1.Bölüm "Ben bu ayakları yemem!"

12.7K 427 155
                                    

Bu hikâyedeki tüm karakterler ve senaryo hayal ürünüdür. Sadece eğlenmek ve eğlendirmek amaçlı yazılacaktır. Hiçbir kurum veya kuruluş olduğu gibi yansıtılmayacaktır.

İYİ OKUMALAR 🤍

SÖZDE DOĞUM GÜNÜ ÇOCUĞU TİMUÇİN 🙄

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SÖZDE DOĞUM GÜNÜ ÇOCUĞU TİMUÇİN 🙄

              "Ah! Dikkat eder misiniz lütfen!" Elimdeki içecekleri dökmemeye gayret ederek kalabalıktan sıyrılıyorken bir yandan da üzerimdeki elbisenin açılmaması için gayret ediyordum. koyu gözlerimi hızla etrafta gezdirdiğimde insanlar yarın olmayacakmışçasına eğleniyor, birbirlerine sarılarak dans ediyorlardı. Bu tarz kalabalıklardan oldum olası hoşlanmasam da Timuçin için son bir yıldır ara ara da olsa maruz kalıyordum.

            Havuzun kenarından sekerek yürürken parmak uçlarıma basarak ayakkabımın ince topuklarını havaya kaldırdım. Kenarlardaki ıslaklıklardan dolayı kayıp düşmem bana birkaç dolara mal olabilirdi!

            "Kenara çekil!" Beklenmedik gelen sert bir kıç darbesiyle havuza doğru savrulurken tatlı tatlı hayıflandım "oldukça geç bir uyarı!"

            Neredeyse havuzun dibinden bile net bir şekilde duyabildiğim kahkahalar yukarı çıktıkça kulaklarımı patlatıyordu.

            Geriye doğru kulaç atarak yüzeye çıkmaya çalışıyor, derin soluklar alıp vererek kendimi boğulmaktan kurtarmaya gayret ediyordum.

            "Polen!"

            "Ah!" Suratımda aptal bir tebessüm oluşunca boş bardaklardan birini havaya doğru kaldırarak soluk soluğa bağırdım "Nice yaşlara şekerim!"

            Kavisli kaşları çatıldı ve etrafa garip bir bakış attı. Nedense onu utandırdığımı hissediyordum. Suratımda tekrardan bir tebessüm oluştu ve bardakları düşürmemeye gayret ederek merdivenlere yüzüp havuzdan çıktım.

            "Polen nasıl da bizi eğlendiriyorsun!" Ezgi ve arkadaşları bedenime yapışan ıslak elbiseye bakarak gülüyordu. Dalga geçmelerini umursamadan ilerlediğimde oldukça uzun bir boya ve bedene sahip olan Korkut'la karşılaştım. Her zamanki gibi kızgın gözüküyordu. Tatlı bir tebessümle gülümseyip omuzlarımı yükseltip geri indirdiğimde tişörtünü çıkartıp üzerime attı.

            "Giy şunu aptal."

            Tekrardan gülümsedim ve ıslak saçlarımı elimin tersiyle yüzümün önünden çekerek "teşekkür ederim." Dedim. Sanki hiçbir yerim ıslanmamış, makyajım bozulmamış da her şey doğal akışındaymışım gibi davranıyordum.

            "Ah, şu bardakları tutar mısın?" Eline tutuşturduğumda gözlerini devirmişti. İki cam bardağı sanki altındanmış gibi korumaya devam etmemeydi bu göz devirişi ancak ben böyleydim.

Vitrin SüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin