Doğruyu Söylemiştim

461 18 14
                                    

Mason'dan

Kai bana telefonunu verip gösterdiğinde şok geçirmiştim. Ben, ben yanılmıştım.

Liz bana en başından beri doğruyu söylüyordu ve ben ona inanmamıştım.

Gözlerimi kapatıp ağlamamak için derin bir nefes alıp verdim

Gözlerimi açtığımda Kai'ye telefonu uzattım ve o telefonu alır almaz mesaj yazmaya başlamıştı.

Ayağa kalktığımda Foden da olayı anlamıştı. Ben ona rahatlamış ama pişman dolu bakışlarımı gönderiyorum.

O ise beni anlamış gibi başını sallayıp elini sırtıma koydu. O sırada Kai'nin telefonunun çalmasıyla üçümüzün de odağı oradaydı.

Telefonu kapattıktan sonra aceleyle "O adam Liz'i bulmadan bizim onun yanına gitmemiz lazım. Hadi, deyince koşar adımlarla evden çıktık.

Kai elinden geldiğince hızlı sürüyordu ama trafikte vardı.

Çok gerildiğimden ayağımla yerde ritmi tutmaya başladım. Somumda telefonumu çıkarıp Soph'u aradım.

_Soph sen neredesin, takip falan ediliyorsun değil mi?
_Hiçbir fikrim yok, ama eve y dakikam kaldı. Siz?
_Trafik olmasa 4, trafikle 6, diye cevap verdi Kai telefon hoparlörde olduğundan.

Telefonu kapayınca o altı dakika nasıl geçti emin değilim ama en sonunda evin önüne vardığımızda Soph'un arabası park edilmişti.

Arabadan inip koşar adımlarla kapıya vardığımda daha içeriye yeni girdiği belli olan Soph ve ona kapıyı açmıştı Liza.

Beni gördüğünde şaşkınlığına tanık olmuştum. Arkadan da Kai geldiğinde Soph'a koşup sarılmıştı.

İçeriye geçip oturduğumda Kai "Liz birisi geldi mi, birisi arada mı? diye soruyordu.

Liza kafasını olumsuz anamda sallayınca  derin bir nefes verdin. Bu haber iyiydi .

Soph hepimize bakıp onay almak istedi. Ben kafa sallayınca telefonunu Liza'ya verdi.

O ise hala anlamayan bakışlarla olayı anlamaya çalışıyordu

Telefonu aldıktan sonra ilk fotoğraflara baktı. Sonrasında ise videoyu açıp izlemeye koyuldu. 

Mark'ın sahnesinde gözlerinden geçen dehşeti yakaladığıma emindim. Telefonu geri Soph'a verirken gözleri dolmuştu. 

_Ama neden? Ne alaka yani o, fotoğraflar, resimler... Bir anlamı olmalı yani.
_Aslında ben çıkmadan önce onu da duydum. Hani ben sana diyordum ya bu sana uçuyor diye. Hani gerçekten uçuyormuş Seni sevdiği içinmiş her şey.

Liza'dan

Derin bir nefes aldım ve kısa bir süre içimde hapsettim. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdiğimde Soph'a dönüp.

_Beni oraya götürmen gerek, yani resimleri almamız ve orası ile ilişkimizi tamamen kesmemiz gerek, demiştim.

Kai ise bana "Sen orasını bana bırak. Polise haber vereceğim hem sahtecilikten hem de özel hayatın gizliliğinden. Belki başka şeylerden de suçlanır." dediğinde teşekkür ederim dercesine gülümsemiştim. 

Hiç beklememiştim ondan, hiç düşünmemiştim o olacağını. Ama şu an yapmak istediğim şey resimleri kurtarmaktı. 

Mason'a gelirsek bunu şu an düşünürsem bu kadar duygu karmaşası içinde her şey olabilir diye sonra düşünmek için zihnimin arkasına doğru attım. 

Yavaş adımlarla  merdivenlere yöneldiğimde Soph'un arkamdan geldiğini hissederek arkama dönüp "Soph sen de sergi için yeni bir yer bulsan. En geç 1 hafta sonra sergiyi yapmak istiyorum" dediğimde beni anladığını belirten bir ifade ile benden önce yukarı çıkmıştı. Tahminimce bilgisayarını alacaktı. 

 Yukarı çıktığımda ilk olarak saate baktım. Bir (13.00) olmak üzereydi. Hava kapandığından etraf soğumuştu. Üstümdeki cropu çıkarıp herhangi bir tişört giyip banyoya gitmiştim.

Soğuk su ile yüzümü yıkadığımda kendime az da olsa gelmiştim. Psikopatın tekiydi adam. 

Sırf bir kadını elde edebilmek için yaptığı şeyin saçmalığı neydi ya?

Aşağıya indiğimde Kai ve Mason yoktu. Soph ise yemek masasının ucunda oturmuş bilgisayardan bir şeye baka baka not alıyordu.

Yanına gidip oturduğumda kafasını ekrandan kaldırıp bana bakmıştı.

_Sen nasıl hissediyorsun? Yani adam beni kovaladı resmen ya. Ödüm bokuma karıştı Liz. Nereden buldun ya? Hani baktım ünlüymüş aslında ama böyle bir durum gerçekten...
_Ya ne yaparsa yapsın. İsterse her resmimin içinden geçsin o adam benim sevdiğim insanı elimden aldı benim. Ha ama Mason dinleseydi, bana güvenseydi bu raddeye bile gelmeyecekti ki. Ama o magazine inanmayı tercih etti.

Soph bana üzgünüm dercesine bakarken ona "Hadi buldun mu bir yer" diye sordum.

2 saat sonra

Kai eve geldiğinde peşinden Mason da girmişti. Biz ise Soph ile bir yer bulup 5 gün sonrası için sözleşmiştik.

Kai gelip yanımıza oturduğunda Mason alt kattaki tuvalete girmişti. Kai sırtımı sıvazlayıp konuşmaya başladı.

_Polise gittik. Soph'un bana attıklarını gösterdik ve suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca Soph'un yaptığı suç sayılmayacak çünkü senin bilgilerin olduğu için sen kefil olacaksın ve böylece adam iş yerinden çıkarılacak. Hapis olayını ne yapar bilmiyorum ama resimlerin konusunda da anlaştık. Yarın gidip alabilirmişiz, dedi.

Kocaman sarılmıştım Kai'ye. "Her şey için teşekkür ederim. Sen de Soph. İkiniz muhteşem insanlarsınız. Yaptıklarınız benim için çok değerli.

Gelen ayak sesleriyle Mason'ın geldiğini anlatmıştım. Karşımdaki sandalyeye oturduğunda söyleyecek bir şeyi var gibiydi.

Ellerini masanın üstüne koyup bana bakmaya başlamıştı. Devamının nasıl geleceğini az çok tahmin etmiştim artık.

_Liz, sana yemin ederim gerçek sandım fotoğrafı. Ben birden aradı ve fotoğrafı atınca ne yapacağımı şaşırdım, sinirlendim. Ama haklıymışsın. Şimdi her şey ortada.

_Sonra neden dinlemedin o zaman? Yüzüme bile bakmadın neredeyse. O zamanları nasıl açıklayacaksın Mason?

_Bak Liz hatalıyım biliyorum. Seninle konuşman lazımdı. Özür dilerim. Ama o adamın ilişkimizi bitirmesine izin verme, dediğinde histerik bir şekilde gülmeye başlamıştım.

Öğrendiklerimden sonra sinirlerim bozulmuştu, şimdi kalmamıştı bile. Ben de sinirlenip ona bağırmaya başladım.

_O mu bitirdi ilişkimizi, o mu bitirdi? Tamam ilişkiye zarar vermeye bas bayağı çalışmış ama ilişkiyi bitiren sendin. Sakın kendi yaptığın şeyleri başkalarının üstüne atma. Ne yaptığını bizzat biliyoruz. Ya ben sana yapmadım derken sen bana güvenmedin. Bana beni sevdiğin için, benden ayrıldığın için pişman olmadığını söyledin. Şimdi bunu mu söylüyorsun. Söyle Mason. Asıl ben sana nasıl inanayım ha?

Başını iki elinin arasına aldığında konuşmaya devam ettim. "Ben sana daha ilk bu konu açıldığında ne demiştim hatırlıyor musun? Öğrendiğinde çok geç olacak demiştim. Ama beni orada yalnız bıraktın, arkanı dönüp gittin. O ne olacak peki? -" diye sorduğumda çok sinirliydim. 

Sandalyemi geri itip kalktığımda Mason'ın da sandalyesinin sesini duymuştum. Ama sonra aniden aklıma gelen şey ile durup Mason'a doğru yürümeye başladım.

O ne yaptığımı anlamaya çalışırken ben onun omuzlarından tutup ona kısık sesle şunu söyledim. "Bana güvenmeyen biriyle çıkamam"



_______________________

Bu aralar benim için stresli ve yorucu bir dönem. Kendimi mental olarak iyi hissedemiyorum. Benimle ilgili önemli  bir karar alınıyor ve geleceğim için benim genel olarak görüşüm çok önemli değil. Bir kaç şey kenardan sıkıştırıyor derken çok yoruldum. Tüm gün internette olsam bile iki kelimeyi bir araya getiremez oldum. Ne zaman iyi olurum bilmiyorum. Ama umarım en yakın zamanda iyi olup burayı eski düzeni ile sürdürebilirim.

need to hear / mason mountHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin