3

15.6K 2K 2.6K
                                    

Oy sınırı: 123
Yorum sınırı: 400

"Minho, ben Seungmin'in yanına gideceğim. Bugün Jisung'ı götürüp getirebilir misin?"

"Chan her şeyi iste ama o şeytanı arabama almamı isteme n'olur!"

Minho, kafasını koltukta geriye atıp çoktan hazırlanan arkadaşına yalvaran bakışlarını atıyordu. "Abartma Minho. Hadi."

"Offf!" Genç alfa zaten dağınık olan saçlarını eliyle daha da karıştırırken ayaklanmıştı. Merdivenlere yönelip evden çıkan arkadaşına bağırdı. "Bunun için bana çok büyük bir iyilik borçlusun!"

Chan kendi kendine güldü. Ardından demir kapıyı açıp evden çıkmıştı. Seungmin bu ayki kızgınlığına girmişti ve Chan birkaç günlüğüne onun yanında kalacaktı. Bugün Cuma olduğu için Minho şanslıydı, diğer günler hafta sonuna denk geliyordu.

Kahverengi saçlı, üstüne gri bir tişört altına ise siyah eşofmanını giymişti. Elleriyle saçlarını düzeltmeye çalışarak aşağı indi. Telefonunu, cüzdanını ve anahtarları aldıktan sonra evden çıktı ve kapıyı kilitledi.

Arabasına doğru yürürken kapıda gördüğü bedenle bıkkın bir nefes vermişti. Jisung'ın evi onlarınkinin hemen yanında olduğu için her sabah Chan'la birlikte giderlerdi. Omega yüzüne yerleştirdiği büyük gülümsemesiyle ona doğru yürüyordu. "Chan hyung nerede?"

"Seungmin'in yanına gitti. Bugün gelmeyecek."

Jisung gözlerini büyüttüğünde otobüse bineceği gerçeği üstüne büyük bir yük bırakmıştı. Toplu taşımalardan nefret ederdi. Kalabalık ortamlarda gerilmesi bir yana, güzel bir omega olduğundan mutlaka bir olay yaşardı.

O an tüm gardını indirip Minho'ya yanaştı. "Minho'cuğum."

Genç alfa, Jisung'ı sinir etmeye bayıldığından kendisine biraz yalvarması için onu götüreceğini söylememeyi tercih etmişti. "Efendim?" Oyununa ortak oldu.

"En sevdiğim arkadaşım olarak bugünlük beni okula götürmeye ne dersin?" Minho kafasını çevirip Jisung'ın kolunu tutan elinin üstüne kendi elini koydu ve onun gülümseyen suratına karşı bir gülümseme takındı.

Sonrasında elini iterek "Hayır derim." Dedi.

Genç omeganın suratı anında asılırken çirkef haline geri dönmesi uzun sürmemişti. "Lee Minho, beni okula götürmezsen o çok sevdiğin arabanın üstüne anahtarımla adımı yazarım; duydun mu?"

Minho gözlerini devirdi. "Başka şansım varmış gibi."

"Aynen yok." Jisung ön koltuğa yerleştikten sonra kapıyı bilerek sertçe kapatmıştı. Minho gözlerini kapattı ve bugün Jisung'ı dövmeyeceğine dair kendine telkinler vermeye başladı. Ardından omeganın "Geç kalıyoruz gerizekalı!" nidalarına karşın arabaya binmişti.

Kendi dersi de olmasa bilerek yavaş sürerdi ama geç kalmayı göze alamamıştı. Arabayı çalıştırıp okulun yolunu tuttu. Minho'nun tahminlerinin aksine yolculuk oldukça sessiz geçiyordu.

"Kemerini tak." Anlaşılan erken konuşmuştu.

Göz ucuyla Jisung'a döndü. "Gerek yok, az kaldı zaten."

"Az kalınca kaza yapmıyor musun? Takıver işte."

Büyük olan kırmızı ışıkta durduğunda bıkkınca kafasını yana çevirdi. Jisung'ın çatık kaşlarının eşlik ettiği gözleri onu delecekmiş gibi bakıyordu Minho'ya.

"Ne güzel işte, ölürsem senden kurtulmuş olurum."

"Aptal mısın ya!?" Jisung yerinden uzanıp Minho'nun kemerini tutmuş, dayak yeme riskini göze alarak takmıştı. Minho hiçbir şey söylemedi. Gözleri tekrar ışığı bulurken sarı yanmasıyla hareketlenmişti.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin