(Medya çok tatlııı- Neyse, uzun bir aradan sonra geri döndüm. Şükür sınavlar ve LGS bitti.)
~08:03~
"Klaus yorulduğu için Anya'nın yanından ayrılarak öne geldi ve Nicolas'ın koluna girdi. Nicolas ilk başta kolunu çekecek gibi olduysa da bir anlığına dondu ve bunu yapmak istemesinin nedenini düşünerek bu aptal fikirden vazgeçti. Klaus ise yanında sessizce yürümeyi sürdürdü. Uzun süren sessizlik Nicooas'ın sinirini bozmuş olacak ki konvoyu durdurdu. "
Nicolas; Hava karardıktan sonra yürümek mantıklı değil. Ve hava tamamen kararmadan yakacak bir şeyler bulmalıyız.
"Sessizlik sürünce Nicolas ana yoldan (Ana yok dediğim şeyi de umarım tankların falan geçtiği yer sanmıyorsunuzdur. Dediğim şey ormanın içindeki toprak bir yol.) saptı ve ormanın içine girdi. Açıklık bir alana gelince ise durdu ve arkasını dönerek herkesin gelmesini bekledi. Gözü arkasında konuşan Anya ise Klaus'a kayınca Stepan'ın yanına geldiğini fark etmemişti bile. "
Stepan; Bence artık şu kadını izlemeyi kesmelisin. Fazla belli ediyorsun, seni sapık sanacak.
Nicolas; Ne? Ne kadını? Neyi belli ediyorum?
"Stepan bir süre boş boş Nicolas'a baktı ve konuştu. "
Stepan; Anya'yı, Nicolas. Anya'yı.. İzlediğini fazla belli ediyorsun.
Nicolas; Ben onu izlemiyorum?
Stepan; ... O Almanı mı dikizliyorsun? (Şimdi gülmeyin, bu kelimenin İngilizcesi bile var. Yani saçma bir kelime değil. ) Eğer gerçek buysa Nicolas, bu daha büyük bir sorun.
"Stepan gülerek bir elini Nicolas'ın omzuna koydu ama Nicolas'ın ciddiyetle kendisine baktığını fark edince elini geri çekti ve gülmeyi kesti. "
Stepan; Her neyse, neden yakacak bir şey bulmaya gitmiyoruz, ne de olsa buraya bunun için gelmiştik değil mi?
Nicolas; ...
Stepan; Hey, Nicolas. Yakacak diyorum. Ateş için..
Nicolas; Tamam tamam.
"Nicolas, Serafim'e bakmadan yanından ayrıldıktan ve deminden beri izlediği Anya ile Klaus'un yanına giderek aralarına katıldı. Uzaktan onları izleyen Serafim ise bir süre sonra Klaus ile Anya'nın oradan ayrılıp ormanın derinlerine ilerlediğini, vevNicopas'ın ise kendisine doğru geldiğini görerek kollarını kavuşturdu. "
Serafim; Ne oluyor Nicolas?
Nicolas; Onları yakacak bir şey bulmaları için ormana gönderdim.
Serafim; NE!?
Nicolas; Her, sakin ol, çok uzaklaşmazlar.
"Serafim bu çok rahatlatıcı gibi görünen cümleyi görmezden gelerek Nicolas'a sistemle çıkıştı. "
Serafim; Nasıl olur da Anya'yı o adamla beraber yollarsın?!
Nicolas; Hey, onun hiçbir işe uaramadığını söyleyen sen değil miydin? İşte sorunu çözdüm.
Serafim; Ama böyle değil..
Nicolas; Merak etme, Anya'nın bir silahı var. Bir şey olmaz.
Serafim; Umarım..
"Stepan, son kez Nicolas'ın süzdükten sonra arkasını dönerek oradan uzaklaştı. Klaus ise Anya ile beraber ortalıktaki dal ve yakılabilecek şeyleri topluyordu. Aniden Klaus duyduğu bir sesle başını kaldırdı ve elindeki dalları yere bırakarak bir ağacın arkasına geçti. Ağacın arkasından karşıya bakınca ise iki adamın birbiriyle konuştuklarını gördü. Onların söylediklerini az çok duyabiliyorsan ve anlayabiliyorlardı çünkü Almanca konuşuyorlardı. Klaus biraz daha dikkatli bakınca onların üniformalı birer asker olduklarını gördü ve kafasını tekrar ağacın arkasına sokarak hâlâ yakacak toplayan Anya'ya döndü ve elleriyle Anya'yı yanına çağırdı. Anya ise endişelendi olacak ki ses çıkartmadan Klaus'un yanına geldi ve ağacın arkasında, Klaus'un gösterdiği yere, bakınca yüzü bembeyaz kesildi. "