Uyandığımda ne bir hastanedeydim ne bir balıkçı teknesinde bildiğiniz teknolojik makinelerle dolu nerede olduğumu bilmediğim mekandaydım. Olayların akışını sorgulayamadan bi kadın daldı içeri açtığı kapının sert gıcırtısı kulağımı çınlatıp kendiliğinden suların akmasına yetti. Kadın daha konuşmama izin vermeden olaya girdi:
Bak tatlım kimsin ne değilsin bilmiyoruz ama burada gizemli bi proje için uğraşıyorken seni bulduk. Aslında orada bırakacaktık seni ama çok güzeldin dayanamadım. Dedi aval aval gülerek bi elini de ayol der gibi kıvırarak. Sözüne devam etti:
Madem bizim burada olduğumuza şahit oldun ve canını kurtardık onun için sende bize yardım edeceksin. Bunun kaçarı yok. Ancak tabiki önce şurada oturan uzun saçlı oğlana (Mert e) teşekkürler etmelisin onun sayesinde radara yakalandığını gördük ve seni kurtardık tatlım dedi kocam dudaklarını bükerek. Daha konuşmama fırsat bulamadan bir başka adam geldi aslında baya olgun birisi amir gibi. Herkes ayağa kalkıp emir pozisyonunda bekledi sanki askeri birlikteydim. Nereye düşmüştüm böyle? Adamın sesi çok tok ve tatlıydı. Korkuyla ben de ayağa kalkmayı denedim ama sakatlanan sağ bacağımı unutmuştum. Kafama aldığım darbe de formunu koruyordu. Topal bi şekilde yinede başarmıştım doğrulmayı adam bana aldırış etmeden: Arkadaşlar şimdiye kadar çok iyi iş başardınız geldik işin son kısmına lütfen herkes elinden geleni yapsın. Bu nokta çok kritik hata payı istemiyorum. Ciddi ve titiz bir iş bekliyorum sizden. Başarılar diyerek az evvel açılan gıcırtılı kapıdan çıkıp kapıyı kapattı bu sayede kalan tüm sular kulağımdan çıktı. Tam o sırada bu sefer sessizliği bozan ben oldum. Ve kimseye konuşma fırsatı vermeden: Biri bana açıklama yapabilir mi nasıl kurtardınız beni ve burası neresi? Çok kızgın ve gözleri pörtlemiş birine dönmüştüm. Elim titremeye başladı ve anlamını bilmediğim bi şekilde korku salıp bayılıverdim olduğum yere. Etrafımdaki insanlar konuşuyorlardı fısıltıyla sanırım onlarda şaşırmışlardı bu yabancı kim ve ne ara gruba katıldı diye. Yüksek sesle bağıran bi farklı kadın sesi duyduktan sonra tüm sinyaller kesildi bende. Tekrar uyandığımda ise revir gibi bi odadaydım. Başımda bağıran kadın olduğundan emindim ama kestiremiyordum. Ta ki tekrar bana seslenene kadar. Evet! Oydu.. Susup onu sakince dinlemekten başka çarem yoktu. Kadın başladı konuşmaya:
Bak canım yanlış zamanda gelmiş bir misafirsin ama burada misafir kavramı yoktur. Heleki çok önemli bi projeyi yaparken son noktada senin çıkman.. Seni kurtardıysak bazı noktalarda susman gerekir. Elbette buradan çıkacaksın ama sağ çıkmak istiyorsan tam da burada susmalısın aslında. Yaptığımız iş çok gizemli bir sır olduğu için şu an bir şey söyleyemiyeceğim ama tekçe şunu bil ki hiç bi şey tesadüf değildir! Seni kurtarmaya gelince ise sen bir kayalığa çarpmış baygındın. Bizim çalışma yaptığımız yer de tam olarak senin çarptığın kayalığın altındaki mağarada saklı bi üs. Mert sağolun hem seni buldu ve oksijen tüpünü giyip seni buraya getirdi. Sonra da yaslandığım yatağın sol tarafındaki perdeyi çekti ve bir de ne göreyim bildiğiniz su ve yosun ha bir de birkaç balık. Biz baya baya gizli bir proje uğruna suyun altındaki mağaraya inşaa edilmiş bir alandaydık. Sonra hızla aklıma gelen diğer isim Dr Aydan Hanımdı. Benimle birlikte bir kadın daha olacaktı ona ne oldu dedim yorgun argın. Kadın da: Onu ölüme terk etmek zorunda kaldık çünkü sana zarar vermeye kalkışmıştı. Ben ise o zarardan faydalanan kişi olmama rağmen durumuna acıyan kişiydim. Nasıl böyle bir karar alıyorsunuz derken kadın hemen söze girdi bu sefer daha ciddi ve daha sertti: Canım diyorum ya burada hiç bir şey tesadüf değildir. Ve biz seni seçtiK.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Yudumda SIR
Mistero / ThrillerHiçbir şeyin tesadüf olmadığı şu dünyada bazı şeyler öylesine planlanmıştır ki sizin tam anlamıyla şer olarak gördüğünüz bir şey aslında tam anlamıyla sizin hayrınızadır.