi başında durmuş azrayı izliyordum, ne görüyor olabilir di? Azra hakkında bilmediğim çok şey vardı. Bilmeme gerek varmıydı onuda bilmiyorum. Kendine gel peng.
İki elimle azranın omuzlarını tutup sarstım, gözlerini açıp üzerime saldırması bir oldu, tırnakları yüzümü çizerken neye uğradığımı şaşırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLLAGE +18
General Fiction"Bu koku," dedi iyice dibime girip. Burnunu boynuma bastırırken. "Dünya üzerinde müptelası olduğum, tek koku." Dedi derin nefesler alırken. "Demir,yapma" Dedim kendimden uzaklaşırtmaya çalışırken. Ama bir adım bile kıpırdamamıştı. "Sana yemin ederim...