"Bir gün saklanma nedenin çok farklı olucak ilk günkünden daha farklı..."
"10 saniyen var SAKLAN!"
9. bölüme kadar okuyun o zaman anlaşılır!
+18 durumlar vardır! Gerçek dışı çok uçuk bile olabilecek yerler vardır.
"Geri çekil!" Belimi sımsıkı tutmuş bırakmıyordu. Beni bir yere sürüklüyordu. "Jungkook nerede!?" Bana bakıp gülümsedi. "Sana bir sürprizim var." Bir kapının önüne gelmiştik. Jeongguk, anahtarı alıp kapıyı açtı. Her yeri yerle bir etmiş, Jungkook. Yerde oturmuş gözlerinden yaşlar akarken boş boş etrafa bakıyordu.
Başını kaldırıp bana bakınca yüzüne renk inmişti. Ayağı kalkmaya çalıştığı sırada acıyla inleyip yerine oturdu. Gözlerim ellerine kayınca yüzüğünün parmağında olmadığını gördüm. Bakışlarım Jeongguk'un eline kayınca onun parmağında ki benim Jungkook'a verdiğim yüzüğümü görünce sinirlenmiştim.
Sinirle ellerini tutup sertçe o yüzüğü parmağından çıkardım. Acıyla inleyip geriye doğru sendeledi. Elimde ki yüzük ile Jungkook'un yanına eğilip elini elimin arasına alıp yüzüğü taktım. Bana bakıp gülümsedi. "Hadi kalk gidelim, aşkım." Ayağı kalkıp gideceğimiz sırada önümüzü kesen korumalar ile kaşlarım çatıldı.
"O kadar kolay kurtulamazsın, Kim Taehyung." Kahkaha attım dediği şeye. Elimi gözünün önüne getirip konuştum. "Jeon Taehyung." Sinirlenmişti. Evet, belki daha evlenmedik ama çok yakında evlenecektik.
Bakışlarım Jungkook'a kayınca sırıttığını gördüm. Elimi indirip ilerlemeye çalıştım ancak önümüzü yine kesen korumalar ile durduk.
"Ne istiyorsun?" Gülümsedi. "Seni." Gözlerimi devirdim. Aniden Jungkook, Jeongguk'a kafa atınca ne olduğunu şaşıramadan beni omzuna alıp koşmaya başlaması ile korkuyla çığlık attım. "Sakin ol, küçüğüm." Dışarı çıktığımız zaman hemen bir arabaya atlayıp beni de yanında ki koltuğa attı.
O arabayı çalıştırmaya çalışırken diğer yandan korumalar buraya doğru geliyordu. "Jungkook, korumalar geliyor." Kafasını salladı. Sonunda araba çalışınca son hız sürmeye başladı. Arkamı dönüp baktım. Kurtulmuştuk.
"Demek Jeon Taehyung, ha?" Yanaklarım kızarmaya başlarken kafa salladım. Evimizin önüne geldiğimiz de hızla arabadan inip benim kapımın önüne geldi. Kapıyı açıp beni kucağına alınca hızla ona sarıldım.
Salona girip koltuğa benimle beraber oturdu. Beni kucağına oturtup yüzümü ilk defa görüyormuş gibi incelemeye başladı gülerek. "Jeon Taehyung?" Dudağıma bir öpücük kondurdu. "Hadi git yatağına akşam oldu, uyu." "Sen?" Kafasını iki yana salladı. "Benim yapmam ve bulmam gereken şeyler var. Sen git uyu, güzelim." Dudaklarımı büzerek kafa salladım.
"Büzme dudaklarını." Dudağıma sert bir öpücük kondurup geri çekildi. Ben de kucağından kalkıp yukarı kata uyumaya çıktım...
👽
Aşağıdan gelen kırılma sesi ile hızla uyanıp üzerime geceliğimin üstünü geçirip koşar adım aşağı indim. Tabi, gördüğüm şey beni benden alacak kadar güzel olmasını beklemezdim.
Salonun ortasında bir ip var ve üzerinde resimler vardı. Salona doğru gidince her yerde fotoğrafımı, Jungkook ile olan fotoğraflarımı gördüm. Gözlerim dolmuştu. Çok güzellerdi.
Aniden gözlerim kapatılınca korkmuştum. Boynuma değen sıcak nefes benim nefesimi kesiyordu. "J-jungkook?" Kulağımın dibinde hissettiğim sıcak nefeslere Jungkook'un sesi de eklendi. "Efendim, bugün nikâhımız olan, bebeğim." Dur. Ne dedi o?
Hızla ellerini indirip arkamı döndüm. Jungkook, takım elbisenin içindeydi. Önümde eğilip cebinden bir kutu çıkardı. "Bebeğim, aşk sözlerinde pek iyi değilim ancak elimden geldiğince sana olan aşkımı tarif etmeye çalışacağım. Bebeğim, sen benim çölün ortasında ihtiyacım olan su kaynağı, kalbimin ihtiyaç duyduğu sevgiyi, aşkı, mutluluğu veren birisin. Sana olan aşkım tarif edilemeyecek kadar fazlayken ben sana saygısızca tarif etmeye çalışıyorum. Güzelim, benimle evlenir misin? Önünde ki bu adamla evli olarak da aynı yatakta yatmak ister misin?"
Gözlerimden yaşlar akarken kafamı hızla aşağı yukarı salladım. "Evet!" Parmağıma yüzüğü geçirdi diğer yüzüğü de ben onun yüzük parmağına geçirdim. Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarına yapıştım. "Owowoowowowooowow" Gelen bağırma sesleri ile Jungkooktan ayrılıp etrafıma baktım.
"Jimin, senin zamanlamanı." Tüm arkadaşlarım buraya gelirken aklıma takılan soru vardı bunlar Jungkook'u tanıyor mu? Bazıları tanımazdı. Namjoon, yanıma yaklaşıp sırasıyla herkes bizi tebrik etti. "Jungkook geldi bizimle arkadaş oldu sonra sana evlilik teklifi edeceğini bizim de gelmemizi istediğini söyledi." Dedi, Seokjin.
"Arkadaşlarını bulmak biraz zor oldu ama senin için değer, güzelim." Yanağına bir öpücük kondurdum Jungkook'un. Kolunu belime atıp bir yere ilerlemeye başladı. Bahçemize geldiğimiz de nikâh olucakmış gibi düzenleme yapılmıştı. Durun. Zaten öyle olmayacak mıydı?
Merak etmeyin önce yukarı çıkıp üzerime mükemmel üstlerimi giydim.
Bir masanın önüne gelip sandalyeye oturduk. Nikah memuru konuşmasını yapınca mikrofonu önümüze alıp aynı anda aynı cevabı verdik. "Evet!" Hobi bana kaş göz yapınca bakışlarım Jungkook'un ayağına gitti. Sertçe ayağına basınca o da acıyla inledi.
Bana her bakış atıp etrafa baktı. Hobi'ye bakınca kaşları çatılmıştı. Küçük bir kahkaha atıp Jungkook'un yüzünü ellerim arasına aldım ve kendime döndürdüm. Ona yaklaşıp dudaklarına kapandım.
"Agagaggaagaa hadi eğlence başlasın! Erdoğan ne oldu bak gay çiftimiz olduu!" Jimin anırınca hepimiz ona boş bakışlar attık.
"Erdoğan kim amk?" "Siktir et." Eğlence başlamıştı.
Bölüm sonu.
Görüşürüz!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.