{Bu bölümü BosBaklava21 adlı kişiye adıyorum, umarım sever. }
(Beni çok özlediniz dimi, geldim ama. Aklımda yeni fikirler belirdi ve bu kitaptan sonra bunun devam kitabını yazacağım {inşallah}, neyse başlayalım)
~01:52~
"Klaus her ne kadar çekinmese de Nicolas'ın bu hali kendisini tedirgin etmiyor değildi. Bunun nedeni ise Nicolas'ın kendisine sinirli olduğunu düşünmesiydi. Nicolas ise Klaus'un aksine tüm suçu kendinde bulduğu için kendisine kızıyordu (Of be 10/10 ilişki) Ama bunları düşünmenin sadece kendisini yıprattığını biliyordu. Bu nedenle bundan böyle bu konuyu düşünmeyi bırakmaya karar vermişti. Bunun ne kadar iyi bir fikir olduğunu ise zaman göstereceği için geriye sadece beklemek kalıyordu. Yapabileceği başka bir şey yoktu çünkü üzülecek zamanı bile yoktu. İşte tam o sırada aklına Klaus geldi ve hemen arkasını dönerek kollarını kavuşturmuş bir şekilde yere bakarak kendisini takip eden Klaus'un gördü ve adamı elinden tutup durdurdu. Daha sonra birazcık mola vermenin iyi bir fikir olduğunu düşündü ve gittikleri çamurlu yolun kenarında giderek çimenlerin üzerine oturdu. Bunu yapınca Klaus da doğal olarak yanına oturmuş oldu. Klaus her ne kadar kendini bırakması için Nicolas'a imalı imalı baksada Nicolas pek oralı değildi ve Klaus'u fark etmedi. Aslında bunda pek bir sorun yoktu ama etraftaki ölüm sessizliğinin bu durumla birleştiği zaman kendisine pek iyi gelmediği aşikârdı. Kabul edebilirdi ki Nicolas son zamanlarda onu fazlasıyla geriyordu. Halbuki adamın kendisine hiçbir zararı dokunmaştı (Kendi kafanda mal mal şeyler uyduruyorsun amk) Daha sonrasında Nicolas'ı boşvererek elini tutmasına izin verdi ve o da onun elini tuttu. Nicolas'a baktığı zaman ise adamın arkasındaki ağaca yaslanıp gözlerini yummuş olduğunu gördü ve kendisi de sessizce oturmaya devam etti. Artık her ne kadar bundan rahatsızlık duymasa da Nicolas'ın başparmağı ile elini okşa maya başlayınca vücudundaki tüm tüyler diken diken oldu ve hışımla Nicolas'a döndü ama adam farkında değilmiş gibi arkasına yaslanmış duruyordu. Klaus her ne kadar elini çekmek istese de bunu yapmadı ama yine de bu işten pek memnun olduğu söylenemezdi. Bu olmaması gerek bir tuhaflıktaydı ve değişik hissettiriyordu ama bunların hepsine rağmen elini orada tuttu. Adamın tüm bu olanlar için üzüldüğünüz gayet iyi farkındaydı ve en azından bir parça anlayış gösterebileceğini düşünüyordu. Bu nedenle o da arkasına yaslanarak başını Nicolas'ın omzuna koydu ve dümdüz bir şekilde ileriye bakmaya başladı lakin Klaus'un bu hareketi Nicolas'ın kendi düşüncelerinin arasından sırılmasına neden oldu. Nicolas, omzuna yaşlanan adama baktığında kalkmak yerine biraz daha öyle durmayı tercih etti ve öyle de yaparak beş dakikaya yakın bir süre boyunca orada o şekilde durdu. Daha sonra Klaus'a döndü ve adam kendisine bakınca ilk başta garip bir şekilde gülümsedi ama gülümsemesi çok kısa bir süre sonra samimi ve içten bir hal aldı. "
Nicolas; Pekâla, hadi devam edelim. (Sanki anlıyor amk)
~07:32~ (Bi yorum yaparsın herhalde)
"Nicolas her ne kadar dışarıda sabahlamamaları gerektiğini bilse de kesinlikle tekrar kapalı bir alana girmek istemiyordu, o nedenle ormanın içinde peşinde Klaus ile dört dönüyordu. Klaus her ne kadar ne yaptıklarını sormak istese de sormamasının daha iyi olduğuna karar vererek susmayı tercih etti. Nicolas ise en sonunda etrafı çalılar ile çevrilidir olan bir yere giderek yere oturdu ve Klaus da gelip yanına oturduğu zaman çantasına uzanarak iç çekti. "
~1 Ay sonra~
"Nicolas elindeki haritayı katlanarak önlerinde ulaşmaları gereken yere baktı. Ufak aksilikler(ne olduğunu sormayın) olmasına rağmen hedeflenen yere buraya ulaşmayı başarmıştılar. Önlerinde tahminen ysrım günlük yolları kalmıştı. (Şimdi siz bu ikisinin Çekoslovakya'nın doğusunda okduklarını düşünün. O nedenle uzun sürdü. Şimdi ordaki güvenli bölgeye gidip hop Rusya'ya.) Bu nedenle Nicolas geç elemek için kapalı bir alana iytiyacları olduğunu biliyordu. O nedenle isteksizce etrafta dolanıp etrafına bakınıyordu. En sonunda pek istediği gibi olmasa da bir yer buldu ve kapısını zorlayarak açtı(kırdı) . Daha sonra yanındaki adamı da peşinden sürükleyerek içeri soktu. (Evet çünkü Klaus'un beyni yok bilmiyor içeri girmeyi) Daha sonra kapıyı kırdığı için önüne etrafta bulabildiğim eşyalardan yığdı ve etraftaki odalara baktı. En sonunda yatak odasına girdi ve Klaus da içeri girince kapıyı kilitledi. Çantasını ve ceketini de bir tarafa koyunca yatakta oturan Klaus'un tarafına döndü. Şimdi onu tanınmayacak bir kılığa sokması gerekiyordu ama bunu yapmayı ne elindeki fondoten, ne de adamın uzamış saç ve sakalları sağlayabilirdi. Belki üzerindekileri değişirse daha iyi olabilir diye odadaki dolaba baktı ama dolapta kadın giysileri nden başka bir şey olmadığını görünce biraz duraksadı ve iç çekti. Daha sonra ise dolabı kapatarak Klaus'a döndüğü zaman umutsuzca yatağa oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. Klaus ise yanında oturmuş sessizce adama bakıyordu. (Klaus şükret başrolsün amk, yoksa ölmüştün) En sonunda yatağın köşesindeki duvara yaslandı ve gözlerini kapattı. Nicolas ise ancak yarım saat sonra kendine geldiğinde Klaus'un fark etti. "
Nicolas; Hey..
"Klaus, Nicolas'ın kendisine seslendiğini duyar duymaz gözlerini açıp dikleşti ve Nicolas'a baktı. Nicolas ise Klaus'un bu denli tedirgin hareketlerinden rahatsız olmuş olsa da bunların nedenini kendisine bağladığı için bir şey dıyecek cesareti kendinde bulanamdı ve adama yatmasını işaret etti ve kendisi de yatıp üzerini örttü. Klaus da birkaç dakika boyunca Nicolas'a baktıktan sonra o da yatağın içine girdi ve Nicolas'a dönük olmasına rağmen ona bakmadı. Nicolas bu nedenle yavaşça adama yaklaşıp elini beline doladı ve sarıldı. Klaus ise bunun üzerine sarılmak yerine kaskatı durmayı tercih etti ve inatla yanındaki adamın yüzüne bakmayı reddetti. Nicolas bunu görünce bozuldu ve adamın kafasını göğsüne yaslayarak iki eli ile sarıldı. Değişen bir şey olmayınca da adamın saçlarını okşamaya başladı ama bunu yapınca adamın daha da stres yaptığını fark etti ve bunu yapmayı bıraktı ama fısıldayarak Klaus'a şunları söyledi;"
Nicolas; Seni ürküttüysem gerçekten özür dilerim...
"Klaus özür dilerim kısmı dışında hiçbir yeri anlamamasına rağmen derin bir nefes aldı ve kemiklerini gevşetti. Özür dilemesi hoşuna gitmiş ve bununla beraber kendisini rahatlatmıştı. O nedenle uykusu olduğu ve bu konunun kapanmasını istediği için Nicolas'a karşılık verip sorun olmadığını anlatmaya çalıştı çünkü kelimelerle anlayabileceği hiçbir şey yoktu. Tam anlamıyla Nicolas'a yaslandığı zaman ise adamın kafasını başının üstünde hissederek hafifçe irkildi. Göz ucuyla baktığı zaman ise yüzünün kendi saçlarına gömülü olduğunu gördü ama pek umursamadı ve üstünü iyice örterek gözlerini kapattı. "
~07:32~ (Bi yorum bacımsu)
"Klaus, uyandığı zaman yanında ve etrafında kimsenin olmadığını görünce kalkıp Nicolas'ın önceki gün eşyalarını koyduğu yere baktı ve eşyalarını orada olmadığını görünce hızlıca odadan çıkarak koridorda ki diğer odalara baktı. Hiçbir yerde Nicolas'ı bulamayınca ise koridor duvarına yaslandı ve kısa süre sonra yere çökerek etrafına bakmaya başladı. (Zavallı adam terk edildi) Bir süre sonra oturduğu yerden kalkıp dış kapıya doğru yöneldi. Nicolas'ın, dün gece kapıya yığdığı eşyaların da kaldırılmış olduğunu görünce adamın dışarı çıktığından emin oldu ve o da dışarı çıktı. Biraz etrafta dolaştıktan sonra Nicolas'ı bir ağacın altında otururken buldu ve derin bir nefes aldı. Nicolas kendisini görmediği için geri dönüp dönmemektir arasında karar vermeye çalışırken Nicolas arkasını döndü ve Klaus'un seçim yapmaktan kurtardı. Nicolas, kendisini yanına çağırdığında ise biraz tereddüt etti ama daha sonra adamın yanına gidip yere oturdu. Klaus her ne kadar Nicolas'ın kendisine bir şey söyleyeceğini düşünmüş olsa da adam hiçbir şey demedi biraz Klaus'a baktıktan sonra saçlarını karıştırıp ayağa kalkarak tekrar eve girdi. Klaus ise biraz tuhaf olarak Nicolas'ın arkasından baktı ve daha sonra iç çekerek peşinden gitti. "
(Evet yaşıyorum, 3727372 yıl sonra yeni bölüm attım ama fena olmadı bence. Herneyse artık seneye yeni bölüm anca atarım (!) MDMSDMDMSMDMS. Şaka bir yana, hoşçakalın <33. 1168 kelime aşkolar)