Bölüm 35

6.2K 318 115
                                    

2Yıl sonra

Topuk tıkırtılarımın sesi yürüdüğüm adalet sarayında yankılanıyordu ben bir avukattım hayatımda olmak istediğim yerin zirvesindeydim Aral benim için mükemmel bir sevgiliydi aynı zamanda mükemmel bir patron kalp dört odacıklıydı hepsini o dolduruyordu  

benimle değişti başkalarına karşı öyle olsa da benim için o sert soğuk adam değildi sanki ben porselen bir bebektim ve bana kıyamıyordu kırılmamam için elinin üstünde taşıyordu gerçekten seviyordu ona hiç onu sevdiğimi söylememiştim hala geçmişte yaşadıklarım yüzünden çekiniyordum o da beni bırakıp gider diye çok korkuyordum bazen karşımızdan beklediğimiz şeyleri kendimizin yapacağını da düşünmeliydik 

ona sevdiğimi söylemedim ama o biliyordu ona deliler gibi aşık olduğumu adı gibi biliyordu elimin içinde kıracak kadar sıktığım telefonu şimdi fark etmiştim gelen mail bazı şeyleri karar vermemi sağlamıştı

Mailden sonra hazırladığım belgenin üstünden geçtim bir damla göz yaşı dökmemiştim ama içimdeki volkan bir yerde patlayacak içimi cayır cayır yakacaktı 

sahibi olduğum yetimhaneyi bir ay önceden normal bir yetimhaneye çevirmiş çocukların diğer çocuklar gibi yaşamalarını sağlamaya çalışmıştım bir sürü günah işlemiştim günahlarımı silmeye çalıştıkça dahasını ekliyordum ama en büyük cezayı almıştım zaten 

 otoparktaki arabama bindiğimde kendime güzel bir şarkı açtım ya da bana iyi gelebilecek bir şarkı olduğunu düşündüm 

Duman- Haberin Yok Ölüyorum 

Bakma bana öyle derin
İşim olmaz senle benim
Hiç bu kadar sevilmedin
Gözlerinden okuyorum
Haberin yok ölüyorum vay

ben de şarkıya katıldım Duman hep kalbimin bir yerlerine dokunuyordu bu adamın bütün şarkıları canımı acıtıyordu ama bu his zevk veriyordu 

Sorma bana nerelisin
Ne içersin, ne giyersin?
Derdim sana derman olsun
Ben gönülden okuyorum
Haberin yok ölüyorum vay

gittiğim yer benim evim değildi Meuse ve Toprak'a ait olan çocuklarıyla yaşadıkları tam bir aile oldukları mükemmel bir evdi çoktan evlenmişler ikizleri olmuştu Beren ile Baran koymuşlardı adlarını, şimdi o iki afacanı sevmeye gidecektim  

Azdı yine deli gönül
Üzerine geliyorum
Geçti yine boş bi' ömür
Gözlerinden öpüyorum
Haberin yok ölüyorum vay
Haberin yok ölüyorum vay

on dakikanın sonunda malikanenin içine girmiştim Aral'ın işleri bu aralar çok yoğundu şirkette kafasını kaldıramıyordu yanına gidiyor yükünü hafifletmeye çalışıyordum çünkü bu kadar yorulmasına dayanamıyordum o benim hayatımda gördüğüm en mükemmel sevgiliydi hep öyle kalacaktı 

ben kalmasam da o benim için hep öyle olmaya devam edecekti Meuse'nin yanına gitmeden önce rehberden aradığım adı buldum aradım 

"Alo nasılsın Aron" 

"İyiyim Aşkım asıl sen nasılsın güzelim?" yüzümde bir gülümseme oluştuğunda 

"Aron hani seninle bir şey konuşmuştuk ya" 

Sesi titredi "Evet hatırlıyorum" konuştuğumuz şey onun için iyi bir şey bile olsa bunu duymak istemiyordu çünkü bu planı uygularsak bir şeyler bitmiş demekti  Aral'ın bana olan sevgisi hiç değişmemişti ama içine gömmeyi öğrenmişti ta ki ben yeniden açığa çıkarana kadar... 

"Bütün hazırlıkları başlat en kısa zamanda bu işi halledelim gittikçe halsizleşiyorum" dediğimde sıkıntılı bir nefes aldı 

"Emin misin Aşkım geri dönüşü olmayan bir şey" 

Karanlığı Seçmek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin