İlk Görüş

426 24 2
                                    

Mason'dan (yaklaşık 3 yıl kadar önce)

Yine buradaydım. Klasik yer. Thames Nehir'i yine bana eşlik ediyordu.

Yoksa ben mi ona eşlik ediyorum bilmiyorum?

Sorun şuydu kendim hakkımda endişelerim vardı. Ya a takımda oynayamazsam gibisinden.

Bu sorgulama dönemine ikinci girişimci galiba. Hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissetme dönemi.

Bankta oturmuş Nehrin etrafımdaki insanların izliyordum.

Kimisi elindeki eşyalarla büyük ihtimalle eve dönüyordu. Kimisi ailesiyle beraberdi, arkadaşlarıyla takılan. Her çeşit insanlar vardı.

Ben ise oturmuş takımı düşünüyordum. O sırada yanıma birisi oturdu.

Ona dönüp baktığımda elindeki hareketlerinden sarhoş olduğunu anlayabilmiştim.

O da dönüp bana baktığımda gözlerini kocaman açmıştı ve fısıldayan ama "Bir saniye yuh" diye tepki vermişti.

Ben ona bakarken o beni incelemeye devam ediyordu. Bir yerden sonra konuşmaya devam etti "Ben seni gördüm, yani babam haberleri izlerken. Takıma kiralıktan dönen çocuksun ama u23te devam eden."

Ben tebessüm ettiğimde o da gülmüştü. Çok sarhoştu.

"Evet galiba bahsettiğin çocuk benim." demiştim. Sonra derin nefes verip "Özgüven eksikliği olup a takıma çıkmayı başaramayacak çocuk da." diyebilmiştim.

O ise bana bakıp "Adın ne?" diye sordu. Ona böyle bir şey dedikten sonra adımı sormuştu.

_Mason, Mason Mount, dedim. O ise ayağa kalkıp "Bak Mason, hayat umutsuzlar için çok boktan bir yer. Ben ressam olmak istiyorum ama bir de gel aileme anlat sen bunu. Beni burada hukuk okuyor sanıyorlar. Ama ben 2 sene sonra güzel sanatlardan mezun olacağım. O zamanki tepkilerini o kadar merak ediyorum ki. Bana inanmadılar. Bir gün kendi sergim olabileceğine hiçbir zaman inanmadı, derken gözleri dolmuştu.

Yere çöküp elleriyle önüne düşen saçlarını geriye attı. Ayağımla onu hafifçe ittirip dengesini bozmasını sağladım. "O zaman ilk sergine gelmek çok isterim" deyip ona elimi uzattım.

O ise ilk önce bana baktı emin olmak ister gibi. Sonrasında elimi tutup "Anlaştık Mount ama her şey karşılıklı." demişti.

Ben onu anlamaya çalışırken o yanıma oturup bana bakarak devam etti. "Her ay 1 maçına gelirim. Karşılık olarak. Anlaştık mı?" diye sormuştu.

Ben ise ona bakıp "Ne olursa olsun, kötü oynarsam bile, en iyi oyunumu sergilersem bile gelir misin, söz mü?" diye sormuştum hevesle. 

Neden bu kadar hevesliydim bilmiyorum ama çok güzel hissettirmişti böyle bir konuşma. İçimi ısıtmıştı.

"Eğer ilk sergime geleceksen anlaşabiliriz Mount." dedi. Kafamı salladım "Her ay bir maçıma karşılık ilk sergin anlaştık." dedim.

O ise ellerini birbirine çırpmıştı. İlk oyuncağını almış bir çocuk gibi seviniyordu. Alkolünün de etkisiyle yanakları al aldı. Çarpan ışıktan belli oluyordu.

"Senin adın ne peki? Sergini sorduklarında ressamın adını ne olarak vereceğim?" diye sormuştum. O ise soruma karşılık gülmeye başlamıştı.

_Liza, Liza Henderson, diye cevaplamıştı beni. Ben de ona kafa sallayıp "O zaman Liza Henderson, sezon başlayınca ismini yakınlar listeme yazdırırım. İstediğin bir maça gelebilirsin." demiştim.

O  kafa sallayıp esnemeye başlayınca ona "Nerede kalıyorsun bırakayım seni?" diye sormuştum. O kafasını yasladığı banktan kaldırıp:

_Ben burada bile oturmuyorum ki. Annemlerden kaçtım, okul için, dediğinde kahkahaya boğulmuştu.

Maden nerede kaldığını öğrenememiştim onu benim evime götürürdüm.

Onu kollarından tutup olabildiğince yavaş bir şekilde yol boyunca ittirdim.

Vardığımızda Liza genel olarak suskundu ama sonrasında uyuya kaldığını fark etmitş.

Onu salona yatırıp yukarıdan bir pike ve yorgan aldım.

O yatar yatmaz yerine yerleşmişti. Üstünü örttükten sonra ben de odama çıkıp kendimi uykuya bıraktım.

_______________
Bu bölümü gördüğü ilk anda okuyan canım arkadaşıma kendini bizden soyutlama çalışsa da benden soyutlayamayacapını hatırlatmak için yazıldı. Çok seviyorum seni. Her zaman arkamda olduğun için de geşekkürler

need to hear / mason mountHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin