( Of beee, bilmem kaç yıl sonra bu saçma kitaba yb atıyorum- ehehe- neyse başlayalım bare, yorum yaparsanız sevinirim)
~12:43~
"Nicolas uyandığı andan beri yürümeyi kesmeyerek gitmeleri gereken bölgeye varmalarını sağlamış ve şimdi oradaki insanlarla konuşmaya çalışıyordu. Klaus ise giydiği hırkanın kapşonunu kapatmış bir şekilde Nicolas'ın yanında dikiliyor ve çok fazla göze çarpmamaya çalışarak yapmaya çalıştığı şeyin işe yaradığını umuyor ve aynı zamanda da karşısındaki adamların konuşmasını dinliyordu ama karşılarındaki adamın farklı bir ağız kullanması yüzünden adamın Rusçasını anlayamıyordu. En sonunda Nicolas tartışmayı bitirip adama baktı ve ve Klaus, Nicolas aniden yürümeye başlayınca peşinden gitmeye başladı. Bir süre sonra etraflarında birkaç adamla beraber yürüdükten sonra kollarıı kavuşturdu ve yürümeye devam etti. Nicolas' a bakınca ise adamın son derece ciddi bir yüz ifadesine sahip olduğunu görerek yutkundu ve tekrar önüne dönerek ilerlemeye devam etti. En sonunda kapalı bir alana girince Klaus, tereddütle Nicolas'a baktı ama adam kendisine bakmadı ama kendisine bir şeyler söyledi. Elbette Klaus'un yarım yamalak Rusçası buna yetmediği için buları anlayamadı ve yere bakmaya başladı. Daha sonra yanlarındaki iki adam Klaus'u iki omzundan tutup sürüklemeye başlayınca Klaus, hışımla Nicolas'a döndü ama kendilerini götürmelerine itiraz etmedi ve daha sonra bakışlarını Nicolas'tan ayırıp yere çevirdi çünkü yapabilecek bir şeyi yoktu. Nicolas da bunun üzerine yanındaki adamın gözü üzerinde olmasına rağmen gidip karşıdaki duvara yaslandı ve kollarını kavuşturdu. Klaus ise beyaz bir duvar önüne alınarak kapşonu açılmış bir şekilde karşısına baktı ve bir fotoğraf... Klaus daha ne olduğunu anlayamadan adamlar Klaus'u dışarı yollayıp Nicolas'ı içeri aldılar. Klaus her ne kadar oradan sıvışmak istese de yanında bekleyen adam yüzünden bunu yapmadı. Bir süre sonra Nicolas da yanında iki adamlar geri dışarı çıktı ve hepsi beraber tekrar binanın dışına çıktılar. Klaus, göz ucu ile Nicolas'a bakınca kendisini kandırmış olabileceğine dair olan inancını geride bırakmaya başladı ama öyle olması için içinden Tanrı'ya dua etti. Bir yandan da yürürken evllerini ovanıyordu çünkü lanet hava olduğunca soğuktu. En sonunda Klaus bunları düşünürken ufak ufak kulübelerin oldukları bir yre geldiler ve bir kulübeye yaklaşıp yanlarındaki adamlar kapıyı açınca Klaus içeriye bir adım attı ve odada yanan büyük odun sobasının verdiği ısıyı hissetti. Nicolas da dışarıdaki iki adama bir şeyler söyledikten sonra sırtındaki çantayı çıkarıp onlara uzattı ve içeri girdi. Adamlar arkasından kapıyı kapatınca ise Nicolas, Klaus'un yanından geçerek üzerinde temiz kıyafetler olan bir yatağa yaklaştı ve daha önce çantdan çıkardığı ve cebine sotuğu bazı şeyleri yatağın köşesine sıkıştırdı ve yan yana duran iki yatağın üzerindeki giysileri alıp bir çiftini Klaus'un eline tutuşturararak Klaus'u önüne aldı ve dışarı çıkarttı. Klaus ancak o zaman kulübelerin arkasında bir yer daha olduğunu fark etti. Nicolas ile beraber içeriye girdiklerinde ise buranın duş olduğunu anladı. Onlar geldiğinde bazı nsanlar dışarıya çıkıyordu ama ona rağmen tüm kabinler doluydu. En sonunda boş bir kabin buldukları zaman Nicolas Klaus'u zorla kabine sokup kapıyı arkasından kapattı. Klaus biraz garipsese de temiz giysileri kapının üzerinden astı ve kirlileri de çıkartarak onları da kapının arkasından astı ve suyu açtı ama suyun buz gibi olduğunu fark edince suyu hemen kapattı. Elbette kendilerinin geldiği vakitte suların soğuk olması çok normaldi ve Nicolas'ın kendisini bu nedenle hemen, zorla içeri sokmuş olabileceğini düşünerek suyu tekrar açtı. Soğuk su yüzünden biraz kasılsa da ne kadar kirli olduğunu fark ettiği zaman yüzünü buruşturdu ve hızlıca yıkanmaya başladı. En sonunda syu kapatıp temiz kıyafetlerini giyince kapıyı açıp dışarı çıktı. O soğuktan sonarken Nicolas kabine girdi ve Klaus suyun sesini duyunca kapının üzerindeki tüm kirli kıyafetleri alıp kabinin yanındaki poşete attı ve kollarını kavuşturarak ısınmay çalıştı ama saçlarından damlayan su buna pek de yardımcı olmuyordu. O nedenle Nicolas çıkana kadar o halde bekledi. Nicolas çıktığında ise Klaus adamın soğuk sudan ve havadan o kadar da etkilenmediğini gördü. Belki yaşadığı yerin coğrafyası, belki de Polonya'daki kampta yaşadıkları yüzünden.. Nicolas ise Klaus'un soğuktan donduğunu fark edince hızla koluna girerek dışarıya çıktı. Yeni yeni ısınmaya başlayan Klaus ise, duşun sıcak havasından dışarının soğuk havasıyla karşılaşınca iyice adamın koluna sarıldı. En sonunda tekrar kulübeye vardıklarında Klaus'un burnu ve kulakları soğuk yüzünden kızarmıştı çünkü üstündekiler pek de dışarıda giymeye müsait şeyler değildi. Nicolas kulübenin kapısını açarken Klaus'a baktı ve adamın yer yer kızarmış yüzünü görünce istemsizce tebessüm etti. Nicolas kapıyı açtığı zaman ise Klaus hızla Nicolas'ı da peşinden sürükleyerek içeri girdi ve Nicolas kolundan ayrııp kapıyı kapatırken sobanın yaydığı sıcaklıkla gülümsedi. Daha sonra da sobanın etrafında oturmuş konuşan ve kendilerini fark edince konuşmayı bırakıp kendilerine dönen adamlara baktı. Adamlar biraz ikisine de baktı ve sonra tekrar önlerine dönüp gülüşmeye başladılar. Rusça değildi, Klaus onların macar olduğunu düşündü çünkü bu konuşmalar kamptaki Macarlarların konuşma şekline benziyordu. Ve bu nedenle de Klaus onların Macar Yahudisi olduğunu düşünerek iğrenmişçesine yüzünü buruşturdu ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. O nedenle onlardan olabildiiğince uzak ve ateşe olabldiğince yakın bir yere oturarak arkasındaki duvara yaslandı ve saçlarının kuruması için başını öne doğru eğdi. Saçlarının kurumasını beklerken Nicolas'ın da gelip yanına oturduğunu hissetti ve hala hafifçe üşüdüğü için adama sokuldu ama adamın kıyafetlerini de ıslatmak istemedğini için kafasını ondan uzak tuttu. Üzerinde izlenme hissi oluştuğunda ise kafasını kaldırmak yerine iyice yanındaki Nicolas'a sokuldu. Kesinlikle Nicolas'ı tercih edeceğini düşündü. Klaus böyle düşünürken Nicolas'ın ellerinin saçları arasından gezdiğini ve kendi kafasının nazikçe Nicolas'ın omzuna doğru kaydığını hissetti ama hiçbir şekilde tepki vermedi yada itiraz etmedi. Onun yerine uzun süredir kasılmış bir şekilde duran vücudunu rahatlatarak gevşedi ve gözlerini yavaşça kapattı.
.
.
.
Klaus, Nicolas tarafından uyandırıldığı zaman hava kararmıştı ve ay yavaşça ortaya çıkmaya başlamıştı. Nicolas, Klaus'u elinden tutup yavaşça kaldırdı ve ona, kendisinin giydiği gibi, bir palto uzatıp giydiği zaman onunla beraber kapının önünde kendilerini bekleyen gruba doğru yöneldi. Daha sonra ise kapıyı açıp herkesle beraber dışarı çıktılar. Klaus, Nicolas ile beraber yürürken etrafına bakınıyordu ama bu sefer üzerindeki kalın palto sayesinde rahatça üşümeden yürüyebiliyordu. Uzun sayılabilecek bir yürüyüşün ardından ise üzerinde naylondan bir çatı olan ama duvarları yerine dört tane direk bulunan bir çadırın yanına geldiler. Kendilerinin oturduyğu grup oraya yaklaşınca çadırın altında bir sürü ayrı ayrı masa olduğunu gördü ve kendileri bir tane masaya oturunca Klaus etrafında ne olduğunu görmek için kafasını çevirip bakınmaya başladı.
( YaW evet farkındayım saçma bir yerde bitirdim ama elim çıktı pc'den yazmak kolay değilmiş- Neyse umarım sevmişsinizdir 1000 kelime.)