27

11.7K 1.7K 1.1K
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy sınırı: 375
Yorum sınırı: 400

Bayan Han, her ne kadar endişeli olsa da oğluna güvenmeyi seçmişti. Sarılan ikili bir süre sonra ayrıldı. Annesi oğlunun saçlarına bir öpücük bırakıp ona gülümsedikten sonra ayaklanmıştı. "Akşam yemeği için Lina'ya yardım edeyim." dedikten sonra içeri adımladı.

Jisung ise çok daha rahat hissediyordu şimdi. Annesiyle arasının kötü olmasını asla kaldıramazdı. Güneşin batmaya yakın, turuncu ışıkları bahçelerine vurduğunda hava da serinlemeye başlamıştı. Genç omega temiz havayı ciğerlerine çekti ve kafasını oturduğu koltuğa yasladı. Bir süre sonra çok ağladığı için mental olarak yorulmuş olmalıydı ki öylece uyuyakalmıştı.

Felix'in annesine yemek için yardıma gelen Bayan Han, mutfakta işe koyulmuştu. Aklı tamamen dolu olsa da bir yandan da düşünmek iyi hissettiriyordu. Aradan geçen yaklaşık yarım saatin sonunda elindeki salatalıkları doğrarken yanındaki pencereden fark etmişti Jisung'ın bahçede uyuyakaldığını. Tam elindeki bıçağı bırakıp yanına gidecekti ki çerçeveye giren alfayla duraksamıştı.

Minho sigara içmek için çıkmıştı aslında bahçeye. Ancak Jisung'ı fark ettiğinde ona doğru ilerlerken buldu kendini. "Jisung?" dedi omegaya seslenerek ancak cevap alamamasıyla biraz daha yaklaştı.

Sonunda koltuğun yanına vardığında fark etmişti onun uyuduğunu. Kaşları havalanırken öylece güzel yüzünü, baskıdan dolayı belirginleşen tombul yanağını ve büzülen, hafif aralık dudaklarını izledi bir süre. Ardından ne yaptığını sorgularcasına kendine gelmişti.

Birkaç adımda koltuğun önüne geçerek elini omeganın yanağına bastırdı. Teni birazcık soğuktu. Elini geri çektikten sonra eğilmiş, birini omeganın beline sararken, diğerini dizlerinin altından geçirip kucağına alıvermişti. Burada öylece bırakamazdı onu.

Jisung, ufak mırıltılar çıkararak yanağını Minho'nun göğsüne sürttü bilinçsizce. Alfanın suratında bir gülümseme oluşurken eve doğru adımlamaya başladı ve açık kapıdan içeri girdi.

Her şeyi başından sonuna kadar izleyen yaşlı kadın ise derin bir iç çekmişti. Tekrar önündeki doğrama tahtasına dönerken 'Belki.' diye düşündü. 'Belki küçük bir umut vardır.' Alfadan hiç hazzetmese de Jisung'ın mutlu olmasını istiyordu. Her ne kadar oğlunun iyi bir anne olacağını ve tek başına da üstesinden gelebileceğini bilse de Jisung'ın, en önemlisi de bebeğin Minho'ya ihtiyacı olacağı zamanlar çok olacaktı.

Minho ise kucağındaki bedenle merdivenleri çıkmaya başladı. Hyunjin oyun oynadığı, Jeongin tuvalette olduğu, Changbin ve Felix ise birbirleriyle ilgilendikleri için kimse onları fark etmemişti. Minho, yalnızca sol taraftaki odanın açık penceresinden gelen gri gökyüzünün yansıtmaya çalıştığı ışığın aydınlattığı koridora girdiğinde Jisung da yerinde kıpırdanmaya başlamıştı.

Alfa, dikkatli bir şekilde omeganın odasına girdi ve kapıyı ayağıyla ittirerek kapanmamasına, az bir boşluk kalmasına sebep oldu. Odanın içi karanlık sayılırdı, aynı koridor gibiydi. Minho, Jisung'ı yavaşça yatağına yatırdı ve geri çekilmeye yeltendi. Omega ise kollarını onun boynuna dolayıvermişti. Tam uyku ve uyanıklık arasındaydı, göz kapakları yarım açılıyor ardından geri kapanıyordu.

Minho, ellerini Jisung'ın iki yanından yatak başlığına yaslayıp destek aldı. Ardından omeganın alnına uzun sayılabilecek bir öpücük bırakarak "Yemeğe kadar uyuyabilirsin." diye fısıldamıştı. Jisung her ne kadar onun gitmesini istemese de çok uykusu vardı, kollarını çözdü ve mırıltılar bırakarak yatakta yana doğru döndü.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin